Mevlid-i Nebi Haftası her yıl hicri takvime göre Rebiülevvel ayının 12'si ile 19'u arasında 7 gün boyunca Allah'ın resulünün hatıralarının anlatıldığı, çok değerli bir haftadır. Mevlid-i Nebi Haftasında başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere birçok İslami kurum ve kuruluş o haftaya özel bir tema belirler ve Allah resulünün hatırasını çeşitli yönlerden toplumumuza anlatmaya çalışır. Allah resulünün insanlığa kazandırdığı erdemler ve yüce kitabımızın emirleri bu vesileyle halkımıza anlatılır.

Gözlemlerimiz, daha önceki yıllardaki Kutlu Doğum Haftası olarak bilinen nisan ayındaki programlara nispeten hicri takvime göre ayarlanan Mevlid-i Nebi Haftası daha sönük geçiyor. Diyanet İşleri, sivil toplum kuruluşlarını da teşvik ederek özellikle Milli Eğitim bakanlığını da işin içine katarak Mevlid-i Nebi Haftasının daha yoğun daha bereketli geçmesini sağlayabilir.

Geç kalınmış sayılmaz! Rebiülevvel ayı boyunca Allah Resulünün hatırasını gelin canlı tutalım. Peygamber Efendimizin mübarek doğumunu, O’nun yaşamını, O’nun duruşunu, O’nun insanlığa kazandırdığı erdemleri tekrar tekrar hatırlayalım, hatırlatalım. Konferans salonları, köy meydanları, şehirlerimizin meydanları tekrardan Muhammedi Sevda ile coşsun. Allah resulünün aşkıyla kalpler tekrardan huşuyla aşkla dolsun.

 Mevlid-i Nebi haftası ile beraber muhacirlerimizi de anmak istedik. Evet, Ümmet-i Muhammed'in çok ciddi sayıda muhacirleri var. Halihazırda bugün 5,2 milyon Filistinli muhacir var. 12 yıl 6 ay boyunca devam eden Suriye'deki savaş 6,8 milyon Suriyelinin muhacir olmasına sebep oldu. Sisi darbesinden sonra binlerce akademisyen, Mısır'ın önde gelen değerli insanları; ülkelerini terk etmek zorunda kaldılar.

Yine milliyetçi Budistlerin yaptığı katliamlardan dolayı 1 milyondan fazla Arakanlı Müslüman, muhacir olmak zorunda kaldı. Keşmirli, Hindistanlı, Bangladeşli, Doğu Türkistanlı binlerce muhacirimiz var. Kısacası dünyanın birçok yerinde Müslüman insanlar, sırf Allah'a, ahiret gününe inandıkları için Hz Muhammed'e tabi oldukları için kafirlerin, zalimlerin, emperyalistlerin zulmüne maruz kaldıkları için yurtlarını terk ettiler. Hicret ettiler. Farklı ülkelere, mülteci olarak sığındılar. İnşallah gazetemiz konuyla ilgili daha detaylı bir makale hazırlar; fakat bizim bu köşemiz buna yetmez.

Biliyor musunuz? Ülkemizin de muhacirleri var! İnancından dolayı bu ülkeyi terk edip yıllardan beri evladı iyalinden uzakta kalmış ve unutulmuş, kaderlerine terk edilmiş mazlum insanlar var. 28 Şubat 1997'de gerçekleşen darbede, Müslüman insanlar işkencelere tabi tutuluyor, 30 yıl sürecek ve halen devam edecek bir zulme maruz kalıyorlardı. 1997'den 2002'ye kadar birçok Müslüman insan, sistematik zulme uğradı ve ülkemizi terk etmek zorunda kaldı. Halihazırda o yıllarda İslami duruşundan dolayı ceza almış, yargılanmış birçok Müslüman; ülkemizi terk ederek farklı ülkelere mülteci olarak sığındılar. İslam ümmetinin muhacirlerine yardım etmek isteyen başta bu ülkenin önde gelen yöneticileri, Sayın Cumhurbaşkanımız ve bu ülkenin milletvekilleri, bakanları 1997'den 2002 yılı arasındaki İslami duruşundan dolayı çeşitli cezalara çarptırılmış, yargılanmış insanların tekrardan yargılanmasını sağlayarak mağduriyetlerin giderilmesini sağlamalıdır.

Daha sonra Suriyeli, Mısırlı, Filistinli başta olmak üzere İslam ümmetinin muhacirlerinin problemlerini çözmek için bir komisyon oluşturmak gerekir. Amma öncelikle bu ülkede 28 Şubat zulmünden kaçıp muhacir olan mazlum insanlarımızın sesi duyulmalı… Bu insanlarımızın tekrardan yargılanarak kendileri aleyhine oluşturulan zulüm dolu kararların değiştirilmesi sağlanmalı…

Ülkemizin ciğerparelerinin yurtlarına emniyet içinde gelmelerinin sağlanması dileğiyle...