NATO`nun Norveç`te düzenlediği Trident Javelin tatbikatında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan`ın fotoğrafının düşman lider tablosunda kullanılması NATO`nun Türkiye`ye bakış açısını ve amacını açıkça ortaya koyuyor.
Olası bir savaş hazırlığının provası amacını taşıyan bu tatbikatta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan`ın hedefe konması NATO`nun olası bir savaşta Türkiye`yi hangi safta gördüğünü açıkça gösteriyor. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg Türkiyeden ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan`dan bizzat özür diledi.
Yapılan bir yanlışlık değil kasti bir şey. Özründe anlamı yok bence. NATO üyesi bir ülkenin yani Türkiye`nin NATO tatbikatında görev alacak askerler tarafından tanınmaması mümkün mü? Ayrıca aynı tatbikatta 40 tane askerimiz var.
Böyle bir yanlış yapıldığının söylenmesi bir palavradan ibaret… NATO vermek istediği mesajı verdi. Olası bir savaşta Türkiye`yi hangi safda göreceklerini beyan etmiş oldu.
Böyle bir olayın yaşandığını bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İl başkanları toplantısında dile getirdi. NATO`nun düzenlediği Tatbikatın tarihi 8-17 Kasım. Olayın gündeme gelmesinden sonra özür dilemeler gelmeye başladı. Daha sonra bu kabul edilemez olayla ilgili bir teknisyen ve subayın ordudan atıldığı bilgisi geldi. Bu olayı bir, iki kişiye mal edip onları görevden alınca olay kapanacak mı? NATO özür de diledi. Tamam! Her şey güllük gülistanlık olarak mı bakacağız? Türkiye ile ortaklaşa bir soruşturma başlamayacak mı? NATO soruşturmaya başlamalı ve Türkiye`yi de bu soruşturmada ortak kabul etmeli. Bu öyle kabul edilebilir bir yanlış değildir.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı yaşanan bu olayla ilgili soruşturma başlattı. Bu önemli bir gelişme ancak Uluslararası soruşturmalarında yapılması gerektiğini düşünüyorum.
NATO ile ilgili tatbikat skandalı yaşanırken. ABD`nin skandallarını görmezden gelemeyiz. ABD`nin her demeçte DEAŞ ile mücadeleden bahsederken iş birliği içerisinde hareket ettiği PKK/YPG/SDG Rakka`daki DEAŞ militanlarının tahliye edilmesi ile ilgili anlaşma yaptığı görüntülerle basına yansıdı. Bir terör örgütüyle savaşmak için başka bir terör örgütüyle işbirliği yapmanın vahim sonuçlarından biridir bu. “Köpek, köpeği ısırmaz” diye bir tabir vardır halk arasında.
Önceki yazılarımda da DEAŞ`ın ABD tarafından kurulduğunu yazmıştım. Ki, bunu sadece ben söylemiyorum. Kendi itiraflarında kendileri söylüyor. Nitekim DEAŞ olmazsa ABD`nin Ortadoğu da bulunmalarının bir anlamı var mı? DEAŞ bahanesiyle yıllardır Ortadoğu da üs kuruyor.
Bu tip anlaşmalar şimdi olmuyor. Öteden beri PKK/PYD ile DEAŞ arasında benzer anlaşmalar oluyordu. Basına yansıdığı kadarını biliyoruz biz. Birde basına yansımayan karanlık tarafta kalanında kim bilir daha ne gibi anlaşmaları var.
İngiltere Dışişleri Bakanlığı İngiliz Milletler Topluluğu ve Birleşmiş Milletlerden Sorumlu Devlet Bakanı Tarık Ahmad PKK/PYD ile DEAŞ arasındaki anlaşma için “Görüşmelere dahil olmadık ve bu kararı da onaylamadık. Bu, Rakka Sivil Konseyi ve aşiret büyükleri de dahil olmak üzere yerel liderler tarafından yapılan yerel bir anlaşmaydı” diyerek yerele indirgemeye çalıştı. Basit bir anlaşmaymış gibi göstermenin çabasına girdi.
Bu tip anlaşmaların uluslararası ağa babalarının haberi olmadan olamayacağını tüm dünya biliyor. Tarık Ahmad efendi kendini hiç yormasın biz neyin ne olduğunu gayet net anladık.
BATI`nın bize bakış açısını yaşanan olaylardan az çok anladık. Zaman birbiriyle çekişmenin, birbirini yıpratmanın, küçük şeylere takılarak birbirimizi yargılamanın zamanı değil. Türkiye olarak bir arada tek güç olmak zorunda olduğumuzu hatırlamamız gerektiği gerçeğini artık idrak etmeliyiz.
Allah muhafaza olası bir savaşta tek başımıza bırakılacağımızı bilmeliyiz. Önce Allah`a sonra birbirimize güvenmek zorundayız. Vesselam…