Bundan tam 3 yıl önce Diyarbakır newroz alanında toplanan on binler Öcalan`ın mektubu okunurken bu savaşın biteceğini düşünüyordu. PKK lideri Öcalan, TSK`nın Kobani kent merkezinden geçip DAEŞ`in tehdidi altındaki Süleymanşah türbesinin taşınmasını vurgulayarak “Eşme Ruhuna selam” gönderiyordu.

Peki, ne oldu da böyle oldu?

İktidarın ülkedeki milliyetçiliği göze alarak başlattığı, Erdoğan`ın “siyasi hayatım pahasına olsa da yürüteceğim” dediği çözüm süreci neden bitti?

Dünya tasavvuru PKK/HDP çizgisinde olan Kürtler bu soruyu sormadıkça PKK`nın olduğu hiçbir Ortadoğu coğrafyasında Kürtler rahat yüzü görmeyecektir.

Bu soru belki uzun bir yazınının konusu ama ben özet geçeyim

Hatırlayalım bundan beş yıl öncesini… Taraflar çözüm sürecini yürütüyordu. Bu dönemde DTP`nin yerine HDP kurulmuştu. Aslında bir devlet projesi olan HDP`nin temel argümanı “Türkiyelileşmek” idi. Devlet aklı on binlerce insanın hayatını kaybettiği bu kirli savaşın sona ermesi için HDP`nin barajı aşmasının önünü açmış, onu marjinallikten kurtarmak için medya ordusunu seferber etmişti. Ulaşılmak istenen hedef belliydi: HDP barajı aşacak, PKK “bu şartlarda silahlı mücadele vermek gereksizdir” deyip Türkiye sınırlarının dışına çıkacaktı. Hatta öldürme eylemine girmeyen PKK`lıların yargılanmayacağı dahi konuşuluyordu.

Peki, ne oldu da bu günlere gelindi?

HDP/PKK tabanı için bundan sonra yazılacak olanlar can sıkıcı olacaktır biliyorum ama devam etmek zorundayım.

Ne oldu ise HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş`ın ABD`ye yaptığı ziyaret ile oldu. Ekim 2014`te ABD`ye giden Demirtaş orada-muhtemelen PKK üst lider kadrosunun da oluru ile- çözüm sürecini ve devletin HDP projesini ABD`ye pazarladı. Ya da en hafif deyimle devletin raylarını döşediği HDP trenine başka bir varış noktası belirlendi.

Demirtaş 7 Haziran seçimlerine hazırlanırken bütün gücü ile çözüm süreci ortağı olduğu AK Parti`den oy koparmaya yönelik bir strateji çizdi. “Seni başkan yaptırmayacağız” retoriği aynı zamanda çözümsüzlükte ısrardı. Zira o dönem koşullarında ne MHP ne de CHP İmralı Görüşmelerini sürdürebilir değildi.

7 Haziran`dan sonra Demirtaş`ın MHP/CHP/HDP koalisyonuna yeşil ışık yakması akabinde “CHP/MHP koalisyon kursun biz dışarıdan destekleyelim” söylemi çözüm sürecinin dibine dinamit yerleştirmekti.

6-8 Ekim vahşeti AK Parti yönetim aklında çözüm süreci sürdürülebilir mi şeklinde bir şüphe oluşturmuş iken 7 Haziran`dan sonra Demirtaş`ın MHP ile bile ittifak kurulabilir duruşu iktidarı çözüm süreci bitti moduna soktu.

Kanaatimizce çözüm sürecini bitiren ABD oldu. ABD, PKK üst yönetimini “Suriye`de devlet olacaksın” havucu ile ikna etti. Sonrası malumunuz…

PKK/HDP`li Kürtler sorgulamak zorundadır. Neyi?

PKK ve ABD`nin ilişki biçimini, PKK`nın varlık nedenini, Demirtaş`ın neden 7 Haziran`dan hemen sonra “kesinlikle AKP ile ittifak kurmayacağız” dediğini (malumunuz partilerin hedefi iktidar ya da iktidar ortağı olmaktır), PKK`nın neden Rakka`da, Menbiç`te, Deyrezzor`da –ki bu coğrafyalar Arap coğrafyasıdır-  savaştığını…

Evet, bunlar sorgulanmadan başkalarını suçlama kolaycılığı ile hareket edilirse daha pek çok genç ömrünün baharında ölüp gidecek.