Bismillah…

       Gelin hep beraber bir projeye imza atalım!..

       Dünyada bir ilki gerçekleştirelim.

       Hiçbir ülkenin/toplumun yap(a)madığı bir etkinliği topyekûn başlatalım.

       Cuma namazı gibi…

       Hatta daha geniş bir katılımla…

       Ramazan ve kurban bayramı misali…

       Alemlerin Rabbi olan Allah(cc)’ın;

       Her şeyden önce emrettiği,

       Cebrail(as)’in Hz. Resulullah(sav) ile ilk görüşmesinde ilk dile getirdiği,

       “Yaradan Rabbinin adıyla oku” hükmünü yerine getirelim.

       Yaptığımız ibadetlerde olduğu gibi özel bir zaman ayırarak…

       Çünkü;

       Okumak; her şeyi asli konumuna oturtarak her varlığın hakkını teslim ve adaleti tesis eder.

       Okumak; Allah(cc)’ı, kainatı ve insanı tanıtarak her şeye belli bir ölçü dahilinde anlam kazandırır.

       Okumak; toplumların yüreğine ve zihnine dokunarak cehaletten, tefrikadan ve fakirlikten kurtarır.

       Okumak; kişiyi kör, sağır ve dilsiz bir yaşamdan kurtarıp düşünme ve üretme sorumluluğuna erdirir.

       Okumak; her türlü algı operasyonlarına karşı feraset, basiret ve hikmetle davranmayı öğretir.

       Kültür emperyalizminin toplumlar üzerinde kurduğu sömürü egemenliğinin temelinde kişileri “okuma”dan uzaklaştırarak oyun ve eğlenceye müptela kılmak vardır.

       İslam coğrafyasında ve ülkemizde var olan sosyal, siyasal ve ekonomik sorunlar; yaşanan göç ve savaşlar kültürel erozyondan ve medeniyet değerlerimizi unutmamızdan kaynaklıdır. Bunun izalesi de ancak “okuma” ile mümkündür.

       Toplumumuzda ve İslam ümmeti içerisinde “yaradan rabbinin adıyla okumak” şuur ve iştiyakını artırmadıkça mevcut gaflet, dalalet ve felaketler derinleşerek artacak; kan ve göz yaşı, acı ve firaklar sona ermeyecektir.

       Her şeyi kadere bağlayıp kedere razı olmak Allah(cc)’ın verdiği “okuma ve kalemle öğretme” nimetine karşı nankörlüktür.

       Ülkelerin kitap okuma oranlarıyla ilgili bazı şirketlerin farklı yıllarda yaptığı araştırmalar sonucunda ulaştığı verilere baktığımızda içerlenmemek ve utanmamak elde değil. Çünkü ülkemiz tüm kategorilerde neredeyse hep sonlarda...

       En çok okunan kitap anlamına gelen “Kur’an” dan ve mesajından ne denli uzaklaştığımızın en bariz göstergesi bu olsa gerek.

       Ben, bu araştırmaların verilerinin tümünü burada paylaşacak değilim. Sadece küçük bir misal vermem yeterli…

       TÜİK verilerine göre Türkiye’de kitap okumada kişi başına ayrılan süre günde yalnızca bir dakika. Türkiye’de kitap, ihtiyaç listesinin 235’inci sırasında yer almakta. Dünyada kitap için kişi başına harcanan para ortalama 1,3 dolarken, Türkiye'de çeyrek dolar. Düzenli kitap okuyanların oranı ise binde bir! Bu oran, İngiltere ve Fransa'da yüzde 21, Japonya’da yüzde 14, ABD’de yüzde 12 civarında. UNESCO verilerine göre ise Türkiye, kitap okuma oranında dünyada 86’ncı sırada. Hatta, yoksul Afrika ülkeleriyle aynı kategoride.

       Okumak; mevcut durumumuz itibariyle en çok ihtiyacımız olan ancak kahir ekseriyetimizin vaktimiz yok diyerek önemsemediği bir derekeye düşmüş durumda.

       Okumak yerine, araştırmalar sonucunda ulaşılan verilere göre günün 6-7 saatini TV ve internet başında geçirip imkanlarımızı heder ederek dünya ve ahiret hüsranına sebebiyet vermekteyiz.

       Peki, ne yapmalıyız.

       Burada birey, aile, medya, iş dünyası ve siyasi iktidara düşen bir takım sorumluluklar bulunmakta…

       Bireyler dijital/sanal dünyada malayani ve zararlı gezintilerine son vererek zihinsel ve duygusal gelişimlerine katkı sunacak kitap okuma alışkanlığı kazanmak için azmetmelidirler. İşin başında zorlanabilirler. Ancak kısa bir süre sonra kitap okumaktan haz alacaklarını bilmeliler.

       Ebeveynler aile içerisinde haftanın belli bir gününün belirlenmiş vaktinde hep birlikte okuma etkinliği gerçekleştirirse hem kendileri ve hem de çocukları okuma alışkanlığı kazanırlar. Bu arada kitap okumanın öğrencilerin girmiş olduğu sınavlarda başarıya götürecek en etkili faaliyet olduğu unutulmamalıdır.

       Yazılı ve görsel medyada kitap okumaya teşvik edici basım ve yayınlar yapılmalı...

       İş dünyası ve belli ekonomik gücü olanlar ücretsiz kitap temininde bulunarak kitap okuyanların ihtiyaçlarını gidermelidir. Birçok kişinin ekonomik yetersizlikten dolayı okumak istediği kitapları alamadığı ve bu sebepten mahrum kaldığı bilinmeli.

       İktidar ise tüm vatandaşların ödünç kitap alacağı veya oturup okuyacağı yeterli sayıda kütüphane açmalıdır.

       En önemlisi ülke çapında kitap okuma seferberliği başlatmalıdır.

       Haftanın belirli bir gününün belirlenmiş saatinde tüm “Türkiye Kitap Okuyor” etkinliği yapmalıdır.

       Sayın Cumhurbaşkanımız ve ileriki zamanlarda farklı zevat belirlenmiş gün ve saatte TV kanallarında belli bir süre kitap okuyarak tüm evlere, iş yerlerine, parklara ve meydanlara misafir olarak kitap okumaya teşvik etmelidirler.

       Haydi, tüm Türkiye! Hep birlikte kitap okuyalım.

       Çünkü tüm insanlığın kurtuluşunun ve toplum olarak sahili selamete ulaşmanın biricik yolu okumak, okumak ve yine okumaktır.   

       Allah(cc)’a emanet olunuz.