Malumunuz üzere gündemde 10 yaşındaki bir çocuk var… Atakan!

Zeki mi… Hem de çok çok zeki…

Okuduğu kitaplarla gündeme geldi. 5 ayda 250 kitap okumuş… ama asıl önemli olan okuduğu kitapların türü idi. Büyüklerin bile üstesinden gelemeyeceği kitaplar okumuştu.

Bütün videolarını izledim.

Çocuk 20. yüzyıldan kalma -eğitimini Batıda tamamlamış- aydınlar gibi konuşuyor.

Davranışlarında ve verdiği cevaplarda kendinden çok ama çok büyük bir kibir var…

Kamuoyu annesine yönelik “seni şöyle alalım” kelimesine taktı ama dikkatle bakılırsa her hareketinde bir kibir var.

Büyük bir zekânın yanına yüce bir ahlak yerleştirmek lazım. Çünkü yüce ahlak bilinci, büyük zekanın zırhıdır.

Elbette çocuk daha 10 yaşında ama okuduğu kitaplardandır herhalde bir felsefeci büyüklenmesi sirayet etmiş her tarafına.

Hele kendisine yönelik çocuk gibi davranmıyor eleştirisinden sonra -bu ülkede çok kolay insan harcıyorlar- sözü yok mu?

Evet, kitabı yüceltiyor bu güzel bir şey ama kitap da insanı yüceltmeli değil midir?

Bu küçük çocuğun bilgelik videolarını izlerken fark ettim!

Hayır, bu duruş bizim medeniyetimize ait değil! Atakan küçük bir filozof, çok zeki ama zehirlemişler…

Bilgeliğin -meyve veren ağaç gibi- dallarını aşağıya sarkıtan duruşu yok!

Aklıma medrese öğrencileri geldi. Büyükleri karşısında nasıl davrandıkları… Nasıl tevazu elbisesine büründükleri geldi.

Sahi hiç düşündünüz mü medrese öğrencileri neden kibirli değildir?

Atakan’ın beynine evrimci kitaplarla zehir damıtmışlar… Evrim’i tek gerçek biliyor çocukcağız. Çünkü ona ne verirseniz o muhteşem aklı onu kapar…

Dünya üzerinde ülkeler olmamalı, anarşi olmalı fikri evet 10 yaşındaki çocuğun ağzından çıktı ama fikir ona ait değil…

10 yaşında küçük bir anarşist…

Asıl üzerinde durulması gereken şey şu: Bu çocuğa bu kitapları kim verdi?

Birileri üstün bir zekanın içini bilim adındaki modern hurafelerle doldurmuş.

MEB çocuğun eğitimini üstlendi. Bu güzel bir haberdi, inşallah kendi gerçekliğimize uygun kitaplarla da tanışır Atakan…

Bu arada bu örnek olay üzerinden artık kabullenmek zorundayız: Çok farklı bir nesil geliyor, soran sorgulayan düşünen bir nesil…

Kendimizi, bilgi ve veri tabanımızı bu yeni nesle göre güncelliyor muyuz? Müslümanlar olarak 10 yaşındaki Atakan bizimle bir konuda tartıştığında ona katkı sunabilecek düzeyde miyiz?

Yoksa sus, konuşma mı diyeceğiz?