Hicret'in 1443. Yılına girdik. Hicri yılın ilk ayı olan Muharrem Ayı içerisindeyiz. Hicri takvimi bilmek dinimizi daha iyi yaşamamıza vesile olur. Bir Müslüman hiçbir zaman gökyüzü ile ilişkisini kesmemelidir. Gökyüzü ile ilişki özellikle Ay'ın hareketlerini takip etmekle olur. Gökyüzündeki her yeni Ay'ın bir ismi vardır. Bu Ay'ın ismi Muharrem'dir. Muharrem Ayının 10. Gününe Aşura günü denir. Aşure gününde birçok olay gerçekleşmiştir. Ehli kitap diye bildiğimiz Hristiyanlar, Yahudiler için de Aşure Günü önemli bir gündür.
İslam ümmeti tarih boyunca Muharrem Ayında hem peygamberleri hem de peygamberlerin varisi olan Al-i Beyti Mustafa'yı yad etmiştir. Aşure günü Al-i Beyti Mustafa'nın yas günüdür. Çünkü Hz. Hüseyin Hicret'in 61. Yılında, Muharrem Ayının 10. Gününde, miladi takvime göre 680 yılında çok feci bir şekilde şehit edilmiştir.
Hz. Hüseyin'i onun şahsında Al-i Beyti Mustafa'yı yad etmek, çocuklarımıza bu değerli aileyi tanıtmayı her Müslüman vazife bilmelidir. Hz. Hüseyin'i ve O'nun misyonunu hatırlamak, hatırlatmak; İslam'ın toplumda egemen olmasını isteyenlerce görev addedilmelidir. Zulmün, tuğyanın, şeytan ve taraftarlarının etkisiz hale gelmesi için Hz. Hüseyin'i ve onun misyonunu çok iyi bilmeliyiz. Bu konuda duyarlı olan Müslümanlar, Hz Hüseyin'i ve O'nun hatırasını canlı tutmak için tarih boyunca birçok etkinlik yapmışlardır. Hz Hüseyin'i ve onun misyonunu unutan Müslümanlar ise tarih boyunca zulme maruz kalmışlardır.
Zalim yöneticilerin, pervasız müstekbirlerin dünyamızı zulümle doldurmalarına engel olabilmenin en kolay yolu Hz. Hüseyin'i anlamak ve anlatmaktan geçer. Bu konuda başarılı olduğumuz söylenemez. Hz. Hüseyin'i ve onun misyonunu sadece bir gruba bir mezhebe bağlayıp bu tarihi olayı görmezden gelmek akıl karı değildir.
Bu tarihi olayı; tiyatrolarla, kısa filmlerle, profesyonel çekilmiş sinema filmleriyle, konferans, ilahi ve ezgilerle halkımıza doğru bir şekilde anlatmamız gerekiyor.
Hz. Hüseyin ve onun misyonu sadece belli bir kesime miras değildir. Hz. Hüseyin ve Onun misyonu bütün Müslümanların ortak değeridir. Al-i Beyti Mustafa'nın pak hayatlarını bilmek, onları sevmek bütün Müslümanların üzerinde bir haktır. Müslümanlar; Al-i Beyti Mustafa sevgisi etrafında birleşebilir. Ehli küfür dinleri birbirine yaklaştırmakla güçlerini birleştirirken bugün Müslümanlar, mezheplerini birbirine yaklaştırarak niçin güçlerini birleştiremesinler?
Bugün Müslümanlar, Ehli Sünnet Müslümanlar veya Şii Müslümanlar veya Alevi Müslümanlar ehli kitapla hata kâfirlerle ortak noktalar bulabilirken kendi aramızda niçin ortak değerler bulamıyoruz? Bugün tek bir ümmet olabilmek için mezhepleri birbirine yaklaştıracak çalışmalar yapmak gerekiyor. Şiiler, Ehli Sünnet ve Aleviler bu Ümmetin birer parçasıdır. Ümmeti Muhammed'in evlatları Al-i Beyti Mustafa sevgisi etrafında birleşerek yeryüzünde ilahi adaleti tekrardan tesis etmelidirler.
İşte Muharrem Ayı girince, Aşura günü gelince gündemimize 'İlahi Adaleti nasıl tesis edebiliriz? Yeryüzünde zulmü nasıl bitirebiliriz? Mazlum ve mustazaf halklara nasıl yardım edebiliriz? Ümmeti Muhammed-i nasıl tek çatı altında toplayabiliriz?" Gibi soruları gündemimize getirmeliyiz. Alimlerimiz, Müslüman siyasetçilerimiz Ümmet eksenli bir siyaset geliştirmek için Hz. Hüseyin'i anlamalı ve anlatmalıdır.
Al-i Beyti Mustafa'nın sevgisinin kalplere girdiği, yeryüzünde ilahi adaletin tesis edildiği bir dünyada yaşamak dileğiyle...