Allah rahmet eylesin, derecesini yüceltsin; Şehit Şeyh Said Efendi, bir sözünde şöyle söyler:
"İnsan bu dünyada amellerini ve ibadetlerini sadece kendisi için yapmaz; ailesi, çocukları, akrabaları, milleti, mensup olduğu ümmeti için de yapar. İslam'da kamu menfaati esastır. Bu bakımdan sorumluluğun hem kişisel hem de toplumsal yönü vardır. Beniâdem dünyadaki iyilikler ve kötülükler açısından varis ve muris konumundadır."
1938 harf inkılabından sonra İslam'a ait olan bütün kelimeler topluma unutturulduğu için muris ve varis kelimelerinin anlamını vererek yazımıza başlayalım: Muris, vefat edip, geride miras bırakan kimsedir. Vâris, kendisine miras intikal eden, yani terekede payı ve hakkı olan kimsedir.
Bu ülkenin insanı; nice salih ve rahmani insandan çok büyük bir İslami mirasa varis oldu. 1. Dünya Savaşı'ndan sonra İslami mirasımız elimizden alınmak istense de halkımız, İslam kültür ve medeniyetini geliştirmeye devam etti.
Yeryüzünün emperyalistleri İslam'ın bu ülkede her geçen gün daha da güçlendiğini net bir şekilde görüyor. 1. Dünya Savaşı'ndan sonra küfür adına bu ülkede işlemiş oldukları cürümlerin devam etmeyeceğini, kurmuş oldukları düzenin ayakta kalmayacağını fark ettiler.
Müslüman olan halkımızın yapay gündemlerle oyalanmasına izin vermemeliyiz. "Petrola zam geldi, paranın değeri düştü, emekliye memura zam verildi-verilmedi, doktorlara az para verildi, Türk parası Suudi Arabistan parasının karşısında değerini kaybetti, dolar-euro yükseldi" gibi sürekli gündeminizi ekonomi, para işgal etmemelidir. Paramızın değerinin düşmesinin sebebi, Amerika'nın ve İngiltere'nin başını çektiği, küresel siyonizmin beslediği emperyalizmdir. Küresel faiz çarkıdır.
Bu ülkenin insanları olarak ülkümüz, idealimiz, inancımız, hedeflerimiz daha yüksek olmalıdır. Konforlu bir ev, konforlu bir araba için yaşayan; dünyada başka bir derdi tasası olmayan, akşam yediği yemekten başka derdi olmayan kimselerden olmayalım. Materyalist, maddeperest, egoist, bencil, hodbin, hodgam insanlardan olmayalım.
Allah'ın Beniâdeme verdiği; yeryüzünü sevk ve idare etme, Allah'ın yeryüzündeki tecellisi olma, yeryüzünü imar ve inşa etme vazifesi olan insanlık vazifesini hatırlayacak ve bu uğurda tüm varlığıyla mücadele edecek bir halka dönüşmemiz lazım.
Evlatlarımıza ve ardımızdan gelecek olan nesillerimize, Allah'ın insanoğluna yüklediği; yeryüzünde halife olma vazifesini, hakkıyla icra etmiş; kendi evlatlarına ve toplumuna yeryüzünü imar ve inşa etme yeteneğini miras olarak bırakmış kimseler olarak bu dünyadan ayrılalım. İnsanoğlunu yaratılış gayesine yakışır şekilde yaşamasına vesile olma görevini layıkıyla yerine getirmiş, şeytan ve taraftarlarını zelil etmiş; yeryüzünde ilahi adaletin tesisine vesile olmuş, Allah'a taraftar olmuş ve Allah'tan razı olmuş olarak dünya imtihanımızı bitirelim.
Hayata bu çerçeve ile bakarsak Şeyh Said Efendi gibi hedef sahibi birer Müslüman oluruz. Müslümanlar olarak, kendi değerlerimizin kılavuzluğunda yeryüzüne tekrardan emniyet ve refahın gelmesine vesile oluruz.