Halkımızın en çok şikayetçi olduğu konulardan birisi de siyasilerin seviyesizliği, ahlak yoksunu oluşları ve toplumsal temsiliyet noktasındaki noksanlıklarıdır. Bu problemi aşabilmenin en kolay yolu; memurun önündeki siyaset yasağını kaldırmaktan geçer. Ülkemizin en zeki, en çalışkan, en birikimli, en kültürlü, en donanımlı, en vasıflı kimselerini devlet memuru yapıp devlet yönetiminden mahrum etmek; siyasetten uzaklaştırmak ve devlet memuruna siyasi yasak koymak; seçme ve seçilme hakkına önem veren hiçbir ülkenin vasfı değildir.
Okumamış, eğitim görmemiş herkes siyaset yapabilirken adam doktor olmuş, öğretmen olmuş; belli bir birikime ve eğitim seviyesine ulaşmış bir profesör, devlet memurudur diye siyaset yapamıyor. Bu olacak iş mi? Cahil insanların insafına siyaseti bırakırsanız; birbirine küfür eden, yumruk sallayan, hakaret eden, yalan söyleyen siyasiler tarafından yönetilmeye mahkum olursunuz. Devlet memurlarının önündeki siyaset yasağı kaldırılırsa bakın görün, ülkemizin siyasi tablosu güzelleşecek; devlet yönetiminde olgunluk görülecek, kalifiye eleman problemi kesinlikle aşılacaktır.
AK Parti başta olmak üzere bu ülkeyi yöneten bütün siyasi partilerin, meclise milletvekili olarak temsiliyet makamındaki bütün siyasi partilerin, ortak problemi; bünyelerinde vasıflı eleman istihdam edememeleridir. Devleti yöneten siyasi partiye bakıyorsun, il başkanı veya il yönetiminde hiçbirinin eğitimi- öğretimi yok! Kültürü yok! Bu adamları niye bu makama getirdiniz, diye sorulduğunda "Kardeşim etrafımızda kimse yok, mecbur kalıyoruz!" diye cevaplar alıyoruz. Evet, ülkemizi yöneten siyasiler de haklıdır. Çevrelerinde ne yazık ki parti teşkilatlarını oluşturan kimseler okumamış, eğitim görmemiş kimselerden oluşuyor; çünkü bu ülkede okumuş, eğitim görmüş insana siyaset yasaktır.
Kardeşim bu yasağı kim koydu? Bu yasağın konulma amacı ne? Her ne kadar "Devlet dairelerine siyaset taşınmasın!" gibi süslü püslü cümleler kullansalar da bu doğru değil. Bu yasağı koyan; emperyalistlerdir, bu ülkeyi sömürmek isteyenlerdir. Bu ülkede; zeki insanların iş başına, devlet kademelerine gelmesini engellemek isteyenlerdir. Özgür düşüncenin, özgür fikrin; milli kültür ve geleneklerimizin topluma yayılmasını engellemek isteyen şeytani güçler memura siyaset yasağını koydurmuştur.
Devlet memurlarının tamamı, boğazına kadar zaten siyasete batmış durumdadır. Adil bir şekilde sosyal medya hesaplarına bakalım, devlet memurlarının çevrelerine soralım, siyaset yapmayan devlet memuru var mı? Hepsi siyaset yapıyor; fakat yaptıkları siyaset sadece konuşmaktan ibaret kalıyor. Memurlar, icra makamına gelemiyorlar.
Siyasi bir düşüncesi, görüşü olmayan bir tek devlet memuru var mı? "Partili cumhurbaşkanı" fikri gerçekten de çok doğru bir fikirdi. Bütün cumhurbaşkanlarının siyasi bir eğilimi ve yönelimi vardı. Sayın Cumhurbaşkanımız bu yönelimi resmi bir şekilde, açıkça, erkekçe "partili cumhurbaşkanlığı" kuralıyla ortaya koydu. Aynı iradeyi biz memurlar için de istiyoruz.
Bugün memurların hepsinin sendikaları var ve bütün sendikaların yakın olmuş olduğu siyasi partiler var. Memur-Sen, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı açık ve aleni bir şekilde desteklerken; Türk-iş, Eğitim Sen, KESK, DİSK gibi sendikalar ve konfederasyonlar da açık ve net bir şekilde deklarasyonlar yayınlayarak Kılıçdaroğlu'nu desteklediler. Ülkemizin bütün memurları sendikalara mensuptur. Çok az bir kısım memur, sendikasızdır. Zaten memurlar siyasetin içindedir. Böyle bir siyaset yasağı, memuru siyasetten uzak tutmaz; siyasi partilerin memurlardan istifade etmesini engeller. Siyasi partiler, bu memleketin düşmanı mı? Siyasi partiler, bu devleti yönetmeye aday olan yapılardır. Bu yapıların yönetim kademesini, üyelerini ülkemizin en zeki, en çalışkan, en eğitimli kimselerin oluşturması gerekmez mi?
Bu ülkenin en eğitimli en okumuş, sınavlarla seçilmiş kesimi kimdir? Tabii ki memurlardır. Siyasetin belli bir seviye kazanması için memurun önündeki siyaset yasağı kaldırılmalı, memurlar siyasi partilere üye olabilmeli, aktif siyasetin içerisinde görev ve sorumluluk almalıdırlar. Bu konuda başta Sayın Cumhurbaşkanımızı, AK Parti hükümetini, HÜDA PAR milletvekillerini ve ülkemizin iyiliğini isteyen bütün siyasileri inisiyatif almaya davet ediyoruz. Memurları, halkın içerisinde aleni bir şekilde siyaset yapıp siyasi partilerin kalitesini arttırdığını görmek dileğiyle...
NOT: Aslında yazımızı seçimden hemen sonra şu alttaki notla hazırlamak istiyorduk. Tüm dostlarımıza bir hatırlatmamız var:
Ey Ehlim, Ailem, yakınlarım,
Bu seçimi Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın kazanmasından dolayı Allah'a hamd olsun. Fakat madalyonun diğer tarafına da bakmak gerekiyor. Bu ülkede her 100 kişiden 48 kişi Kılıçdaroğlu gibi İslam'a düşman söylemleriyle Allah'ın davasına ve dinine düşmanlık edeceğini aleni ifade eden bir adama oy vermiş. Bu gerçekten çok büyük bir tehlikedir.
Önümüzde 5 yıl var. Bu 5 yıl içerisinde toplumu dönüştürebilir, halkımızı İslam’ın değerleriyle tekrardan buluşturabiliriz.
VALLAHİ İŞİN FARKINDA OLAN HERKES BİLİR Kİ ÖNÜMÜZDE ÇOK YORUCU BİR 5 YIL VAR. ASIL İMTİHAN, ASIL ZORLUK ALLAH'A AHİRET GÜNÜNE İMAN EDENLER İÇİN ŞİMDİ BAŞLIYOR. GERÇEKTEN ALLAH RIZASI İÇİN TÜM İMKANLARI İLE ÇALIŞANLARDAN OLMAK DUASIYLA...