İnsanımızın en çok ihtiyaç duyduğu şey; ilmihaldir. Bugün birçok insanımız, dinin en basit kaidelerini, kurallarını dahi bilmiyor. Affedersiniz ama bir iki tane örnek vermek istiyoruz, konu anlaşılsın diye:
Adam oruçluyken kusmuş, kustuğunu da yutmamış; buna rağmen orucunu bozuyor. Niye? Çünkü kusmanın orucu bozmayacağını bilmiyor. Adamın 20 tane dairesi var, zekât vermiyor. Kendisine diyoruz ki: ‘Niçin zekât vermiyorsun? Adam diyor ki: ‘Benim nakit param yok ki! Adam, senin nakit paran yok; fakat senin sadece kira bedelin zekât vermeye yetiyor. Adam diyor: ‘Vallahi bilmiyorum, bilseydim verirdim. Biz hep ne diyoruz: ‘Ya rabbi bu kavmi affet, bu milleti bağışla; çünkü bu millet dinini bilmiyor.’ Kadıncağız affedersiniz hayızlıdır veya doğum yapmış lohusadır; hala oruç tutuyor! Hâlbuki hayızlı iken oruç tutulmaz ki! Lohusa iken oruç tutulmaz ki! O günler oruç tutmayacaksın; yiyeceksin, içeceksin; ama tutmadığın kadar da kaza edeceksin. O günlerde namazlarını kılmadığın için lohusa iken veya adetliyken namazın kazası olmuyor; ama orucun kazası mutlaka gereklidir. İnsanlar bilmiyor. Kadın o halde oruç tutuyor, üstüne kaza da yapmıyor. O yüzden ilim ibadetten hayırlıdır. Rabbim bizleri ilimsiz cahil insanlardan etmesin.
Zekât, İslam dininin temel esaslarındandır, zengin Müslümanlar için farz bir ibadettir. İslam toplumunu kuşatan, kapsamlı bir yardımlaşma kurumudur zekât. Müslüman zenginler, artan mal varlıklarından yılda bir kez %2,5 oranındaki bölümünü, Kur'an'ın emrettiği yerlere karşılıksız olarak zekât niyetiyle vermelidirler. Yani zekât verebilmek için 3 hususa dikkat edeceğiz: 1-O malın artması gerekiyor. 2-Yılda bir kez vermek gerekiyor. 3-Kur'an'ın ön gördüğü kimselere vermek gerekiyor. Hak etmeyen kişiye zekât verilirse, kabul olmaz.
Kişinin elinde bulunan ve artma özelliğine sahip olan bütün mallar, zekât malıdır. Kişinin elinde bulunan ve ekonomik olarak hakikaten veya hükmen artma özelliği olan bütün mallar, zekât malıdır. Hangi mallardan ne miktar zekât alınacağı, nisap miktarının ne olduğu ve zekâtın kimlere verileceği bizzat Kur'an-ı Kerim'de ve sünnet-i seniyyede açık ve net bir şekilde belirtilmiştir.
Naslarda yer almayan, sanayi devrimi sonrası ortaya çıkan, yeni gelir kaynaklarının zekâtı hususu; İslam hukukçularının içtihatları ile belirlenmeye çalışılıyor.
Zekât “artmak, çoğalmak, arıtmak, övgü, bereket…” gibi anlamlara gelir. Evet, zekât veren malını günahlardan, hatalardan arıtır. Zekât verenin malı çoğalır, artar. Zekât veren kişinin sevgisini, Allah; insanların kalbine koyar. Zekât veren kişiyi melekler sever, müminler sever, fakirler sever, yetimler sever, Allah sever! Zekât verenin malına bereket gelir.
Kur'an-ı Kerim'de birçok yerde ‘Namazı kılın, zekâtı verin!’ emri vardır. Zekat 30 kadar ayette geçiyor, 110 tane hadisle de peygamberimiz, zekat hukukunun temellerini oluşturmuştur.
Zekât ödemeyen kimselerin ahirette karşılaşacakları azap, ayeti kerimelerde şöyle anlatılıyor: ‘Allah'ın lütfundan kendilerine verdikleri şeylerden cimrilik edenler, bu tutumlarını kendileri için hayırlı sanmasınlar. Aksine bu onlar için kötüdür; cimrilik ettikleri şey, kıyamet gününde, boyunlarına dolanacaktır. (Ali İmran suresi 180)
‘Altın gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanları hemen acıklı bir azap ile müjdele! Bu biriktirdiğiniz paralar, cehennem ateşinde kızdırılıp bunlarla onların alınları, yanları ve sırtları dağlanacağı gün onlara denir ki: ‘İşte, bu kendiniz için biriktirdiğiniz servettir! Artık yığmakta olduğunuz şeylerin azabını tadın bakalım!’ (Tövbe Suresi; 34-35)
Demek ki bir Müslüman zekâtı önemseyecek, bunu imanın gereği olarak bilecek. Ey yastığının altında altın saklayanlar, gümüş saklayanlar, bankalarda altın biriktirenler ve zekâtını vermeyenler! Ey zenginler! Allah'tan korkun! Ahretten korkun! Cehennem azabı vallahi çok şiddetlidir. Malınızı kaskolayıp sigortaladığınız halde zekâtı vermezseniz, o malı ne kasko ne sigorta muhafaza edemez! Malın kaskosu, sigortası fakire verilen zekâttır! Zekât verildikçe hırsızlık azalır. Zekât verildikçe gasp azalır. Zekât verildikçe fakirin yüzü güler; zengine olan kin azalır, haset azalır. Haset azalırsa nazar azalır; nazar azalırsa bela musibet azalır. Bütün kötülüklerin, musibetlerin tetikçisi nazardır, hasettir. Biz buradan zenginlere diyoruz ki: Zekâtlarınızı hesaplattırın, zekât vermemek için fetva aramayın! Bulamazsınız! Zekât verebilmek için şartlarımızı zorlayalım. Rabbimiz zenginlerimize insaf versin, iman versin, akıl versin. Cimri Allah'tan uzak, insandan uzak, cehenneme yakındır. Zekâtını veren cömert, Allah'a yakın, insana yakın, cennete yakındır. Hayırlı ramazanlar…