Şu dönem propaganda savaşlarının en yoğun olduğu dönemdir. Ahir zaman insanıyız. Küfür her yönden bizi işgal etmiş, hele bu salgından sonra İslami bütün çalışmalar bitti denilecek duruma geldi. Kitle iletişim araçlarını Müslümanlar olarak çok iyi kullanamıyoruz. Küfür en basit işini bile kitle iletişim araçları ile mükemmel bir şekilde halka ulaştırıyor. İfsat hareketleri çektikleri videoları, etkinlikleri, kitapları ve diğer malzemelerini çok profesyonel bir şekilde pazarlamasını biliyor. Peki, ya biz Müslümanlar?

Birçok güçlü hatibimiz var ki riya olur korkusuyla ekranlardan kaçıyor. Birçok Arapça Hocamız var ama ihlasa zarar gelir düşüncesi ile Arapça ilmini ekranların karşısında öğretemiyor. Yine bu işi profesyonel bir şekilde yapıp da sessizce bir kenara çekilen hocalarımız da var. Mesela Özkan Yaman Hocamız 500 bölümlük Arapça öğreniyorum videoları çekti. Bu videoları You Tube kanalında yayınladı. Acaba haberi olan var mı? Halbuki bu 500 derslik seriyi izleyen bir kişi %99 Arapçayı öğrenecektir. Peki, biz Müslümanlar bu tür hayırlı çalışmaların reklamını niçin yapmıyoruz?

Sapık bir kitabı almayın deyip Watsapta durum yapan, Facebook’da paylaşan Müslümanlar, hayırlı işleri niçin görmezden gelir? Geçen hafta da belirttik ciddi bir bilince ve silkelenmeye ihtiyacımız var. Hemen hemen her evin internete kavuştuğu şu süreçte, interneti doğru kullanma ile ilgili ciddi bir bilgilendirme çalışması yapmamız gerek. Bir Müslüman durum paylaşırken Twit atarken Facebook’da paylaşım yaparken nelere dikkat edecek? Hangi amaç için paylaşım yapacak? Bu konuda Müslüman halkımızın ciddi bir eğitime ihtiyacı var. İslam’ın yeryüzüne egemen olmasını isteyen her kardeşimiz interneti doğru kullanmalıdır. Doğru kullanımdan kastımız İslam’ın reklamını yapacak şekilde kullanacağız.

Şimdi ağır abi denilen tarz ile İslam bu zamanda halka ulaşmaz. Ağır abiden kastımız, geride dur, halka gitme, halk senin yanına gelsin. You Tube’de video yayınlayarak, bunu topluma duyurma, millet arasın da bulsun! Kitap yaz, binlerce bas, ama halkın haberi olmasın! Üzerinden yıllar geçsin ilk baskısı bitmesin! Olacak iş mi? Hayır, bu devir 90’lı yılların devri değil. Müslümanlar atılgan, cesur, girişimci olmalıdır. Yaptığımız en basit işi dahi halkımızla paylaşmak zorundayız. Halka duyurmak zorundayız.

Bir yazarın vazifesi kitap yazıp basmakla bitmez. O kitabı topluma ulaştırmak için çaba da sarf etmelidir. Bir vaizin sohbet etmekle vazifesi bitmez. O vaazı halka duyurmakla da yükümlüdür. İşte biz burada kaybediyoruz. Çalışma yapıyor, ürün ortaya koyuyoruz ama o ürünü halka ulaştıramıyoruz. Ürünlerimizi pazarlayamıyoruz. Riya-ihlas-heybet- gibi kavramları karıştırıyoruz sanki…

Müslüman davetçiler bu zamanda Firavunun sihirbazlarını yenen Musa aleyhisselamın asası gibi bir asaya sahip olacaklar. O asa günümüzde nedir? Girişimcilik! Cesaret! Atılganlık! Ya Allah aşkına şu çekingenliği bırakalım! İçimize kapanıklık bitsin artık! Bu halk, gür bir seda duymadıkça istikametini İslam’ın rotasına çevirmez. Bu ülkede Müslümanların çok ciddi bir medyası olmasına rağmen halen küfrün sözcülüğünü yapan siteler, gündem belirliyorsa bu durumda bir yanlışlık olmalı. Sebebi ne olursa olsun, bu ciddi ve affedilmez bir ihmal… Evet, sebebi arayacağız ve bulacağız. Bu halk şu süreçte de İslam’ın davetçilerini görmek istiyor. Gerekirse internet aracılığıyla da olsa halkımıza ulaşacağız. Hepimizin İslam’ın neferi olması dileğiyle…