İslam Dünyası hilafet kurumu dağıldıktan sonra önderlik kurumunu kaybedince toparlanma sürecinde sahte önderler türedi.

Bu sahte önderler kimi zaman mehdi kimi zaman resullük iddiası ile büyük ya da küçük bir kitleyi peşine takmayı başardı.

Bunlardan İskender Evrenosoğlu hafta içinde öldü. Cenazesine 3 bin civarında kişi katıldı. Katılamayanları da hesaplarsak resullük iddiasındaki bir sahtekarın (kendisi ben peygamber değil resulüm demektedir) arkasından gelen bayağı büyük bir kitle varmış.

Tanıyalım Evrenosoğlu’nu… Kendisi Banka ve Muhasebe bölümü mezunu…

Devlet Planlama Teşkilatı’nda müfettişlik, müdürlük ve uzmanlık görevlerinde bulunmuş biri.

Kendi anlatımına göre mehdilik süreci 1986 yılında başlamış.

İlginçtir taraftarlarının mehdi saydığı Adnan Oktar da bu tarihlerde kemale ermiş! 1982 yılında Mimarlık okurken çevresinde müridler toplanan Oktar 1986 yılında cezaevine atılıyor.

Her ne kadar Oktar aşikar bir şekilde ben mehdiyim demese de çizdiği mehdi portresi ile kendisini resmetmişti.

Oktar, Evrenosoğlu’na göre birkaç basamak geride kalmış durumda.

Zira bu işe başlayanlar (sahte önderlik projesi) önce Allah’ın dostları oldukları ifadesi ile başlıyorlar, sonra kendilerini mehdi ilan ediyorlar, sonraki süreçte İmam Ali üzerinden (nesep bağı olduklarını tüm sahte mehdiler iddia ediyor) İmamlık iddiasında bulunuyorlar. İmam oldukları iddiası da toplumsal bir tepkiye dönüşmediğinde ve taraftarları bunu kabullendiklerinde sonraki aşama Halifelik makamı…

Sahte mehdi artık zamanın halifesi unvanını kullanabiliyor.

Manevi anlamdaki halifelik kavramı da tepki çekmeyince son bir basamağı da tırmanıyorlar: Resullük!

Adnan Oktar henüz Mehdilik basamağında iken Evrenosoğlu resul olduğunu bile iddia etti.

Kurduğu vakfın/derginin adı MİHR… Bu isim aslında yaşanılan sürecin baş harflerinden yapılan bir akrostij… (Mehdi, İmam, Halife ve Resul)

Kıyametin en büyük alameti herhalde bu zifiri cehalet olsa gerek. Resullük iddiasındaki bir sahtekarın arkasında kendisine Müslüman-mümin diyen en az üç bin insan hüzünlendi, belki de gözyaşı döktü.

Düşünebiliyor musunuz dua eden, hatta (cenazede) tekbir getiren, namaz kılan ama peygamberlik iddiasındaki bir sahtekarın arkasında durmakla imanın elden gideceğini anlayamayacak kadar körkütük bir cehalet!

Neymiş efendi hazretleri (bağlıları efendim diyormuş Evrenosoğlu’na) nebi değil ama resul olduğunu iddia ediyormuş!

Gördü…

Cebrail’i değil ama Azrail’i kesin gördü.