Hayatı ve olayları kendi kavramlarımızla yorumlamalıyız. 249 insanımızın can verdiği 15 Temmuz darbe girişiminin sene-i devriyesinde ülkemizin birçok ilinde bu menfur olay hatırlanacak, can veren yiğitlerimiz ve mazlum halkımızın kahramanlığı övülecek.15 Temmuz'u unutmamak ve bu darbe ile nelerin hedeflendiğini insanımıza anlatmak her er kişinin vazifesidir.
15 Temmuz etkinlikleri kapsamında meydanlara tekrardan inmek, şehit kabristanlarına gidip Kur`an okumak, şehit ailelerini onure etmek takdire şayandır. Ama tüm bunları demokrasi için yaptığını ifade etmek sizce doğru olur mu? Bismillah ile her işe başlamayı adet haline getirmiş bir milletin evlatları olan bizler, 249 şehidimizin akan kanı için ''bi ism-i demokrasi'' deyip yani demokrasi adına, demokrasi için can verdiler deyip Allah için, vatan ve namusu için can veren insanımızın o pak ruhunu incitmez mi?
Bizler Şehitlerin ölmediğine iman eden bir milletiz. Eğer bu 249 kardeşimiz Allah için canını vermiş ve şehit olmuş ise biz bu kardeşlerimizin uğruna can verdikleri rableri ile niye özdeşleştiremiyoruz? Allah için olmayan bir ölüm şehitlik olur mu? Şehitlik kavramını birileri sürekli manipüle etmeye çalışıyor. Allah için artık şu batının kültür emperyalizminden kurtulalım. Özümüze dönelim. 249 can, bir gecede Allah için kurban oldu. Bu canların kanlarını Batı'nın işgal aracı olarak kullandığı bir kavrama satmayalım.
Evet, Irak, Afganistan, Suriye ve nice yurtlarımızı ABD ve Avrupalı devletler demokrasi adıyla işgal ettiler. Yüz yıldan fazladır bu demokrasi denilen sihirli kelimenin hatırı için nice mazlumun kanı haksız yere akıtıldı. 28 Şubat Darbecileri dahi işgal ve zulümlerini demokrasi hatırı için yaptıklarını söylediler. Gelin zalimlerin ağızlarına sakız yaptıkları, her zulümlerinin kılıfı olan bu kirlenmiş kelime ile şehitlerimizi yan yana getirmeyelim. 15 Temmuz'da abdest alıp ailesi ile vedalaşarak Allah için meydanlara çıkıp şehit olan kardeşlerimizi daha doğru ifade edelim. Onların eylemlerinin ve cesaretlerinin karşılığı olabilecek o kadar çok kavram ve kelimemiz var ki....
Batı emperyalizminin dayattığı bir kavram ile şehitlerimizi yan yana getirmek tarih boyunca uğruna can verdiğimiz rabbimizi gücendirmez mi? Aslında 249 şehidimizin bu eylemini isimlendirme görevi en çok Diyanet'e yakışırdı. Bu konuda pasif kalındı. Hatta Diyanet yetkilileri bile demokrasi şehidi demeye başladılar. Allah için dünyanın neresine giderseniz gidin ve sorun:''Allah için değil de demokrasi için ölen şehit sayılır mı?'' Veya bütün dünya alimlerini dolaşıp soralım 249 şehidimize demokrasi şehidi demek doğru olur mu? Birileri dese ki:''-Bu konuyu dile getirmeye ne gerek var? Biz demokrasi şehidi derken vatan uğruna can verenleri kast ediyoruz. Vatanı için ölene şehit demiyor mu peygamber? Demokrasi şehidinden kastımız budur. Ne var bunda...''
Bu ülkenin ehli Kur`an olan alimlerine, salih insanlarına ehl-i salata sesleniyorum. Allah için gelin şehitlerimizi Allah'ın kitabında tarif ettiği kelimelerle analım. Onların o pak eylemlerine leke bulaştırmayalım. Şehadet ve şehitlik kelimesini Batı'nın uydurduğu işine gelmediği zamanda helvadan put misali yediği bir kavram ile yan yana getirmeyelim. Bu ülkede işgal ve sömürü, zulüm, adaletsizlik ve DARBE olmaması için kavramlarımızı berraklaştırmalıyız.
15 TEMMUZ'DA CAN VEREN BÜTÜN ŞEHİTLERİMİZE VE YAKINLARINA ALLAH HAYIRLA YÂD EDİLMEYİ KIYAMETE KADAR NASİP ETSİN. O tankların üstüne çıkan her babayiğit kardeşimin ellerinden hürmet ile öperim. Allah bu 15 Temmuz zaferini hayırlı kapıların açılmasına ve bitmek bilmeyen zulümlerin bitmesine, yeryüzünde adil bir düzenin kurulmasına, adl-i ilahinin hakimiyetine vesile eylesin.
Selam ve dua ile...