Geçen gün bir öğretmen arkadaşımız sınıfta teknoloji bağımlılığı ile ilgili bir metin okumuş. Ve öğrencilerine, bu konuyla ilgili çevrelerinde gördükleri örnekleri anlatmalarını istediğini söylemiş. Birden hemen hemen bütün sınıfın parmağının kalktığını, en tembel öğrencinin bile konuyla ilgili konuşmak istediğini görmüş. 30 Kişilik sınıftan her çocuk, çevresindeki iki- üç yaşındaki küçüklerin özellikle teknoloji bağımlısı olduğunu vurgulayan örnekler vermiş. Hepimizin malumu olan teknoloji bağımlılığı mevzusu elbette ki bu öğretmen arkadaşımızın da malumuydu. Fakat burada dikkatini çeken ve geleceği az çok gören insanların ortak korkusu bu öğretmen arkadaşımızı da sarmıştı. Gözleri dolarak diyordu ki: ‘İki üç yaşında olmasına rağmen telefonu, tableti elinden düşürmeyen, ehli küfrün hazırladığı sanal dünyaya daha körpecik yaşta mahkûm edilen yavrularımızın vebali kimin boynunadır?`
Evet, teknoloji bağımlığı ülkemizin en önemli sorunlarından biridir. Devlet, bu sorunu fark etti. Ama bu bağımlılık her evi sarmış, insanımızı çoktan esareti altına almış durumdadır. Daha üç yaşına yeni giren çocuklara dahi tablet alan, tableti bozulunca ağlayıp ortalığı yıkan çocuğu için çaresiz kalan ebeveynlerin çoğunlukta olduğu bir ülkeye dönüştük. Bunun sorumlusu kim? Tablete, telefona bağımlı, sanal alemin hapishanesinde büyüyen evlatlarımızı özgürlüğüne kavuşturacak bir yiğit, kurtarıcı yok mu Allah aşkına?
İnternete erişimin kolaylaşması, teknolojinin ilerlemesinin biz Müslümanların kontrolü dışında olması çok büyük sorunların ve hastalıkların meydana gelmesine sebep oldu. İnternet ve sanal alem dediğimiz teknoloji, Allah`a ve ahret gününe inanmayan ehli küfrün inisiyatifinde gelişti. İnsanlığın ortak birikimi neticesinde ulaşılan sanal güç ne yazık ki kötülerin elinde bir silah olarak kullanılıyor. Bu silah ile toplumlar, yediden yetmişe uyuşturuluyor, manipüle ediliyor. Küresel güçlerin dünyayı sanal alem sayesinde yönettikleri az çok herkesin malumudur. Öyle ise küresel zulüm çetelerinden bıkan her insanoğlunun bu sanal alem denilen, internet, tablet gibi araçlara karşı bilinçli olması gerekmez mi? Çoluk çocuğumuzu, kadınlarımızı, gençlerimizi kontrolsüzce bu alemin kollarına bırakmak Müslüman toplumlara yakışır mı?
Teknoloji bağımlısı, sanal alemin hapishanelerinde ömür çürüten mazlum insanlık için, insana eşrefi mahlukat diyerek değer veren Rabbimiz için bir şeyler yapmanın zamanı gelmedi mi? İnsanımızı her yönüyle kuşatan ve kalın zincirlerle esaret altına alan teknoloji canavarına karşı el ele verme zamanı gelmedi mi? Hükümet, sivil toplum, Milli Eğitim, Diyanet kısacası bu ülkeyi seven, insanlığı seven her insan evladından yardım alarak insanlığı uçuruma doğru götüren teknoloji bağımlılığına karşı savaş açmak gerekmez mi? Gerek ülke bazında gerekse uluslararası platformlarda cepheyi büyütmeli, insanlığı şer güçlerin oluşturduğu bu zindandan kurtarmalıyız.
Belediye seçimlerinin gündeme geldiği şu günlerde doğadan, gökyüzünden uzaklaştırılıp grileştirilen şehirlerimizin imarı konusunda daha duyarlı taleplerde bulunmak teknoloji bağımlılığına bir darbe vurabilir. Bu bağımlılık daha çok doğadan, topraktan, bağ- bahçeden uzaklaşan insanlarda nüksediyor. Parkları, bahçeleri, ormanları artırmak, şehirlerin gökyüzünün mavisini kapatmayacak şekilde imarını sağlamak bu teknoloji canavarının nefesini kesecektir. Bu canavar yeşili, maviyi görünce bir de alnı secdeli kalbi imanlı müminlerle karşılaşınca hemen yok oluveriyor. Teknoloji bağımlılığına ilaç üç karışımdan elde ediliyor: Bol yeşil, tertemiz gökyüzü ve kalbi rahmanın tecelligâhı olmuş mümin çehreler… Rabbim insanlığı esir alan bu bağımlılıktan bir an önce kurtarsın. Teknoloji dahil her gücün ehli imanın kontrolüne verildiği günlere kavuşma dileği ile…