Dünya Suriye`de acımasız süren savaşın izlerini tarih boyunca silemeyecek. Dünyanın gözü önünde milyonlarca insan acımasızca katledildi. Savaşta ölen günahsız çocukları, kadınları, yaşlıları, mazlumları, masumları kurulmuş hiçbir insani örgüt koruyamadı. Raporlar yazıp yayınlamanın ötesine geçemedi. Hiçbir ülke bu savaşı durdurmak için gerçek anlamda çaba sarf etmedi. Tam aksine Suriye`de bulunan ülkeler çıkarları yüzünden savaşı daha çetin ve durdurulamaz bir hale soktu.Evliya Çelebi`nin “süt kadar beyaz” olarak tabir ettiği bir şehir vardı. Adı Halep… Şimdi gel gör ki o şehir kara bulutlarla kaplı, siyah beton parçalarından bir enkaza dönüştü. Halep`te yaşayan insanları da şu cümlelerle tarif etmişti “Halep Ziyaretgâhı”`nda ; “İtikat sahibi, dindar, mümin, tüccar kimselerdir. Ayaklarına sarı çizme giyip edepli yürürler.” Edeple yürüyen o dindar, mümin insanlar bugün Emperyalist Ruslar,  Esed`in askerleri ve İran destekli gruplar tarafından teker teker katledildi.Bir utanç tablosu yaşanıyor insanlık adına. Ne BM`lerin ne büyük şeytan Amerika`nın ne emperyalist Rus`un hiç birinin umurunda değil. Halep`te insan varmış, çocuk varmış, kadın, hasta, yaşlı varmış ve acımasızca öldürülüyormuş düşünen, dertlenen yok. Tek dertleri Suriye`den nemalanmak olan bu leş kargaları, daha fazla söz sahibi olmak için savaşı daha da körüklüyor, maalesef. Kimi konuştursan, kime dokunsan İslam âleminin birliğinden, beraberliğinden, kardeşliğinden dem vuruyor. İslam`da vahdeti arzulayıp duruyor. Ah kardeşim ah. Evet, hepsine hak veriyorum. Olmamız gereken, bir bütün olmaktı. Bir arada tek vücut olmaktı. Peki, Müslümanları bir sancak altında toplayıp parçalanmaz bir bütün olmalarını sağlayacak kimler? İşte sıkıntımız burada…

Halep`te bir insanlık sucu işleniyor. Detayına inip anlatmayacağım. Her köşe yazısında, her haberde detaylarını okuyor ve görüyorsunuz zaten.  İslam ülkeleri bir araya gelebilmiş olsaydı elin Amerika`sına, emperyalist Rus`una,  Bir (leşmiş) Milletlere (BM) dert yanmak zorunda kalmazdık.

Son olarak yine Rabbimize dönüp şu ayet üzerinde genişçe tefekkür edelim. “Hep birlikte Allah`ın ipine (kitabına, dinine) sımsıkı sarılın. Parçalanıp ayrılmayın. Allah`ın üzerinizdeki nimetini düşünün. Hani siz birbirinize düşmanlar idiniz de, O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O`nun (bu) nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle apaçık bildiriyor ki, doğru yola eresiniz.”  

Bizi bizden çok daha iyi tanıyan Rabbimiz bize bir yol gösteriyor. Bir öğüt veriyor. Yapılması gerekeni bildiriyor. O halde; başka söze gerek yok.