Son yıllarda okumaya verilen ehemmiyet, toplumun her kesiminde az da olsa artmaktadır. İnançlı kesimden okumanın güzelliğini, faydasını ve ayrıcalığını fark edip okullar ve kurslar bitiren ve kitap okumaya özen gösteren kardeşlerimizin sayısı da artıyor. Okuyan kişi sayısının artması bizim için artı mı eksi mi? Kar ve zarar hesabını neye ve hangi ölçüye göre yapacağız? Okumak ve kendini ilmi olarak geliştirmek harika ve açıkçası arzulanan bir şeydir. Fakat okuyan kişinin ilminin, bilgisinin ve tecrübesinin insanların istifadesine sunulup sunulmadığı sorunlardan bir tanesidir. Eğer okumalarımız bizi ilme, hikmete, kulluğa, insani değerlere, takvaya ve tevazuya götürüyorsa doğru şekilde okuyoruzdur. Demek ki okumak yetmiyor. Bir de doğru niyet, doğru gaye ve amaçla okumalı insan.

Bugün okumak denince ilk akla gelen şey kariyerdir. Peki, kariyer sahibi olmak kötü bir şey mi? Asla! Okumanın doğru niyet ve gaye için yapılması gerektiği gibi kariyer sahibi olmak için de aynı ölçü geçerlidir. Gayri İslamî bir yaşantısı olup kariyer sahibi “elit kesim”, toplumdan ayrı bir aparat gibi yaşar. Toplumla aynı dili konuşmaz. Yabancılaşır ve topluma üstten bakar. Bugün inançlı ve muhafazakar kesimden okuyan ve kariyer sahibi olan kardeşlerimizin de bazı şablonlara girmek zorunda hissettiklerini görüyoruz maalesef. Giyim-kuşam, makyaj ve abartılı takılarla başlayan, ardında kafe ve restoranlarda rahat davranışlar sergileyen, ardından tesettürden ve Müslümanca duruştan ödün vermeye başlayarak o şablona sığmaya mecbur hissediyor olmaları ne kadar da acı.

Yaratan Rabbi’nin adıyla oku, “O’nun adıyla eline kitabı ve kalemi alıp bir camianın bağrından çıkıp daha kaliteli hizmet yapma adına düşülen okuma yolunda birçok dini emirden tavizler vermeye, yetiştiği camiayı acımasızca eleştirmeye ve artık ayrı takılan bir gruba dönüşme hikayesi hazindir gerçekten. Her araç asıl amaç olan Rıza-ı İlahiye doğru hizmet ediyorsa meşrudur. Müslümanın her halini her an sorgulaması gerektiği gibi okuma ve kariyer sahibi olma hikayesini giriş, gelişme ve sonuç bölümüyle iyi tahlil etmesi gerekir. Kariyer iyi bir şeydir ama kârı yer olursak dünyalık olarak bize kazandırdığı maaşı, mevkiyi ve makamın nimetlerini yemeğe odaklanır ve neticede şeytana yem oluruz.

Hayat bir merdivendir. Okumak ve kariyer sahibi olmak ta bu merdivenin basamaklarıdır. O basamaklardan çıkarken her dönemeçte aynaya bakmalı insan. İlk merdivene çıkarken ki niyet, hal ve tavrını ve sonraki aşamalarda yaşadığı olumlu olumsuz değişimleri… taviz mi azim mi artmış? Kibir mi tevazu mu artmış? Takva mı günahlar mı yükselişte? Bütün bunlar Kur’anî ölçekte iyi tartılmalı ve aynaya bakmadan ilerlememeli. “Aman ne olacak” “O kadar da dar kalıplara koymaya gerek yok ki” “Bu meslekte bunlar olmak zorunda” diye devam eden taviz cümlelerinin kaynağı Rahmani değildir.

İstikamet üzere olacaksa okumak ve kariyer sahibi olmak, mal ve servet sahibi olmak gibi güzeldir ve güzele hizmet eder. Kibre, tavize, ayrışmaya, hizmetten kaçmaya ve günaha gidiyorsa kariyer sadece kârı yer olur. Ve asıl amaç olan Rabbini bilme ve ona gereği gibi kul olmak gerçeğinden çok uzaktır. Onlarca kitap okuyup, tahlil edip asıl amaç olan kulluğu ıskalamak ne kadar acı. Kâr ve zarar hesabını iyi yapanlardan olmak gerekir. Her yol Allah’a götürdüğü ölçüde doğrudur ve güzeldir. Okumalarımıza da kulluğumuzu güzelleştirir ümidiyle devam edelim ve istikamet üzere durmaya azmedelim son nefese kadar.