EL-Fethurrabani, Şehy Abdulkadir Geylani’nin sohbetlerinden oluşan çok gizemli bir kitaptır. Bu kitabın Elli Sekizinci Sohbetini takriben Hicri olarak 545’te yapmış. Talebeleri de kayıt altına almışlar. Orada der ki: ‘Günah işlediğin zaman sıkıntılar üzerine iner. Tövbe eder, Rabbinden bağışlanma diler, Allah’ın yardımını istersen sıkıntılar senin üzerine değil, çevredekilere iner. Mutlaka bir sıkıntı ile karşılaşacaksın. Dolayısı ile Allah’tan o sıkıntı ile birlikte sana sabır ve rıza vermesini de iste ki aranızdaki ilişki zedelenmesin. VE BU TIRMALAMA KALBİ DEĞİL KALIBI, İÇİ DEĞİL DIŞI, DİNİ DEĞİL MALI ETKİLESİN. İşte o zaman sıkıntı ceza olmaktan çıkıp nimete dönüşür.’

Elazığ, merkez üssü Sivrice olan deprem, bir Elazığlı, üstelik Sivriceli olarak bizi derinden müteessir etti. Elazığ şehrimizin merkezde iki büyük camii vardır: İzzetpaşa Camii ve Saray Camii. Bu iki cami vakit namazlarında dahil son safa kadar dolar. Ara mahallelerdeki camiler de en az beş saftır. Yani Elaziz gerçekten de Aziz bir şehirdir. İslam’a ve Müslümanlara değer veren bir ilimizdir. Ki Hatun Teyze Elazizli teyzelerimizden biridir. Örtü, çarşaf bu şehrin yöresel kıyafetidir. Eski nesil büyük oranda kara çarşaf giyerdi. İşgale uğramamış bir şehrimizdir. Bu şehrimizde hafız, imam, vaiz çok çıkmıştır. Ülkemizin birçok bölgesinde halka farklı alanlarda hizmet eden memur, imam, öğretmen gibi mesleklerde çalışan birçok Elazığlıya rastlayabilirsiniz. Geneli dini değerleri sahiplenen, İslam’a ve Müslümanlara her ortamda sahip çıkan insanlar olmamız hasebiyle Türkiye halkının doğusundan Batısına kadar tüm şehirlerin Elazizlilere özel bir sevgisi vardır. Ki akıl ve ruh sağlığı hastanesi ilk olarak bu şehirde kurulmuştur. Bazıları bunu espri konusu yapsa da Elazığ insanı, insana değer vermesi, hele akli melekelerini yitirmiş hastalara özen göstermesinden olsa gerek bu şehrimize ilk akıl hastanesi açılmıştır. Ülkenin birçok ilinden bu şehre akıl hastaları gelip tedavi olmuş ve geri memleketine gitmiştir. Elazığ, çay ocaklarında, lokantalarda akıl hastalarından ücret almayan esnafı ile tanınır.

Şeyhlere çok değer vermesi ile de nam salmış bir şehirdir. Şeyh Said-i Palevi ve onun evlatları ve Hacı Hulusi Yahyagil adlı Said-i Nursi’nin gözde öğrencisinin Elazığlı olması tesadüf değildir. Bu şehir İslam’ı, Şeriatı seviyor. Salaları ile şehir kendini tanıtır. Her pazarı pazartesiye bağlayan gece ve her perşembeyi cumaya bağlayan gece sala okunur.

İşte bu şehrimizde deprem oldu. Evet, deprem ilahi bir uyarıdır. Deprem İNZARDIR. Allah’ın kudret ve gücünü insanoğluna hatırlatmasının adıdır DEPREM. Bu deprem sadece Elazığ’da değil Suriye’den İran’a hatta ta Filistin’e kadar ümmet coğrafyasının çok büyük bir kesiminde hissedildi. Demek Elazığ’dan geçen fay hattı ta Filistin’e kadar dayanıyor. Belki de bu fay hattı bize diyor ki: Sizin kader birliğiniz var. Fay hatlarımızı birbiri ile alakadar eden Allah, bizim geleceğimizi de birbirimiz ile alakadar etmiştir.

Yusra bebek, Suriyeli Mahmut, kendini ailesine siper ederek vefat edip eşini ve kızını depremden kurtaran baba, gözyaşlarımızı çok akıttı. Ülke olarak ağladık. Katılaşan kalplerimiz çok yumuşadı. Bir olduk. Hele o depremzedelerin imanlı duruşları, Allah’ı anışları çok büyük bir etki bıraktı. Deprem ülkemizin en dindar şehirlerinden biri olan Elaziz-imizi vurdu. Ama bu hırpalama içi değil dışı, dini değil malı, kalbi değil, kalıbı etkiledi. Bilakis, iç kuvvetlendi. Din çoğaldı. Kalp güçlendi. Sıkıntı ceza olmaktan çıkıp nimete dönüştü inşallah. Bir Elazığlı olarak tüm ülke insanımıza, cenaze namazında bizimle beraber ağlayan Sayın Cumhurbaşkanı’mıza, İttihadul Ulema’nın çok değerli Seydalarına, Avrupa Yetim Eli Derneği’ne, İHO EBRAR, Umut Kervanı Vakfı başta olmak üzere tüm sivil toplum kuruluşlarına, yardım gönderen tüm insanlarımıza tek tek teşekkürlerimizi sunarız. Sağ olun, var olun kerim insanlar. Allah’ın Cemal sıfatını yeryüzüne yansıtan tüm rahmanilere selam olsun.

ALLAH’IM BİZİ ŞİDDETLİ KIZGINLIĞINLA VE AZABINLA DEĞİL RAHMETİNLE, KEREMİNLE TERBİYE ET.