Birkaç yıl evveline kadar, toplumu kutuplaştıran 82 darbe anayasasının değiştirilmesi hususunda fikir beyan etmeyen siyasetçi yoktu. Sadece siyasetçiler değil tabi, milletin ve memleketin geleceğine dair söyleyecek sözü olanlar her fırsatta yürürlükte olan mevcut darbe anayasasının tümüyle değiştirilmesi gerektiğini ifade etmekteydiler.
Seçim dönemlerinde, partilerin seçim beyannamelerinde halka sundukları vaatlerin başında yeni sivil bir anayasa yapılması geliyordu. Bugün ‘Hayır` diyen partilerin tümü de, mevcut anayasadan kaynaklanan problemlerden şikâyetçiydiler. Bu sebepten ötürü, bir önceki hükümet döneminde mevcut anayasanın değiştirilmesi konusunda kurulan komisyonlara üye vermiş ve komisyonlarda anayasa maddelerinin değiştirilmesi için bir müddet çalışmışlardı.
Bugün ise o partiler, Pazar günü halk oylamasına sunulacak 18 maddelik anayasa değişikliğine şiddetle karşı çıkmaktadırlar. Referandumda ‘Evet` çıkması durumunda tek adam rejimine geçileceğini, bütün yetkilerin tek bir elde toplanacağını ve ülkenin kaosa sürükleneceğini savunmaktadırlar. Dikkat ederseniz, ellerinde haklı ve halkı ikna edici argümanlar olmadığı için gittikleri her yerde ve her platformda en fazla ‘tek adam rejimi` gerekçesini dile getirmektedirler.
Yapılacak değişikliklerin vatandaşların faydasına olup olmadığıyla, ülkeyi kalkındırıp kalkındırmayacağıyla ilgilenmemekteler. Bir önceki dönemlerde darbe anayasasının değiştirilmesi gerektiğini savunan ve bunu seçim vaadi olarak halka sunanlar, Pazar günkü referandumda ‘Hayır` diyen taraftadırlar. Referandumun ‘Evet` ile sonuçlanmaması için de, içte ve dışta bütün imkânlarını kullanarak kampanya yürütmektedirler.
Nihayetinde, mevcut anayasanın 18 maddesinin değiştirilip değiştirilmemesi konusundaki neticeyi yürütülen kampanyalar değil, halkın Pazar günü sandık başında vereceği karar belirleyecektir. Halk, 18 maddelik değişikliğin olmasını istiyorsa, bunu kimse engelleyemeyecektir. Yıllardır vesayet sisteminden şikâyet eden ve bu sistemin toplumun ilerlemesinin önünde engel teşkil ettiğinin altını çizen halkın vereceği karar, en nihai karar olacaktır.
16 Nisan referandumunda 18 maddelik değişikliğin kabul edilmesi, milletin ve memleketin sorunlarını tümünü birden çözmeyecektir ve beklentiler ‘Evet` çıkmasından hemen sonra hızlıca gerçekleşmeyecektir. Bunların gerçekleşmesi için zamana ihtiyaç olacaktır. Ki zaten Pazar günü halkın oylayacağı referandum tümüyle yeni bir anayasa değişikliği oylaması değildir; yeni sivil bir anayasa için aşılması gereken bir merhaledir.
Mevcut darbe anayasasının tümüyle değişmesine kapı aralayacak olması açısından sandıktan ‘Evet` sonucunun çıkması önemlidir. Mevcut sistem bugüne kadar millete taraf olmadı; milleti değerlerinden uzaklaştırdı, ötekileştirdi, ideoloji dayattı ve milletin iradesine kast eden darbeciliği ortaya çıkardı.
O yüzden, toplumun değerleriyle uyuşmayan yasakçı ve tekçi sistemin etkisinin kırılacağı, vesayetin geriletileceği ve toplumla barışık bir sistemin ilk adımı olması açısından 16 Nisan referandumunun bir fırsat olduğunu, milletin ve memleketin faydasına olacak başka değişiklik ve yeniliklerin de önünü açacağını ifade etmekteyiz.