Güvenlik soruşturmaları ve mülakatlar son zamanlarda insanımızın en çok şikâyetçi olduğu konuların başında geliyor. Siyasi anlamda da getirisi olmayan böyle bir şeyi kim yapıyor anlamak zor.
Bakın geçen gün Diyarbakırlı, Tıp Fakültesi mezunu olmuş ama güvenlik soruşturması bahane edilerek doktor olması engellenmiş bir dindar gençle karşılaştım. Bu gencin babası, 90`lı yıllarda Diyarbakır`ın Susa köyünde PKK`lılarca cami içinde şehit edilmiş. Bu genç de Dicle`de Tıp Fakültesi okurken babası gibi PKK`lı militanlarca okul içinde saldırıya uğramış, bıçaklanmış ve öldü diye bırakılmıştı. Ama öldürmeyen Allah, bu kardeşimizi korumuştu. Olay medyaya da yansımıştı. İşte zalimlerin bin bir türlü zulmüne uğramış, inancından dolayı din düşmanı PKK örgütü tarafından babası katledilen, kendisi öldürülmek istenilen bir gencin mağduriyeti bitmek bilmiyor. Birileri halen dahi İslam`a sarılıp özünü korumaya çalışan Müslüman halktan intikam alma peşinde. Acaba hükümet bu durumun farkında mı? Peki, bu şekilde hem geçmişte babası öldürülmüş, Üniversitede okurken de güvenlik zafiyetinden dolayı üniversite içinde PKK`lı militanlarca öldürülmek istenen, tüm olumsuzluklara rağmen Tıp Fakültesini bitirip mağdur ailesinin ümidi olan bu gencin, bu sefer doktorluk yapmasına engel olarak, kim mağdur ediyor? Hangi şer odakları bu gibi temiz gençleri terörize etmek istiyor? Bu iş kimin hesabına gelecek?
Özellikle Doğu ve Güneydoğu`da bu şekilde mağdur edilen birçok genç ve ailenin feryadını duyan olmayacak mı? Yarın seçimlerde bu insanlardan hükümet veya diğer partiler hangi yüzle oy isteyecekler? Evet, bu ülkede mağdurların savunuculuğunu iddia eden tüm partiler, STK`lar bu tür mağduriyetlerin giderilmesi için gerekeni yapmalıdır.
FETÖ üzerinden başlatılan güvenlik soruşturmaları kimler tarafından yapılıyor? Bu soruşturmayı yapanlar daha önceden Ergenekon veya Balyoz veya FETÖ ile anılmışlar mı? FETÖ`nün oluşturduğu arşivlere göre mi hareket ediliyor? Yoksa adil, Allah`tan korkan, milletini seven ahreti hesaba katan kişilerce mi yapılıyor?
Ülkemizin içte ve dışta çok zor günler geçirdiğini herkes biliyor. Ülkemizi yönetenlerin de dış meselelerden dolayı içeriye yoğunlaşamadığını, iç meselelerin ertelendiğini görmeyen yok herhalde. Fakat içeri kaynarken, birileri fırsattan istifade toplumu terörize etmeye çalışırken, içten içe insanların en temel hakları ellerinden alınırken dış meselelerde boğulmak kimseye fayda vermez. Yarın %51 değil de % 40`ların altına düşülür ve sonra bu niye oldu derse cumhurun başkanı… İşte sebepler şimdiden hazırlanıyor, deriz.
Babasını PKK şehit etmiş. 20 yıl sonra aynı devlet, oğlunu da koruyamamış üniversitede, devletin en güvenilir olması gereken kurumunda, güvenlik güçlerinin gözü önünde bıçaklanmış ve öldü diye bırakılmış. Ama ölmemiş, azmini bırakmamış ve Tıp mezunu olmuş. Ve yine birileri çıkmış bu gence demiş ki:``Sen devlet memuru olamazsın! Sen doktor olamazsın!` Müslüman halkımız soruyor: ‘Peki, niye kardeşim? Bu gencin suçu ne? Allah için biri cevap versin!
Bir de İslami şahsiyet sahibi olan memurlara açılan soruşturmalara ne demeli? FETÖ bahane edilerek tüm dindarlar için yeni bir 28 Şubat furyası başlatılmış durumda… 28 Şubat sürecini en iyi bilen Cumhurbaşkanı acaba olanlardan habersiz mi? Yoksa dış meseleler içerinin ertelenmesine mi sebep oluyor? Biz hep hüsnü niyet ediyoruz ama halk artık ümitlerini yitirmiş duruma getiriliyor. Buradan yetkililere sesleniyoruz: Boynuzsuz hayvanın boynuzludan hakkının alınacağı günü unutmayalım. İslam`a ve Müslüman halkımıza düşmanlık edenleri anlıyoruz. Onlar taraftarları oldukları şeytana ve onun yoluna hizmet ediyorlar. Ama ağızlarında besmele olan, Allah`a ve ahret gününe iman eden yöneticilerimizden beklentimiz zalimlere fırsat vermesinler. Bu halk çok çekti, yeni zulümlerin olmasına izin vermeyin. Bizden uyarması… Dilerseniz sesimizi duymayın. Ama bu durum sessiz ve duyarsız kalan herkesi sandığa gömer.
Allah`ım İslam`a ve Müslümanlara yardım et. Kâfir milletlere karşı tüm Müslümanlara galibiyet nasip et.
Selam ve dua ile…