Günümüzde Müslümanlar sosyal medyayı göz ardı edemezler. Daha önceden “televizyon deccaldır” deyip televizyonu yasaklamak çözüm olmadı. Müslümanlar; bunu fark edince televizyonlar, İslami kanallar açmaya başladılar ama üzülerek belirtelim ki bu İslami kanallar da çizgisini koruyamadı.

Aynı süreç sosyal medyada da geçerli oldu. Müslümanlar sosyal medyaya mesafeli yaklaştılar. Sosyal medyaya bulaşmak istemediler; fakat baktılar, gördüler ki ne kadar uzak dururlarsa dursunlar, kendi öz be öz evlatları sosyal medyada boğuluyor. Bunun için Müslümanlar, yine televizyonda olduğu mantıktaki gibi sosyal medya kanalları kurdular ve paylaşımlar başladı. Tabi yine gecikmiştik. Hakeza halihazırda Müslümanların hem televizyonda hem de sosyal medyada belli bir ağırlığı var. Bu gözle görülür şekilde toplumun önündedir; fakat sosyal medyayı veya televizyon kanallarını toplumun ihtiyacını giderecek şekilde kullanamıyoruz. İçerik üretmede ciddi anlamda sıkıntı yaşıyoruz. Bunun en büyük sebebi; fertlerimize, gençlerimize güvenmememiz…

Kendine güvenmeyen, özgüveni olmayan bir nesil yeryüzünde devrim, inkılâp yapamaz. Hâlbuki İslam davasını güden bir insan, inkılâpçı bir ruha sahip olmalıdır, devrimci bir ruha sahip olmalıdır, üretken olmalıdır, özgüvenli olmalıdır. Özgüven sahibi olan insanımıza, kibirli; üretken insanımıza riyakâr derseniz, toplumu peşi sıra sürükleyecek kardeşlerinizi kuyuya atmış olursunuz.

Bu vesile ile sosyal medyada daha ciddi çalışmalar yapmalıyız. Özellikle Müslümanlar, Sosyal medyadaki İslami içeriklere sahip çıkmalıdır; fakat her gördüğün sakallıyı deden zannetme derler ya! İşte sosyal medyada da İslami sohbetler yapan her hocayı, her vaizi dinleyip paylaşmak bizim yanlış mecralara sapmamıza sebebiyet verir.

Sosyal medyada veya piyasada dolaşıp vaaz veren, sohbet eden hocaların diplomalarını aldığı ülkelere bakın... Önerimizdir, sosyal medyadaki hocaları dinlememenizi tavsiye ederiz; çünkü birçoğunun menşei Arapların deyimiyle müşkilat...

Talebelerimiz soruyor; peki, hocam kimi dinleyelim? Kendi içimizdeki değerlerimize sahip çıkalım. Hocalarımızın yapmış olduğu sohbetleri; camideki, derneklerimizdeki sohbetleri montajlayıp yayınlayalım. Montajlama işini, yani fon vermeyi, 15 yaşındaki gençler de yapıyor.

Kendi içimizdeki değerlerimize, hocalarımıza sahip çıkmayıp kendi hocalarımızı, sosyal medyada ön plana çıkarmayınca gençlerimiz; zihin dünyasını tekfircilerin, ırkçıların veya mezhepçilerin ifsat ettiği hoca kisveli kimseleri paylaşıyorlar. Yazıktır...

 Müslümanlar; İslam'a gönül vermiş, İslam'ın bir hayat nizamı olduğunu isteyen halkımıza, tabanımıza her mecrada sahip çıkmalıdır. Ekonomik anlamda, siyasi anlamda sahip çıkmamız gerektiği gibi sosyal medyadaki eğlenme, bilgi edinme ihtiyacını da yerli yerinde giderebilmeleri için içerik üretmeliyiz.

Sosyal medyada içerik üreten, takdire şayan bir çizgi film kanalını sizlere önermek istiyoruz; İnci Animasyon... Birçoğumuzun evlerine misafir olan Keko adlı çizgi filmin yapımcısıdır. Ayrıca Mavişin Dünyası diye profesyonel bir çizgi film daha ürettiler ve bu İnci Animasyon, YouTube kanalında çok kaliteli çizgi filmler de üretmeye devam ediyor. Birçok kardeşimiz, böyle bir kanalın olduğunu dahi bilmiyor. Niye bilmiyor? Reklam yok, öneri yok, pazarlama yok...

Peki, Müslümanlar pazarlama konusunda niçin zayıf kalıyor? Kavramları tam anlamadığımızdan dolayı… Riyakarlık, ihlas, propaganda… Evet, bu kavramları tekrardan oturup konuşmak dileğiyle… Allah'a emanet olun.