Küresel devletler, yıllardır İslam coğrafyası üzerinde emellerine ulaşma hesapları yapmaktadır. Müslümanların yaşadığı memleketlerde kaos ve kargaşa ortamı yaratmak için başvurmadıkları yöntem kalmadı. Bu şeytanî hesapları neticesinde, İslam coğrafyasında uzun yıllardır savaş ve kargaşa eksik olmadı. Her yerden mazlumların feryatları yükselmekte, masumlar bir kurtarıcının gelmesi için Rablerine yürekten niyazda bulunmaktadır.
Savaşlar en fazla sivilleri, özellikle de kadın ve çocukları vurmaktadır. Sivil insanlar, memleketlerinde yaşanan savaşlar sebebiyle mazlumca ölmekte veyahut savaşların sebep olduğu açlık ve sefaleti yaşamaktadır. En temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamayan siviller, çoğu zaman çaresizce memleketlerini terk edip umut yolculuğuna çıkmaktadır. Ancak bu yolculuklarında kimileri hedeflerine ulaşmadan denizlerin soğuk sularında mazlumca can vermekte, kimileri de muhacir olarak gittikleri memleketlerde tahayyül ettikleri huzurlu ve rahat bir hayatı yaşayamamaktadır.
Savaşlarda sivil kayıpların olmaması için gerekli tedbirler alınabilecekken maalesef ki bu tedbirler hiçbir biçimde alınmamaktadır. Kısmen de olsa yerel askeri unsurlar kendilerini koruyabilecek imkânlara sahipken, siviller kendilerini koruyamamakta, bunun neticesinde de savaşın en fazla mağdur ettiği kesim olmaktadır. Savaşlarda sivil kayıpların yaşanmaması, savunmasız kadın ve çocukların yaşam haklarının ellerinden alınmaması ve bilhassa da açlığa mahkûm edilmemeleri için mutlak surette gerekli tedbirlerin alınması ve çözüm odaklı adımların atılması gerekmektedir.
Gerekli tedbirler ve acil önlemler alınmadığı için savaşlarda en fazla kaybı ve mağduriyeti siviller yaşamaktadır. Bununla birlikte, kimi İslam beldelerinde tarihimize utanç tablosu olarak kaydedilen açlıktan ölme vakıaları da yaşanmaktadır. Evet, maalesef ki yaşadığımız bu çağda insanlar yani Müslüman kardeşlerimiz gıda ihtiyaçlarını karşılayamadıklarından, yiyecek bir parça ekmek bulamadıklarından veyahut kötü ve yetersiz beslenme şartlarından dolayı can vermektedir.
Açlıktan ve yetersiz beslenmeden dolayı ölümlerin yaşandığı yerlerden biri de Yemen`dir. BM verilerine göre Yemen`de her 6 ile 10 dakika arasında, açlıktan ve yetersiz beslenmeden dolayı 5 yaş altı bir çocuk hayatını kaybetmekte, her 10 çocuktan 8`i de kötü beslenmeden dolayı ölüm tehlikesiyle karşı karşıya bulunmaktadır. Şu anda dünyanın en büyük insanî krizinin yaşandığı 27 milyon nüfuslu Yemen`de, 17 milyon kişi insani yardıma muhtaç durumdadır.
Yemen, iç savaştan önce de bölgede en fakir ülkelerin başında gelmekteydi. Gelir seviyesinin çok düşük olduğu Yemen halkı, fakirlikle, açlık ve sefaletle mücadele etmekteydi. İç savaş Yemen için tam bir yıkım oldu. Daha önce fakirlikle mücadele eden Yemenliler, şimdilerde açlıktan dolayı ölmektedirler. Başta çocuklar olmak üzere şu anda Yemen`de insanlar yiyecek bulamadıklarından, ihtiyaçlarını karşılayamadıklarından dolayı insani bir dram yaşamaktadırlar. Ve bu dramları, ölümle sonuçlanmaktadır.
İsrafın tavan yaptığı günümüzde çocukların açlıktan ölmesi, insanlık âlemi için bir utanç vesikasıdır. Açlıktan çocukların ölümüne sebebiyet veren bir savaşın meşruiyeti olabilir mi? Çocukların açlıktan öldüğü bir dünyada kazanımlardan, zaferlerden söz edilebilir mi? Ölen çocuklar bizim çocuklarımız, Müslüman kardeşlerimiz. Kardeşlerimizin kanı üzerinden güç devşiren, vekâlet savaşları yürüten güçlere engel olmak ve sessizce ölüme terk edilen mazlum Yemen halkına sahip çıkmak her Müslüman`ın boynuna borçtur.
Emperyalistlerden umut beklemek beyhudedir. Emperyalistler ve işbirlikçileri, İslam dünyasının sorunlarına merhem olmaz. Onların dâhil olduğu meselelerde, İslam ülkelerinin ve halklarının faydasına bir sonuç çıkmaz. Yemen meselesinin mezhep temelinde değerlendirilmesi ve savaş yoluyla çözülmeye çalışılması emperyalist güçlerin sinsi bir oyunudur. İslam ülkelerinin bu sinsi oyunun farkında olmaları lazımdır. O yüzden, Yemen meselesinin askeri yöntemlerle değil, müzakere ve diyalog yoluyla çözüme kavuşabileceği tezini ısrarla savunmaları ve bu konuda daha fazla acılar yaşanmadan inisiyatif almaları gerekmektedir.