Tarihsel süreçle birlikte gelişen toplumlarda kitleleri harekete geçirmek için farklı yol ve yöntemler kullanılmıştır. Basın - medya, bu yol ve yöntemlerden en önemlisi ve en etkilisidir.
Güçlü bir medyaya sahip olmayanlar, düşünce ve fikirlerini başkalarına ulaştıramadıkları için kamuoyunda ciddi bir gündem oluşturamaz ve kitleleri de harekete geçiremezler. Gündeme getirdikleri konular çok önemli ve hayati konular olsa bile, sözleri topluma ulaşmadığı için kimseler üzerinde tesir etmez.
Modern siyaset bilimi Yürütme, Yasama ve Yargı`dan sonra medyayı dördüncü güç olarak görür. Yönetimi etkileyen bir güç olan medyanın toplum üzerindeki etkisi tartışılmazdır.
Birey, çağın koşullarından dolayı yoğun olduğu gün içerisinde birçok sorunla karşılaşabilmekte ve bu sorunların çözümünü medya aracılığıyla bulmaya çalışmaktadır. Aynı şekilde bilgi ihtiyacını medyayı kullanarak karşılamakta ve yaşanan son dakika gelişmelerini de medyadan takip etmektedir.
İslami çizgide yayın yapan medya kuruluşlarının güçlü olmadığı ve seslerinin cılız çıktığı dönemlerde, sol jargonlu medya yaşanılan gelişmeleri çarpıtarak ve kendi bakış açısıyla vermekteydi. Sol medyanın verdiği haberlerin hemen hemen hepsi yanlıydı ve bir algı oluşturma hedefiyle veriliyordu.
Yalan, yanlış ve iftiralarla dolu haberleri tekzip etmek de kolay değildi. Zira yapılan yalan haberlere anlık ya da sonradan tepki verebilecek medya kuruluşlarının sayısı bir elin parmak sayısını geçmiyordu. Doğruları dile getiren kuruluşların yaptığı haberlerin topluma ulaşması ise engelleniyordu.
Son yıllarda İslami çizgide yayınlar yapan, Müslüman kesimlerin yaşadıkları mağduriyetleri dile getiren ve gelişmeleri doğru bir şekilde, dezenformasyona uğratmadan topluma ulaştırma gayretinde olan medya kuruluşlarının sayılarının çokluğu ve etkin oluşları, İslami yapılar ve Müslümanlarla ilgili oluşturulmaya çalışılan olumsuz algıların başarıya ulaşmasını engellemektedir.
Ancak halen de, İslam`ı ve Müslümanları yanlış tanıtma ve terörle ilişkilendirme peşinde olan yüzlerce medya kuruluşu vardır. Bunlar her fırsatta ve yaptıkları her haberde İslami kesimlere saldırmakta ve dünyada artan terörün nedeninin Müslümanlar olduğunu ifade etmektedirler.
Buna şaşırmamaktayız: Biliyoruz ki, hakikatlerin toplum tarafından doğru bir şekilde bilinmesi adına çalışmalar yapan müesseseler, tarih boyunca İslam`a ve Müslüman kesimlere düşman olanlar tarafından hedef gösterilmişlerdir. Sesleri kısılmak istenmiş, mesajlarının başkaları tarafından duyulmasına müsaade edilmemiştir.
Ancak devir değişmiştir, eski dönem geride kalmıştır. Gelinen süreçte medyada İslami basının güçlü ve etkin oluşu olumsuz algıları kırmış, gelişmelerin çarpıtılmadan topluma ulaşmasına neden olmuş ve içten hesaplı karanlık yapıların şeytanî emellerine ulaşmasını engellemiştir.
Bu konuda gelinen seviye, şu ana kadarki kazanılan başarılar ve medyada elde edilen güç bundan sonra oluşturulmak istenen algıları bertaraf etmek için yeterli midir? Yeterli olmadığı, batılı medya kuruluşlarının ve ülkemizdeki mümessillerinin sürekli gündemde tutmaya çalıştığı konulardan bellidir.
Topluma batıl fikirler empoze etmek isteyenler, her geçen gün medyada daha fazla güç elde etmek ve üstün teknolojiyle donanmış bir medyaya sahip olabilmek için farklı yollara başvurmakta, medya alanına yüksek rakamlardan oluşan bütçeler ayırmaktadırlar.
Dolaysıyla; güçlü bir medyaya sahip olmak isteyenler ve hakikatleri çarpıtmadan topluma ulaştırma gayretinde olan, dürüst ve ilkeli yayın yapan medya kuruluşlarının kamuoyu nezdinde etkin olmasını ve söz sahibi olmasını arzulayanlar, toplumu doğru bir şekilde bilgilendirme ve bilinçlendirme gayretinde olan medya kuruluşlarını sahiplenmelidirler.
Ayrıca da, söz konusu medya kuruluşlarının mevcut durumlarından daha iyi bir seviyeye gelebilmeleri, sürekli güncel olup yeniliklerle toplumun karşısına çıkabilmeleri ve İslam karşıtı haberler yapanların tezlerini çürütecek şekilde kaliteli yayınlar yapabilmeleri için ciddi bir çaba ve gayret içerisinde olmaları gerekmektedir.