Danimarka ve İsveç'te devlet koruması altındaki Kur'an'a hakaret görüntülerine karşılık en güzel tepki; "Kur'an ve Çocuk" temalı görsel ve videolarımızı sosyal medyada ve toplumumuzda yaygınlaştırmak olduğu kanaatindeyiz.

Çocuklarımıza; kitabımızı, Kur'an-ı Kerim'in indirildiği dil üzerine, yani Arapça olarak doğru bir şekilde telaffuz edilmesini öğretmeliyiz. Mahreçleri ile tecvit kuralları ile kıraat ve makam bilgisine kadar çocuklarımıza öğretmeliyiz.

Bununla beraber Peygamber Efendimiz Aleyhissalatu vesselam'ın ve O’na indirilen yüce kitabımız Kur'an'ın dili olan Arapçayı da çocuklarımıza öğretmeliyiz. Arapça Ümmet dildir. 1. Dünya Savaşı'na kadar Ümmeti Muhammed'in her fert ve bireyi Arap diline özel bir önem vermiş, bu dili asgari düzeyde öğrenmiştir. Her Müslüman kişi, Arapça bir cümle ile İslam'a giriyor. Kelime-i Tevhid ve Kelime-i Şehadetin Arapça bir cümle olduğunu unutmamamız gerekir.

Bu ülkede Arap alfabesi ile yazılan tabelalar birileri tarafından söküldü. Halbuki bu millet, Müslüman bir millettir. Bunu da milliyetçilik adına yaptıklarını söylediler ki milliyet kelimesi de Arapça bir kelimedir.

CHP'nin dedeleri de yıllar önce Kur'an alfabesini, Kur'an-ı Kerim’i ve Kurani kelimeleri yasaklamışlardı. Bu yasakçı zihniyet, bu toplumun hücrelerine kadar sinmiş olan Kur'an'ı ve Kur'an alfabesini, İslam'ın değerlerini yok edemedi. Ebediyen yeryüzünün hiçbir kâfir ve zalimi bu topraklarda Kur'an alfabesini, Kur'an kelimelerini, İslam'ın şiarlarını yok edemeyecektir.

Kur'an alfabesi ile yazılmış tabelaları söktüren CHP zihniyetli belediyeler, İngilizce yazan tabelaları da söksünler ya! İşgalci İngilizlerin, sömürgeci Fransızların; çirkef kültürlerini, iğrenç medeniyetlerini bize zorla dayatıp sömürgeci zalim devletlere boyun eğmemizi istediler. Bu millet; yıllardan beri İngiliz uşağı, Fransız aşığı zalimlerin zulmüne maruz kalmış bir halktır.

Halkımız, yazın sıcağı olmasına rağmen çoluk çocuğunu Kur'an kurslarına, İslami vakıfların açmış olduğu yaz kurslarına; sırf evlatları, Kur'an-ı Kerim okusunlar diye gönderiyor. Okullarda deprem bölgeleri de dahil yazın telafi kursları açıldı. LGS-YKS kursları açılıyor, bu kurslara giden öğrenci sayısı 3-5 iken yaz Kur'an kurslarına giden çocukların sayısı milyonları geçiyor.

Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere bu devleti yönetenlerin bu milletin Kur'an'a olan teveccühünü görmesi gerekir. Kur'an-ı Kerim dersi seçmeli ders kategorisinden çıkarılıp zorunlu ders statüsüne alınmalıdır. Bu halk Müslümandır ve çocuğunun güvenilir eller tarafından Kur'an öğretilmesini talep ediyor. Okullarda profesyonel bir şekilde çocuklarının Kur'an öğrenmesini arzuluyor.

Halkımızın yaz Kur'an kurslarına olan bu rağbeti, göz önünde bulundurularak bu Eylül ayı itibariyle bütün okullarımızda, üniversiteler de dahil eğitim öğretimin olduğu bütün kademelerde Kur'an-ı Kerim dersi zorunlu ders kategorisine çıkarılmalı ve çocuklarımız profesyonel bir eğitim almalıdır. Elbette istemeyen çocuğuna Kur'an-ı Kerim dersi verdirtmeyebilir. Biz, Müslüman olan halkımız, çocuklarımızın Kur'an öğrenmesi için devlete niye dilekçe yazalım ki? Öğretmek istemeyen dilekçe yazsın.

Buradan Milli Eğitim Bakanlığına sesleniyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığı'na sesleniyoruz. Acil bir şekilde altyapısını oluşturup çocuklarımızın eğitim öğretim sezonunda da Kur'an-ı Kerim dersi almasını sağlayalım.

Yine Ümmet dili olan Arapçanın öğretimini daha profesyonel bir hale getirmeli, İngilizceye verdiğimiz önemin daha fazlasını Arapça öğrenimine vermeliyiz.

Ecdadımız; Arapça, Farsça dillerini ana dili olan Türkçe gibi bilir ve bu dillerle okuyup yazacak kadar hatta topluluklara hitap edecek kadar Arapça, Farsça dil bilgisine sahiptiler.

Bugün çocuklarımıza diyoruz: Farsça hangi ülkede konuşulan dildir? Bugüne kadar bilen bir çocuğa rastlamadık. Yan komşumuz olan Müslüman bir ülkenin konuşmuş olduğu dili bilmeyecek kadar bizi birbirimizden uzaklaştırdılar. Ümmeti yakınlaştırmak dileğiyle…