Rahmetli Mehmet Akif'in özlemini çektiği Asım'ın Nesli bugün aslında hasretle beklenen, ihtiyaç duyulan, o alnı secde izi ile parlak, Yusuf simalı, Meryem gibi iffet abidesi, Musab gibi dünyayı ve dünyevî güzellikleri ahiret karşılığında satmış olan, dilinde zikir, zihninde tefekkür, Müslümanların dertleri ile dertlenen, çare üreten, tebliği amaç edinen bir nesildir. Has Allah insanı yani. Bizler her evlilik yapmak isteyene ve her evladı doğana salih eş ve salih evlat duası yaparız öteden beri. Ama bugün gelinen hal bize bu duanın yüzeysel yapıldığını gösteriyor maalesef. İnsanlar temelde neslinin devamı için evlenir. Fakat Müslüman yaptığı evlilikleri salt çoğalma amaçlı yapmaz. Şuurlu her Müslüman’ın asıl gayesi, Allah'ın halifesi olacak bir nesli yetiştirmedir.
Bekar gençler ellerini açıp hayırlı eş istiyorlar dilleriyle fakat karşılarına bir talip çıktığında bu niyetin aksine güzelliği, parayı, makamı, mevkiyi, şöhreti vs. önceliyorlarsa yapılan duanın sadece dilde kaldığını gösterir. Nihayetinde geçici hevesler üzerine kurulu evliliklerden salih bir nesil beklemek de abestir. Ya da kız ve erkek dindarlığını önceliyor birbirlerini bunun için kabul ediyor fakat evlilik sürecini sünnete göre değil popüler kültüre göre veya elalem ne der? Kaygısı ile yürüterek helal haram sınırını çiğneyebiliyorlar. Bu durumda yine salih nesil yetiştirme gayesi biraz ütopik kaçabiliyor.
Evlat bekleyen çiftler hep dile getirir salih olsun, mücahit olsun, İslam'a hizmetkar olsun, diyorlar fakat anne karnından başlayıp beslenme ve yaşam şekli itibariyle yine Allah'ın hudutları çiğnendiği vakit bu salih nesil arzusu yerine gelmiyor. Ebeveynin ibadi hayatı, kazancı, ahlakı, emzirme şekli, ortamı, meşguliyeti ve tüm yaşamı o neslin şekil alışında etkili oluyor şüphesiz. Bir tohum bile has olsun, organik ürün versin, bol ve bereketli olsun diye özen gösterilerek ekilip bakım veriliyorsa insan neslinin hası için bu çaba gerçekten de hayati önem taşıyor. Dilimize pelesenk olmuş olan salih nesil duasının aslında tutmama nedeni bu ve benzeri mevzulardır. Okutuyoruz sırf gurur duymak için. Giydirirken gurur duymak için, meziyetli olsun gurur duymak için, evlendiriyoruz gurur için. Bu kadar gurur ve salih niyet bir arada olabilir mi? Şeytan gurur sebebiyle cennetten kovulduğu halde biz gurur duyacağımız evlatlar istiyoruz. Neticede gurur duyduğumuz evlatların eli ile daha dünyada iken cezalandırılıyoruz.
Peki, hepimizin özlemle beklediği bu davayı tutup kaldıracak, ümmete çare olacak, göz aydınlığı olan o Asım'ın Nesli nasıl yetişecek? Tecrübe ile sabittir ki bu nesil sadece dildeki dualar ile meydana gelmeyecektir. Çünkü Allah dilimizdeki duadan ziyade kalbimizin en derinliklerindeki belki kendimize dahi itiraf etmediğimiz niyetlerimize göre bize verecektir.
Başta her Müslüman şuurlu ve uyanık olmalı ve kalbini, niyetini daima kontrol altında tutmalı. Niyetinin ihlasını zedeleyecek duygulardan arınmalı, amacını iyi bilmeli. Ne istediğini, niçin istediğini idrak etmeli. Varsa bozuk niyetleri için tövbe edip kalbini arındırmalı. Fiili ve kavli olarak dua etmeli. Atacağı adımları sünnete göre ve Allah'ı razı etmek için atmalı. Varsa hatalarından bir an önce tövbe edip dönmeli. Bilmeli ki her toprak kalitesi ölçüsünde ürün verir. Çorak topraktan bereket umulmaz. Her adım Allah için atılmalı ki göz aydınlığı olacak ve sadaka-i cariye hükmünde olan, ardımızda güzel eserler ve hizmetlerde bulunacak o Nesil yetişsin, İslam bu Neslin omuzlarında yükselsin ve bu güzide Nesil bizlerden neşet etsin. Bu salih-saliha Nesildir hasretle beklenen arzu duyulan..