Allah'a hamdolsun camilerimizde Allah'ın ismini yücelten çocuklar var. Malumunuz yaz Kur'an kursları açıldı. Diyanet İşleri Başkanlığı çok güzel bir sloganla, Cuma Hutbesinde çocukları camiye davet etti."Haydi Koş Gel, Camiler Seninle Güzel"

Camilerde Allah'ın ismini yücelten temiz kalpli çocukları görmek ne kadar güzel! Milletimiz kendisine uygulanan bütün baskı ve zorbalıklara rağmen Kur'an alfabesinden vazgeçmedi. Kur'an alfabesi halen toplumumuzda en çok tanınan ikinci alfabedir.

Çocuklara Kur'an-ı Kerim öğretmeden önce soruyoruz: ‘’Peygamberimiz hangi millettendi? Türk mü, Kürt mü, İngiliz mi, Alman mı, Fransız mı, yoksa Arap mıydı? Küçücük çocuklar bile diyorlar ki: Peygamberimiz Arap’tı. Peki, çocuklar, Kur'an-ı Kerim hangi dilde inmiştir? Hocam, Kur'an-ı Kerim Arapça inmiştir. Peki, öyleyse çocuklar, madem Peygamberimiz Arap’tır, madem Allah'ın kitabı Arapça indirilmiştir. Öyleyse biz Arapları severiz, değil mi? Çocuklar, hep bir ağızdan: ‘Evet, hocam!’ diyorlar. ‘Peki, konuştuğumuz dilin haricinde öğrenmemiz gereken dil hangisi sizce?’ diye çocuklara soruyoruz. Onlar da diyorlar ki: ‘Tabii ki Arapça hocam!’ Evet, biz Arapçayı severiz; çünkü kitabımızın dilidir. Biz Arapları severiz; çünkü Araplar Peygamberimizin milletidir.

1. Dünya Savaşı'ndan hemen önce ve ta günümüze kadar uzanan yüzyıldan fazla bir süreç boyunca Arapları Türklere düşman gösterdiler, hain gösterdiler. Türkleri Araplardan uzaklaştırdılar. Türkleri, Türklerden de uzaklaştırdılar. Bakın hali hazırda Türk milleti de Arap milleti de birçok devlete bölünmüş vaziyettedir. Bizi küçük küçük parçalara böldüler ve başta dilimizi değiştirdiler. Bugün Türkler üç tane alfabe kullanıyor. Kuzeydeki Türkler Rus’un alfabesi Kiril alfabesiyle, orta Türkler yani Anadolu Türkleri Latin alfabesi ile güneyde yaşayan Türkler ise Arap alfabesi ile yazıyorlar.

Google çeviride de Arapça'ya girdiğinizde Mısır Arapçası, Suudi Arabistan Arapçası, Tunus Arapçası gibi birçok farklı ülkenin Arapçası ile karşılaşırsınız. Sanki farklı bir dilmiş gibi Arapçayı farklı dillere bölmüşler, bunu bir siyaset olarak görmüşler. Arap lehçeleri üzerinden Arap milletlerini dahi farklı, küçücük parçalara bölerek birbirinden ayrı gayrı devletçikler oluşturmuşlar. Bunu hangi akıl yapmış? Tabii ki sömürgeci akıl; tabii ki emperyalist akıl, tabii ki seküler, maddeperest, Allah'ın ilahlığını kabul etmeyen küfrün aklı, bunu dayatmış, bizi paramparça etmiş.

Çocuklarımıza Kur'an-ı Kerim eğitimi vermek gerçekten de hayati derecede önemlidir. İstediğiniz tatil beldesine gidin, istediğiniz köye, istediğiniz ilçeye, istediğiniz şehre gidin; istediğiniz mahalleye gidin, yapacağınız tek şey var: 9 ile 12 arası çocuğunuzu camiye götürüp orada Kur'an öğrenmesine vesile olmak… Bir günlüğüne dahi olsa gittiğiniz yerde çocuğunuz Kur'an dersinden geri kalmasın, gittiğiniz yerde devam etsin. Bu yaz çocuklarımız camiden mahrum kalmasınlar.

Bu arada birçok Vakıf, dernek bünyesinde Kur'an-ı Kerim dersleri veriyor, organize ediyor. TÜGVA yani Türkiye Gençlik Vakfı milli eğitimle bir protokol imzalamış. Bu protokolde okullarda Kur'an-ı Kerim kurslarını halk eğitim bünyesinde açabiliyorlar. Gerçekten de takdire şayan bir çalışma…

Okulların imkanlarını yaz Kur'an kursları için kullanmak gerçekten de bizim yıllardan beri hayal ettiğimiz, çok büyük bir hayal… Akıllı tahtalar eşliğinde nezih sınıflarda, usta öğreticiler tarafından, çocuklarımıza profesyonel bir Kur'an eğitimi verilmesi hayaldi, gerçek oldu.

Cuma namazı için çocuklarımızla camiye gitmek, namaz vakitlerinde camiye gitmek, yine belediyelerin imkanlarıyla, valiliklerin imkanlarıyla şehrin müzelerini, tarihi yerlerini, piknik alanlarını, ormanlarını, park ve bahçelerini gezmek; gezerken Allah'ın ismini anmak gerçekten çok güzel bir çalışma…

MEB ve Diyanet ortak bir protokol imzalayıp yaz Kur'an kurslarının daha profesyonel verilmesi için imkanlarını veya personelinin tecrübelerini birleştirmelidir.

Gerçekten de yaz Kur'an kurslarında bir imam ve bir müezzin mahallenin yüzlerce çocuğuna Kur'an dersi veremiyor. Yaz Kur'an kursları daha profesyonel bir şekilde icra edilmelidir. Valilikler, belediyeler, İl müftülüğü, il milli eğitim müdürlükleri bu işi birlikte organize etmeli; etkinlik takvimi oluşturmalı ve yazın çocuklarımızın maddi manevi gelişimi için tüm imkanlar organizeli bir şekilde sunulmalıdır. Bu halk Müslümandır ve böyle bir talebi var. Binlerce evladımız yazın camilere Kur'an eğitimine gidiyor. Öyleyse biz bu eğitimi daha profesyonel bir şekilde verebilmeliyiz. Bunun için de MEB Diyanet ve il valilikleri ayrıca belediyeler imkanlarını bu hayırlı çalışmaya sunmalıdır. Bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığının daha ciddi adımlar atması, daha ciddi gündem oluşturması gerekiyor.

Yaz Kur'an kursunda yapılan etkinlik ve çalışmalar Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından haberleştirilmeli ve ulusal basında yer bulması için çaba sarf edinmelidir. Bu vesileyle toplumsal duyarlılık arttırılmalı, devleti yönetenlere yaz Kur'an kurslarına daha çok önem verilmesi gerektiği mesajı verilmelidir.

Rabbimiz çocuklarımızı Kuran'ı öğrenen ve öğreten kimselerden eylesin. Allah'ın ismini yücelten çocuklara ve onları yetiştiren anne babalara selam olsun.