10 Ocak 626 yılında hicretin 4. yılında Şaban ayının 5›inde Hz. Hüseyin, Medine’de dünyaya geldi. Lakabı Ebû Abdillâh’tır. Künyesi el-Hüseyn b. Alî b. Ebî Tâlib el-Kureşî el-Hâşimî’dir. Daha çocuk iken dedesi tarafından eş-Şehîd olarak nitelendirilmiştir. Hicret’in 61. Yılında 10 Muharrem’de, Miladi 10 Ekim 680’de, Kerbela’da 72 yareni ile şehit edildi.
Hz. Hüseyin›i anlamak demek Peygamber Efendimizin kurmuş olduğu devleti ve o devletin nizamını anlamak demektir. Bugün İslam coğrafyasında eğer kan akıyorsa Allah Resulünün
kurmuş olduğu nizamın bozulmuş olmasından dolayıdır. Yüz binlerce Müslüman, yurtlarından kovulmuş, barakalarda, insan onuruna yakışmayan bir halde, zillet içerisinde bir hayat yaşamaya mecbur kalmışsa bunun sebebi İslam ümmetinin devletsiz kalmasıdır. Bu musibetin büyüklüğünü Hazreti Hüseyin, ta 680 yılında görmüştü. Eğer İslam ümmeti devletsiz kalır, Allah Resulünün kurmuş olduğu nizam bozulursa Ümmeti Muhammed kafirlerin tahakkümü altına girecekti.
Yezit, Allah Resulünun kurmuş olduğu nizamı yıkan bir zorbadır. Babasından kalma siyasi gücü kullanarak İslam ümmetinin bugüne kadar devletsiz kalmasına sebep olmuş bir canidir. İslam diyarlarında akan bütün kanların sebebi, Yezid’in Allah Resulünün kurmuş olduğu
nizamı bozmasından dolayıdır.
Evet, devlet kurmuş bir peygamberin ümmetiyiz. Hiç kimse Allah Resulünün kurmuş olduğu devleti ve nizamı inkar edemez. Yeryüzünün en azılı kafirleri ve bütün münafıkları da dahil Allah resulünün kurduğu devleti inkar edemez, örtbas edemez. Çünkü öyle bir devlet ki
Sasani imparatorluğunu yıkmış, sınırları doğudan batıya, kuzeyden güneye kadar
çok büyük bir coğrafyayı egemenliği altına almış, zamanın süper güçleriyle defalarca savaşmış, en büyük güçlerinden biri olansa Sasani imparatorluğunu yıkmış bir devletten ikame etmiş bir peygamberin ümmetiyiz. Bu devletin insanlığa sunduğu adalet ve merhamet farklı din, kavim ve milletlerin, barış ve huzur içerisinde yaşamasına vesile olmuştur.
İşte Hazreti Hüseyin›in öngörüsü, feraseti buradan kaynaklanmaktadır. Eğer Hz. Hüseyin, Medine’de otursaydı, etliye sütlüye tabiri caizse karışmasaydı, Yezid’in devleti onu maaşa bağlardı; fakat Hz. Hüseyin dünya refahı ve saltanatı peşinde değildi. O dedesinin kurmuş
olduğu devleti ve nizamı korumakla mükellefti. Mükellefiyetini icra etmek için Medine’den kalktı, Mekke’ye gitti. Hac mevsimi olmasına rağmen Hac yapmadı ve cihad meydanına çoluğuyla çocuğuyla erkekçesine çıktı. 72 tane yareni olmasına rağmen binlerce silahlı askere karşı kanının son damlasına kadar savaştı. Kendisi şehit düştü. Eşi; çoluk çocuğu, bacıları,
kızları, gelinleri; düşmanlarına esir düştü.
“Allah beni şehit ailemi ise esir görmeyi murad etti.” diyerek bu kadere rıza gösterdi, isyan etmedi. Kendi şehadeti ve ailesinin esareti Yezid’in zorba devletinin meşruiyetini yok etti. İslam ümmetinin uyanışına, zorbaların kurmuş olduğu düzenin Allah resulüne ait olmadığını, ümmetin anlamasına vesile oldu. Ve kıyamet gününe kadar zorbalara, karşı İslam ümmetinin mücadeleci bir ruha bürünmesine vesile oldu.
Allah’ın Resulünün nizamını, indirilen Kur’an’ı kabul eden, Kur’an’ı, Allah Resulünün sünnetini, Allah Resulünün kurmuş olduğu nizamı ikame eden devletler; mümin devletlerdir.
Müslümanlara düşen görev, kıyamet gününe kadar yaşamış oldukları devletin Allah›a ve ahiret gününe iman etmesine, Allah’ın Resulünün uygulamış olduğu nizamı ikame etmesine vesile olan bir devlete dönüştürmek olmalıdır. Müslümanlar daima inkılapçı bir ruha sahiptirler; çünkü bizim peygamberimiz inkılapçı bir peygamberdir. Putperestlerin putlarını devirdiği gibi kafirlerin nizamlarını da yıkıp İslam’ın nizamını egemen kılmış bir peygamber ümmetiyiz. Biz bugün bu cümleleri kurabiliyor ve İslam’ın nizamı diye bir nizamdan bahsedebiliyorsak bu Hz. Hüseyin›in kıyamı vesilesi iledir. Müslümanların nihai hedefi bütün ümmeti Muhammed›i bir araya getirecek, ümmeti Muhammed’in hak ve hukukunu
savunacak, ümmeti Muhammed’i kıyamet gününe kadar müdafaa ve muhafaza
edecek, yeryüzünün bütün coğrafyalarına; adaleti, merhameti, şefkati, sevgiyi, muhabbeti, insan onuruna yakışan bir hayatı tesis edecek bir nizam, bir devlet inşa etmek olmalıdır.
Buradan Muharrem ayının 10. Günü, aşure gününde 72 Yareni ile şehit olan; evlad-u iyali, kızları, gelinleri, bacısı esir düşen tüm bu acılara göğüs gerip Allah’ın dininin ikamesi için dedesinin kurmuş olduğu devletin muhafazası için şehit düşmüş şehitler şahı Hz. Hüseyin›e
selam ediyoruz. Hz. Habil’den Hz. Hüseyin›e, Hazreti Hüseyin›den günümüze, günümüzden kıyamet gününe kadar gelmiş, geçmiş ve gelecek olan bütün şehitlere selam olsun.