Bugün, Hicri takvime göre 2 Muharrem 1440. Dün, Hicri yılbaşını idrak ettik. Hicri yılbaşının girmesi ile beraber; Hicret, Aşura ve Ehli Beyt-i Mustafa`nın o güzide evlatlarının acı hatırasını İslam Ümmeti olarak tekrardan hatırladığımız bir zaman dilimine girdik.
Hicri ayları bilmek, aya baktığımızda bu Muharrem ayıdır deyip her ayın ismini çocuklarımıza öğretmek aslında biz Müslüman anne ve babaların görevlerinden biridir. Yine Hicri yılbaşını aile efradımızla yad edip geçmiş ömrün muhasebesini yapmak, geleceğimizi planlamak yaşam kalitemizi daha çok arttıracaktır. Belki birçok okuyucumuz Hicri yılbaşını akşamdan değil sabah gazete manşetinde hatırladı. Aslında Hicri yılbaşı camilerde kandiller gibi yatsı namazından sonra yad edilmeliydi. İnsanımıza; Hz İbrahim`in ‘Ben rabbime hicret ediyorum.` sözünü, Peygamberimizin deyimi ile ‘Günahlardan hicret edebilmeyi` bu ay anlatabilmemiz gerekiyor. Bu vesile ile geçen Cuma Hutbesinde Diyanet işleri Başkanlığının Hicreti işlemsi güzel olmakla beraber imamların bu konuyu halkımıza daha çok izah etmesi gerekir. Camilerimizde Hicreti, Aşurayı, Ehli Beyt-i Mustafa`nın Kerbela`daki tutumunu, yaşadıklarını bu ayda anlatmak birçok derde derman olur inşallah.
Bu ayın 10.günü olan Aşura günü, yani Hz. Hüseyin ve dostlarının şehit edildiği günde yaşanılanları hatırlamak, bu tarihi olayı; çocuklarımıza, gençlerimize, kadınlarımıza, kızlarımıza, erkeklerimize, genç ve yaşlılarımıza, idarecilerimize ve tebaaya yani herkesime anlayacağı ve ihtiyacı olan boyutlarıyla ayrıntılı bir şekilde anlatmak, gündem yapmak gerekir. Hz. Hüseyin ve ashabını anlatmak ve Aşura gününde Kuran`da kıssaları anlatılan peygamberlerin mücadelelerini yad etmek insanımıza ilham verecektir inşallah. Muharrem ayını bu bilinç ve gayret ile geçirebilirsek; bugün gerek ülke bazındaki sorunların gerekse ümmet ve insanlık anlamındaki meselelerin çözülmesine çok ciddi fayda sağlayacaktır.
Aşura günü Hz. Musa`nın başta olmak üzere on peygamberin zaferlerini, mutluluklarını da anmak ve insanımıza izah etmek geleceği planlama, mazlum insanlara yaşanılabilir bir dünya düzeni oluşturma hesabı olan İslam`ın adamlarına bir vazifedir. Hz. Musa, Aşura günü Firavun ve adamlarının şerrinden kavmi ile beraber kurtulmuş; zalimler suda boğulmuş. Hz. Nuh`un gemisi Cudi dağına aşura günü demirlenmiş. Hz. Yunus, balığın karnından bugün kurtulurken, Yusuf aleyhisselam kuyunun dibinden bugün dışarı çıkmış. Yine Yakup peygamberin ağlamaktan görmeyen gözlerine ışık yeniden bugün gelivermiş. Atamız Adem aleyhisselamın tövbesi bugün kabul edilmiş. Hz. İsa, Aşura günü Dünyaya gelmiş ve bugün semaya yükselmiş. Davut peygamberin tövbesi Aşura günü kabul edilirken, Hz Muhammed`in atası İsmail peygamber Aşura günü doğmuş. Hastalıklara müptela olan Eyyüp aleyhisselam Aşura günü iyileşmiş. İşte, kısaca Kur`an`da geçen birçok peygamberin hatırasını Muharrem ayında yad etmek küresel şeytani güçlerin yaşanmaz hale getirdiği dünyamızın tekrardan yaşanılabilir bir hale getirilebileceği umudunu yeşertebilmeye vesile olur Aşura.
Aşura günü yani 10 Muharrem günü halkımızın dağıttığı bir tatlı var. Hz. Nuh`un döneminden beri süregelen bir gelenek olduğuna inan halkımız; komşularına, eş-dost ve akrabalara aşura tatlısı ikram eder. Ki peygamberimizin Aşura günü ile ilgili Beyhaki`den rivayetle gelen bir hadisinde : "Kim bu Muharremin onuncu günü, Aşure günü ailesine, çoluk çocuğuna, geçimiyle mükellef olduğu kimselere, karısına lütufta bulunur, ikramda bulunur; yiyecek, içecek, giyecek, sevindirici eşyalar vermek sûretiyle bir genişlik, bir ikram, bir ferahlık sağlarsa, ikramda bulunursa; Allah da ona bu günden sonra, senenin diğer günlerinde aynı tarzda ferahlık sağlar." diye buyurmuş. İşte, bu hadisten de yola çıkan milletimiz güzel bir geleneğe dönüştürüp Aşura gününü aşura tatlısı dağıtarak yad ediyor. Bunu Emeviler çıkartmış deyip bu adeti uygulamayı kötülemek ehli izana göre doğru değil. Hz. Hüseyin`i anmak, anlamak ve Ehli Beyt-i Mustafa için ağlamakla beraber Aşura dağıtıp diğer peygamberleri yad edebilmek mutedil bir yol izleyen halkımızı hep yüceltmiştir.
Selam ve dua ile…