‘`Allahumme inni euzu bike minel ğela-i ve bele ve`l fiteni vel mihen ma zahara minha vema batan`` Özellikle sabah namazından sonra bu duayı çokça okuyan bir peygamberin ümmetiyiz. Bu duanın sıralamasından yola çıkarak diyebiliriz ki helak olan toplumların üzerine önce pahalılık, sonra bela, musibet, sıkıntı, darlık gelir. Daha sonra fitne toplumda yaygınlaşır. Kadınların fitnesinden Allah`a sığınan bir peygamberimiz var. Yani peygamberimiz kadınların açılıp saçılması, zinanın çoğalması, iffetin, hayanın azalması, neslin bozulması konusunda Allah`a sığınmış. Çünkü toplumu ve kişiyi fitne helak eder. Bozulmuş bir toplumun üzerinden açıktan ve gizliden mihen yani belalar ve sıkıntılar eksik olmaz. İşte Allah resulü de bu duruma düşmekten sürekli Allah`a sığınıyormuş.
Tarih tekerrürden ibaret ise eğer, sosyolojik bulgular ve Allah resulünün haber verdiği öğütlerden yola çıkarak diyebiliriz ki pahalılıktan sonra toplumları belalar ve musibetler sarar. Gördüğümüz kadarıyla pahalığın ardından bizi bekleyen ilk şey belalardır. Mesela kavgalar çoğalabilir. Trafikte, mahallede, çarşı ve pazarda insanlar birbiri ile daha çok uğraştığını ve huzursuzluğun arttığını birçoğumuz görüyoruz. Borçluların acizliği, alacaklıların sabırsızlığı, bununla beraber faizin iyice toplumun sinir uçlarına kadar uzanmış olması gerçekten de çok tehlikelidir.
Bununla beraber, haya, iffet çok azalmış. Hayalı insanlar, toplumdan dışlanır olmuş. Haremlik selamlık kavramları ile alay eden bir kavme dönmüşüz. Çocuklarımız internet, sosyal medya gibi illetlerle kuşatılmış. Küçük çocuklar dahi sokaklarında rahat oyun bile oynayamıyor. Şereften yoksun, iffetsiz, zalim insan o kadar çoğalmış ki… Ayette de mealen dediği gibi
‘` Karada ve denizde fitne çıktı. Niye? Çünkü insanların elleriyle yaptığından dolayı…`
İşte pahalılıktan sonra belalar toplumları kuşatır. Hemen ardından fitneler olmaya başlar. Kadınlar yuvalarından çıkar, toplumda haya, örtü, cilbab, çarşaf gibi hayanın simgesi örtü çeşitleri bir bir ölmeye başlar. Giyinik çıplaklar çoğalırken çarşaflı bacılar azalmaya başlar. İşte fitneden hemen sonrada mihen diye Allah resulünün tarif ettiği katliamlar, öldürmeler, teröristler, asayişin bozulması çoğalır. İşte Suriye! Bu hadisi açıklamak için en canlı örnektir. Allah geçmiş kavimlerden örnekler verir. Kuran`ı okuyan rabbani alimler ve ulema da hadis ve Kur`an`dan aldığı ilhamla günümüzdeki olayları yorumlayıp kavimlerini uyarırlar.
Suriye`de savaş başlamadan mihen oluşmadan önce pahalılık halkı kasıp kavurmuş. Stokçular, karaborsacılar çoğalmış. Temel gıdalarda dahi çok büyük zamlar gelmiş. Bu zamlarla beraber kadınlarda açıklık saçıklık artmış, zina ve fuhuş çoğalmış. Yetkililer, zinayı yaygınlaştıranlara göz yumarken rabbani alimleri zindanlara tıkmakla uğraşıyorlarmış. Tabi faiz de her haneyi sarmış. Sonra işte bitmek bilmeyen bu mihen hali her Suriye vatandaşını kuşatmış. Çaresiz, perişan, hor ve hakir olma hali olan mihen hem zengini hem fakiri hem ulamayı hem de umerayı sarıvermiş. Mihen öyle bir beladır ki bir topluma girdi mi daha zor çıkar. İslam ümmetini kimi zaman mihen sarıp kuşatıvermiş. Mesela Moğolların istilası, Birinci Dünya Savaşı sonrası 70`li yıllara kadar devam eden süreçler örnek verilebilir. Bizim dedelerimiz ve nenelerimiz de bu mihen denilen belayı görmüş ne çileler çekmişler. Korku, açlık, kıtlık, zulüm ve nicesi…
Bunları yazarken felaket tellallığı yapmak için yazmıyoruz. Halkımızı, yöneticilerimizi gelecek musibetlere karşı uyarmak için yazıyoruz. Öncelikle ‘Mazlumun ahı indirir şahı` demiş atalarımız. Adalet mekanizmasına dikkat! Mihen adaletsiz toplumların belasıdır. Zenginlere ayrı bir mahkeme, fakirlere ayrı… İşte gadabullahı harekete geçiren bir hareket!
Allah`ım şehirlerimizdeki pahalılığı gider. Bize, bela-fitne ve şehirleri ve halkları kasıp kavuran mihen belası verme. Uğruna can veren ümmet deyip birçok coğrafyaya yardım götüren Salihlerin hatırına Allah`ım!
Selam ve dua ile…