Kameri takvime göre bir yılı daha geride bıraktık. Hicret'in 1445. Yılı, kapımıza dayandı. Öncelikle Allah, bu yılımızı bugüne kadar yaşadığımız en hayırlı, en bereketli, en güzel, en mutlu, en huzurlu yılımız eylesin. Bu yaşımıza kadar yaptığımız bütün hata, günah, yanlış ve ihmallerimizi affetsin. Hicri yılbaşlarında her Müslüman, kalemi kâğıdı eline alıp geçmişini bir muhasebe etmeli, iyiliklerini ve kötülüklerini birer kâğıda yazmalı, vicdan terazisi ile bunları tartmalıdır. Bu vesileyle kıyamet gününün o dehşetli hesap anının provasını yaparak ölümden sonrasına kendimizi hazırlamalıyız.
Hicri yılbaşı derken aklımıza ilk gelen şey Allah Resulü'nün hicretidir. Hicretin hemen akabinde toplumsal bir sözleşme niteliğinde olan Medine Vesikası geliyor. Resulullah hicret eder etmez ilk iş olarak Medine'deki her kesimi razı ederek ikna ederek herkesin onayını alarak Medine vesikasını yazılı bir metne dönüştürüp tarafların imzasına sunmuştur. Medine'deki toplumsal kitleleri temsil eden yetkili insanlar Medine vesikasını imzalamış, bu vesileyle Allah resulü, anayasası olan bir hukuk devleti kurmuştur. Dünya tarihinde toplumsal sözleşme niteliğinde olan kapsayıcı bir anayasa ile devlet yöneten ilk kişi Hazreti Muhammed Aleyhisselam'dır.
Hicri yılbaşına girerken tüm halkımızı, Allah'ın resulünün yaptığı gibi bütün Müslümanları ve Müslümanlarla beraber yaşayan toplumları barış içinde cem edecek bir anayasa hazırlamaya davet ediyoruz. Gelin öyle bir anayasa hazırlayalım ki şu yaşadığımız coğrafyada; hiçbir zalim, kafir, münafık mürted, kötü niyetli insan, Müslüman halkımızı ve insanlığı ezemezsin. Bugün yeryüzünde yurtlarından çıkarılan, öz yurtlarında zindanlara giren Müslümanlardır.
Filistinli, Suriyeli, Bangladeşli, Myanmarlı milyonlarca muhacir, mülteci Müslüman vardır. Bugün Müslümanların yurtlarından çıkarılmasının sebebi, mülteci Müslümanların Akdeniz'in sularında, uluslararası sularda boğularak ölmelerinin sebebi; Müslümanları muhafaza edecek, Müslümanların hak ve hukukunu savunacak, Müslümanları tek çatı altında toplayacak bir anayasamızın olmayışından dolayıdır.
Bugün bütün Müslümanların dert edinmesi gereken konu, gündemine alması gereken konu; Allah resulünün yaptığı gibi toplumsal bir sözleşme niteliği taşıyacak, Müslümanların güç ve kuvvet olmasına vesile olacak, Müslümanları tek çatı altında birleştirecek, Müslümanların haklarını ve hukuklarını zalimlere karşı güvence altına alacak, bir anayasa hazırlamak olmalıdır.
Gelin öyle bir anayasa hazırlayalım ki yeryüzünün hiçbir coğrafyasında, Müslüman insanların hak ve hukukuna zerre kadar zarar gelmesin. Gelin öyle bir anayasa hazırlayalım ki yeryüzündeki bütün Müslümanları tek bir çatı altında toplayabilsin. Gelin öyle bir anayasa hazırlayalım ki gerek içimizden gerek dışımızdan hiçbir zalim, kötü niyetli insan; Müslüman haklara, zarar veremesin.
Evet, hicri yıl derken aklımıza dedesinin kurmuş olduğu İslam devletini, Emevi hanedanının saltanatına dönüşmesine izin vermemek için Kerbela'da hunharca katledilen, can veren Hazreti Hüseyin gelir. Hz. Hüseyin'i anlatırken O’nun Kerbela'da vahşice katledilişini ön plana çıkarmak bize hiçbir fayda sağlamaz. Hazreti Hüseyin'i anlatırken Allah resulünün kurmuş olduğu devleti, nizamı, sistemi korumak isteyen bir torunu anlatmak gerekir.
Buradan bütün hatiplerimize, hocalarımıza; hicri yılın ilk ayı olan Muharrem ayında, Hazreti Hüseyin'in uğruna can verdiği nizamı ve bu nizamın insanlığa sunduğu değerleri, tekrardan hatırlatmaya davet ediyoruz.
Kerbela çöllerinde "Kim bana yardım edecek?" diye feryat eden Hazreti Hüseyin'in feryadına, "Lebbeyk" diyerek Kerbela'da şehit olan Hz. Hüseyin ve yarenlerine selam ediyor, Hicret'in 1445. yılının İslam alemine; adalet, huzur, ve yeryüzünün bütün coğrafyalarına sekinet getirecek bir anayasanın yazılmasına vesile olmasını diliyoruz.