İslam ümmeti olarak çok boyutlu bir savaşla karşı karşıyayız.

Hristiyan Batı dünyasını nasıl seküler(ateist) Avrupa`ya dönüştürdülerse şimdiki hedefleri biziz. Ve bizi aynı akıbete uğratmak istiyorlar.

Evangelizmi eşekleştiren siyonizmden bahsediyorum.

Yahudi olmayanların goyim(hizmet hayvanı) sayıldığı bir düşüncenin Hristiyanlığı nasıl bitirdiğini anlamak için Avrupa`nın son 300 yılda geçirdiği süreci iyi okumak lazım.

Hristiyanlık tanrıyı kiliseye hapsetmişti Siyonist/Yahudi aklı bunu bile Hristiyan`a çok gördü ve tanrıya (kiliseye) giden yolu bile hedef aldı.(15 Batı Avrupa ülkesinde yaşayan halkın yaklaşık üçte biri kendilerini ateist olarak tanımlarken, yüzde 46'sı kiliseye gitmediğini belirtiyor.)

Katolik kilisesinin(Hristiyanlığın gövdesi sayılır) Siyonist medya tarafından hedef alınmasının nedeni aslında Hristiyan`ı dininden uzaklaştırıp goyimleştirmedir. Zira kendi dinine sadık bir insanın başka bir dinin müntesibine hizmet etmesi mümkün değildir.

Kilise(Katoliklik) darmadağın edildi. 20 yüzyılda can çekişen Hristiyanlık muhtemelen 21. yüzyılda sekülerizme yenilecek ve kiliseler müzeye dönüşecek.

Siyonizmin Hristiyanlığı önce pasifleştiren sonra yok eden pratiğinden sonra artık yeni düşman eski kadim düşmanı oldu: Müslümanlık.

Ümmetin fertlerini goyimleştirmek(eşekleştirmek) için her yolu deniyorlar. Çok boyutlu bir saldırı altındayız. Meselenin siyasal yönü hepinizin malumu. Saldırının diğer boyutlarına değinmek istiyorum.

Saldırının ilk ayaklarından(ya da cephelerinden) biri kadındı.

Kadını önce örtünme duygusundan(hayâdan) vurdular. Onu “bedeninin güzelliğini herkes görmeli” çizgisine çekene kadar elbette çok uğraştılar. Ama kabul etmek gerekir ki ciddi bir başarıları var.

Sonra ona “madem bu kadar güzel bir bedenin var neden çocuk doğurarak bu bedenini deforme ediyorsun” noktasına taşıdılar. “Güzelim, o halde doğurmamalıyım, doğuran çirkinleşir” ezberi kadını analıktan uzaklaştırdı. Bu salt kadına değil aileye de saldırıydı.

İslam dünyası bu saldırıyı da zaman içinde savuşturdu. Kadın anne olmanın kadınlıktan daha değerli olduğunu kısa sürede öğrendi. Süs köpekleri evlat gibi kokmuyordu çünkü!

Kadın üzerinden süren savaş elbette bitmiş değil!

Sekülerleşen kadının ömrünün sonlarında başörtü takması, hacca, umreye gitmesi çoluk çocuğuna “ömrümüz heba oldu bari siz dininizi öğrenin” telkinlerinde bulunması goyimleştirme(eşekleştirme) sürecini her defasında sekteye uğratınca en acımasız yöntemle saldırmaya başladılar.

Bu saldırı hepsinden korkunç ve çok daha sarsıcı… Sekülerizmle yapamadıklarını şehvetle başarmaya çalışıyorlar. Bir akarsuyun yönünü değiştirmek nasıl ki doğa için felaket doğurur, onlar da insandaki şehvetin yönünü değiştirmeye çalışıyorlar. Şehveti karşı cinse değil; hemcinsine yönlendirmeye çalışıyorlar. İşte bu intihardır. Bu soysuzlaşmadır, bu yok olmadır.

Gâh buna cinsiyet eşitliği diyorlar, gâh cinsiyetsizleşme diyorlar.

Bunu sosyal medyada sözde sosyal deneylerle gündeme taşımaya çalışıyorlar.

Yemek programı mı var, konuklardan biri eşcinsel… Son dönemde medyada 5 kişi mi sükse yaptı mutlaka bunlardan biri eşcinsel olmalı…

Goyimleştirmek(eşekleştirmek) için ümmetin çocuklarını bu kez sapkınlıkla hedef alıyorlar.

Uyanık olmalıyız!

Uyanmalıyız!

Uyandırmalıyız!