Bilindiği üzere her yıl Mart ayının 21`inde "Nevroz Bayramı" kalabalık kitlelerce kutlanıyor. Genel olarak da kutlamalar öncesi ve sonrasında, emniyet güçleri ve PKK yandaşları arasında gerginlikler meydana geliyor. Her gerginlik sonrasında da zararlı çıkan yine "halk" oluyor.
Bu seneki kutlamalarda herhangi bir gerginliğin, eylemin ve çatışmanın olmaması temenni ediliyordu, fakat temenni edilen gerçekleşmedi. Aksine çok büyük olaylar, eylemler, iş yerlerine zarar vermeler, bankaları ateşe vermeler vb olaylar yaşandı. Tabi, geçmişte meydana gelen olaylarda olduğu gibi, yine en büyük zararı halk gördü.
Meydana gelen olaylara geçmeden evvel, 18 Mart 2012`nin öncesine gidelim.
PKK`nın siyasi kolu BDP 2012 Nevroz bayramını İstanbul, Diyarbakır ve Ankara`da 18 Mart Pazar günü kutlamak için valiliklere başvurduğunu açıkladı.
İstanbul valiliğinden yapılan açıklama; Nevroz`un 18 Mart Pazar günü değil, 21 Mart günü kutlanabileceği, devamın da ise Nevroz`un başka bir günde kutlanmasına izin vermeyeceklerini ve ülkenin huzurunu bozmaya çalışacak mihraklara da fırsat tanımayacakları şeklindeydi.
Yani açıkçası BDP`lilere deniliyordu ki; ne oluyorsa olsun hiç umurumuzda değil, bu seneki Nevroz bayramını istediğiniz gibi ve planladığınız günde kutlamanıza izin vermeyeceğiz.
İstanbul valiliğinin açıklamasının ardından bazı kanaat önderleri ve siyasiler, Nevroz`un Pazar günü kutlanması yasağını doğru bulmadıklarını ve olası herhangi bir provokasyondan ve yaşanabilecek olumsuzluklardan direkt hükümetin sorumlu olacağını dile getirdiler.
BDP`li siyasiler de, Nevroz`u, ne ile karşılaşırlarsa da planladıkları günde kutlayacaklarını ve buna hiç kimsenin ve hiçbir gücün engel olamayacağını, engel olmak isteyenlerinde yurttaş halkın direnişiyle karşılaşacaklarını ifade ettiler.
18 Mart 2012 Pazar… Yani BDP`lilerin Nevroz`u kutlamak istedikleri gün...
Peki, 18 Mart Pazar günü ne oldu, BDP`lilerin Nevroz`u kutlamasına izin verildi mi?
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki; 18 Mart Pazar günü ne olacağı sorusunun cevabı, valilik ve BDP`lilerin önceki günlerde yaptıkları açıklamalarda gizlidir, hatta gizli değil açıktır.
18 Mart Pazar günü ne olduğuna gelirsek…
İstanbul: Kazlıçeşme meydanına Nevroz kutlaması için yürümek isteyen BDP`lilere polis tazyikli suyla müdahale etti. Aralarında milletvekillerinin de bulunduğu guruba göz yaşartıcı bombalarla ateş açıldı ve birçok kişi gözaltına alındı. Ayrıca, atılan gaz bombalarından dolayı BDP Arnavutluk İlçe Başkanı Hacı Zengin de hayatını kaybetti.
Sonrası mı?
Malumunuz… Ara sokaklara kaçan kalabalık etrafa ve esnafa zarar vermeye başladı. Evlerin, işyerlerin ve metrobüslerin camlarını kırmaya, kaldırım taşlarını yerlerinde sökmeye, seyir halindeki araçları taşlayarak şoförleri tartaklamaya, ağaçları yakmaya, yoldaki insanları taciz etmeye, marketleri yağmalamaya…
Tabi, Diyarbakır`daki Nevroz kutlamasında da benzer olaylar yaşandı. Halk, çıkan gerginlikte iki ateş ortasında kaldı ve en fazla zararı yine halk gördü.
Yani Nevroz öncesi "temenni” edilen değil,"beklenilen" gerçekleşti.
"Sulh" yanlısı kişilerin ısrarla oluşacak tehlikeyi işaret etmelerine rağmen, kendi bildiklerinden şaşmayıp savunmasız halkın bir kez daha mağdur edilmesine sebep olanlar şu sorulara cevap vermelidirler.
Yıllardır ülkeye ve ülkenin savunmasız halklarına gayri insani dayatmalarıyla büyük acılar yaşatan PKK`yı ve PKK zihniyetine hizmet edenlerin stratejilerini bugüne kadar devlet nasıl çözemez?
PKK`nın şehir yapılanması KCK içindeki onca elemanına rağmen, devletin istihbarat teşkilatı nasıl olur da en önemli (!) günün istihbaratını alamaz?
Devlet, PKK destekli BDP`ye izin verilmese bile Nevroz`u kutlamak isteyeceklerini tahmin etmedi mi, ya da pazar günü kutlanmasına neden izin vermedi?
Yoksa işin içinde, son zamanlarda sıkça gündeme getirdiğimiz "derin eller" mi var? Hani insanın aklına gelmiyor da değil. Yoksa devlet neden bu yanlışı bile bile yapsın?
(Doğruhaber)
Nevroz: Yine Eylem Yine Gaz Ve Ölüm!
M.Şerif Durmaz