1979 yılında İran`da bir İslam inkılâbı olmuştu. Daha önceden Batı`nın müttefiki, bölge jandarması olan İran bir anda tüm Batı`nın düşmanı oluverdi. İran`ın yaklaşık 40 yıldır Batılı güçlerce boykota uğradığı, defalarca iç ayaklanmalar çıkartılmak istenerek daha genç olan bu rejimin yıkılmak istendiği herkesin malumudur. Özellikle şu an 40 yaş üzerindekiler bu süreçleri çok daha iyi hatırlarlar.
İran`a uygulanan boykot, ambargo ve diğer yaptırımların hepsi bu devletin kendi ayakları üstünde durması gerektiği bilincini oluşturdu. Ve İran halkı, İslam İnkılabına sahip çıktı ve bugünlere geldiler. İran`ın siyasi duruşu veya bölge siyaseti eleştirilebilir. Bu konuda çok şey de yazılıp çizilebilir. Fakat bizim bu yazıdaki amacımız İran`ı övme veya yerme değil. Yıllarca aynı coğrafyanın nesilleri olarak ortak bir kültür oluşturmuş iki milletiz. Türkiye toplumu ile İran toplumu ta Kasr-ı Şirin Antlaşması`ndan (1639`dan) beri uzun yıllardır ortak kültür oluşturduk. Hatta Osmanlı Padişahlarının birçoğunun Farsça şiirleri vardır. Birileri zaten hep bizi birbirimize düşman etti. Komşu devletleri hep düşman`, ABD, israil ve diğer Batılı devletleri dost gösterdiler.
İran ile Türkiye`nin yakınlaşması özellikle 15 Temmuz sonrası daha fazlalaştı. Çünkü 15 Temmuz gösterdi ki müttefik dediğimiz devletler, bizzat bu milletin düşmanıdır, akrebidir. Özellikle Suriye başta olmak üzere dış siyasette rota değişti. Çünkü bizi yıllardır düşmanla koyun koyuna yatırdılar ve bu yılanları ve çıyanları dost diye yutturdular. Ama 15 Temmuz ve sonrası gösterdi ki Batılı devletler hiçbir zaman bizimle dost olmayacaklar. Batılı güçler, kirli, işgalci, sömürgeci, küçümseyici, köleleştirici, alçak siyasetlerinden hiçbir zaman vazgeçmeyecekler.
Son günlerde esnafın kan ağlamasına sebep olan, piyasaları allak bullak eden dolardaki ani yükseliş ve hükümetten gelen açıklamalar bu millete domuzdan post Batılı şeytani güçlerden dost olmayacağını ispatladı. Artık kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Yani artık gün, Batılıya muhtaç etmeyecek bir düzen kurma günüdür. Faiz sistemi ile oluşan Kapitalist düzenlerde yaşayan ve sömürülen, fakirleşen bir halk olmak istemiyoruz. Özellikle israilli bir yetkilinin doların artışından sonra : “Türkiye İsrail aleyhtarı bir siyasetten vazgeçmelidir. Dünyanın yarısından fazla serveti sadece tek bir İsrailli ailenin barındırdığını unutursa böyle ekonomik krizleri daha çok çeker.” Gibisinden sözler sarf etmiş olması gösteriyor ki Türkiye halkına, birileri İslamlaşmanın bedelini ödetmek istiyor. İran halkı için bundan 40 yıl önce başlayan ve halen devam eden boykot gibi bir kuşatmaya uğratılmak isteniyoruz.
Ülke siyasetinin çok yoğun olması ABD ve israil`in gerek Çin ile gerek Rusya ile olan olaylarını görmememize sebep olmamalıdır. Evet, dünya yeni bir değişime gebedir. Artık İslam`ın toplumlara getirdiği barışı, adaleti, refahı insanlık tatmak istiyor. Çükü toplumlar zulümden, sömürüden bıkmışlar. ABD`nin güdümündeki askerlerin yaptığı 60 Darbesinin yıl dönümünü geride bıraktıksak da halen 60-80 Darbe Anayasaları ile yönetilmiş olmamız ne kadar üzücü değil mi? 15 Temmuz gibi bir mücadele vermiş bir halk, İslam`ın hakikatleri ve nurundan ilham alınarak hazırlanacak bir yeni anayasayı hak etmiyor mu? Evet, biz halk olarak siyasetçilerimizden, cumhurbaşkanı adaylarından yeni ve Kur`an`ın hakikatleri ve sünnetin kolaylaştırılıcılığına göre şekillendirilmiş bir anayasa talep ediyoruz. Bazı cumhurbaşkanı adayları kendilerini İslami göstermek için : ‘Yok efendim ben mitinglerde önce Ayetel Kürsi okurum. Abdestsiz yere basmam. Bana sofi derlerdi.` Gibi sözlerle Allah`ı ve onun resulünü seven bu halkın oylarını alamaz. Arkadaş tankların altında can vermiş ama hakkından vazgeçmemiş bir halkın reyleri artık bu tür basit sözlerle alınabilir mi?
Özellikle yeni dönemde Cumhurbaşkanı olacak kişiden halk olarak, İslam`ın öğreti ve emirlerinin uygulamaya geçirilmesini istiyoruz. Bunu bizden oy isteyen her vekil adayının aklına sokmak gerek. Velev ki tamamen zıt düşünceli materyalist bir kişi dahi olsa bizden oy talep ediyorsa bir vatandaş olarak böyle bir talebimiz olduğunu yüksek perdeden söyleyebilmeliyiz.
Başta kendi içimize sonra da çevremizdeki Müslüman devletlerle tek bir millet olarak, Milleti İbrahim olarak, Müslüman millet olarak yepyeni yarınlar inşa edelim. Ama artık bu yarınlarımızda işgal olmasın. Emeği sömürülen, yer altı ve yer üstü zenginlikleri çalınan, namusu payidar edilen, şehirleri viraneye döndürülenler olmayalım. Bizden 100 yıl önce yaşayanlar ne yazık ki bu savaşı kaybettiler. Biz ise halen bunun bedelini ödüyoruz. Bari bizim evlatlarımız bu bedeli ödemesin.
Ya rabbi! Bu aziz mübarek günler hatırı için, bu ayda inen ayetlerin hatırı için yeryüzünü imar ve ıslah edecek Kur`an`ın nurunu hem kalplerimize hem de meclislerimize, anayasalarımıza da koy ki karanlık, adaletsizlik, fakirlik, zulüm bitsin. Yarab! Yasalarımızı, meclislerimizi Kur`an ile nurlandıracak liderler bize nasip et.