Yıllardır aynı senaryoyu izliyoruz. İslam`a ve Müslümanlara düşmanlıkta sınır tanımayan emperyalist güçler, işgal ettikleri İslam beldelerinde dindaşlarımızı vahşice katlediyor. Ardından ya “yanlışlıkla oldu” ya da “bombalanan yer teröristlere aitti” yalanlarına sığınıyor.
İnsan haklarıyla ilgili faaliyetler yürüten uluslararası kuruluşlar, insanlık düşmanı emperyalist güçlerin vahşetlerine ve katliamlarına şahit olmalarına rağmen herhangi bir eleştiride ve yaptırımda bulunmuyor.
Devletler, ilişkilerinin bozulmaması adına fitne üreticisi şer odakların mazlum halklar üzerinde pervasızca icra ettiği zulüm, sömürü ve katliam politikalarını görmezden geliyor.
Dünya halklarının sessizliği, ümmetin de tepkisizliği emperyalistlerin iştahını kabartıyor, şeytanî emellerine ulaşma adına farklı yöntemler uygulamaya sevk ediyor.
Sessizlik ve tepkisizlik sürdükçe, doymak bilmez emperyalist iştah, günden güne artıyor ve yeni sömürü alanları aramaya koyuluyor.
Sömürdükleri halklar üzerinde acımasız ve barbarca yöntemler uygulayarak üstünlük kuran ve egemenliklerini kabul ettiren emperyalist devletlerin öncülüğünü bilindiği üzere işgalci ABD yapıyor.
Emperyalizmin merkezi ABD yıllardan bu yana İslam coğrafyalarındaki zenginlikleri sömürmeye, imha politikalarını daha ileri bir seviyeye taşımaya ve işgal ettiği topraklarda sivil insanların bulunduğu yerleri bombalamaya devam ediyor.
Geçen hafta Halep`te, Müslümanların camide ibadet ettiği esnada 70 kişiyi katletmişti. Cami katliamına verilen tepkiler çok cılızdı. Tepkiler cılız ve yetersiz olunca, işgalci ABD çaldığı minareyi kılıfına uydurmuş, dünya halklarının gazını almayı başarmıştı.
Aradan bir hafta bile geçmeden bu sefer Rakka`da sivilleri bombaladı ABD. Saldırı neticesinde, kadın ve çocuklardan oluşan 40 kişi katledildi, yüzlercesi de yaralandı. Yine ciddi herhangi bir tepki verilmedi, halklar sokaklara dökülmedi, hiçbir devlet bu katliamın hesabını sormadı.
Dedik ya senaryo hep aynı, çoraplar sürekli Müslümanların başına örülüyor. Yıllardır katleden kana doymaz ABD, katledilenler ise masum Müslüman siviller oluyor.
ABD`nin yüzlerce masumu katletmesini gündemine almayan, bir haber bile yapmayan uluslararası medya kuruluşları, Londra`da meydana gelen küçük çaplı olayları ise gündemin ilk sırasına alarak saatlerce canlı veriyor.
Tüm bu yaşananlar, ABD`nin başını çektiği küffar güçlerinin İslam dünyası üzerinde denemeye çalıştıkları emperyal desiselerin büyüklüğünü ortaya koyuyor.
Savaşın 7`nci yılına girdiği Suriye`de üç dört aydır kısmî ateşkes yaşanıyor. Siyasi çözüm ve mutlak ateşkes için Cenevre ve Astana görüşmeleri yapılıyor.
Savaşın sona erebileceği ihtimali, ABD`yi endişeye sevk etmişe benziyor. Terör örgütleri bahanesiyle son günlerde sivillere yönelik yeniden katliamlara başlaması, ABD`nin mülevves düşüncesinin nişanesidir.
Tüm bunlardan da anlaşılacağı üzere ABD, Suriye`de savaşın sona ermesini istemiyor. Hatta şunu rahatlıkla ifade edebiliriz ki ABD, Suriye`de barışın önündeki en büyük engeldir.
Askeri çözümün denklem dışında kalıp tamamen siyasi çözümün devreye girmesi, ABD`nin Suriye`de emellerine ulaşmasını zorlaştıracaktır.
ABD bunun farkında. Özellikle siyasi çözüm için inisiyatif alan devletlerin bir araya gelip görüşmeler yapmaları ve bu görüşmelerde mesafeler kat etmeleri ABD`yi ciddi manada rahatsız ediyor. ABD bir işten rahatsızlık duymuşsa, kuşkusuz o iş İslam âleminin faydasınadır.
Elbette ki ABD, Suriye savaşının sona ermesini ve İslam dünyasının birlikte hareket etmesini istemez.
O yüzden İslam dünyası, ABD başta olmak üzere bütün küresel şer güçlerin şeytanî emellerine engel olmak ve yeryüzündeki mazlumların zulümlerden kurtulması adına var gücüyle Suriye savaşının sona ermesi için uğraş vermelidir.