Hafta sonu Elâzığ`daydım
Güzel bir kardeşimin daveti üzerine gittim.
2 gece kaldığım şehirden buram buram Anadolu kokusu geliyor.
İnsanlar sokakta kahkaha atmıyor; ama yüzlerinden huzurlu ve mutlu oldukları anlaşılıyor. Sahte değil mutlulukları… İkindi namazında camiye gittiğimde cumaya gitmiş gibi bir hisse kapıldım. Camii oldukça kalabalıktı.
Gündüz vakti yiyip-içen yok… Akşamlar cıvıl cıvıl.
Peki, İstanbul öyle mi?
Havaalanında iner inmez sigara kokusu, lıkır lıkır su içenler…
“Herhalde seferidirler” deyip geçiştirdim. Kadıköy`e geldim. Sanki ahali ramazanı bitirmiş bayrama kavuşmuş gibi bir manzarada…
Elbette kimsenin bekçisi değiliz. İsteyen tutar istemeyen tutmaz; lakin bu topraklarda bundan 100 yıl önce Rumların, Ermenilerin oruca ve oruçluya olan saygısını “bari siz ey Müslüman çocukları bari siz de gösterin!”
Elazığ`da da elbette tutmayan vardır; ama orada hürmeti gördüm. Türkiye`nin en aydın, en eğitimli, en saygılı (!) ilçesinde ise manzara buydu
***
Herkesin seçim konuştuğu bir ayda oruç tutmak ne kadar da zordur… Partiler, adaylar, listeye girenler/giremeyenler, aldatanlar, küsenler, kızanlar, parti değiştirenler… Say say bitmez…
Gün boyu aç kalan vatandaşın akşam iftardan sonra partiler ve adaylar hakkında kendini kaybetmeden yorumlarda bulunması ne mümkün… Adaylar ve partiler rakiplerine sallamaktan kendilerini anlatmaya fırsat bulamıyor.
Siyaset maalesef işte böyle bir şey olmuş! Ben hak diğerleri münkir…
Ramazandayız, gündüzün bunca meşakkatini akşamın boşboğazlığı ile zayi etmeyelim derim.
Politik kirlilik ya da kazanma hırsı size ramazanı kaybettirmesin
Biliyorum siyaset konuşulmayan ev/kişi kalmadı neredeyse…
Bari izansız, bari vicdansız değerlendirmelerde bulunmayalım.
Oruç bulutu üzerimizden geçerken yağmadan geçmesin yani…