Son yıllarda kurulan İslami STK`ların genel amacı; Allah`ın insanlar için seçip beğendiği İslam dininden uzaklaştırılmaya çalışılan, insani hakları gasp edilmek istenilen, cehalete mahkûm edilip ilme aç kalınması düşünülen, sistemin eşitsizliği sebebiyle yardıma muhtaç bırakılan insanlara bir nebze de olsa yardımda bulunmak, seslerini duyurmak, mağduriyetlerini gidermektir.
Mübarek gün ve gecelerde kültürel ve sosyal etkinlikler düzenleyip, halkın boş batıl ideolojilerde kendini kaybetmemesini sağlamaktır. Yeni nesillerin maddi ve manevi eğitimlerini daha rahat ve adaletli bir ortamda sürdürebilmeleri ve tamamlayabilmeleri için onlara gerekli ortamı oluşturmaktır.
En doğal hakkı olan insani hakkını kullandığından dolayı mağdur edilenlerin mağduriyetini imkânlar dâhilinde gidermeye çalışmak ve karanlıklar içerisinde yollarına arayanlara bir yol gösterici, bir ışık, bir mum olmaktır. Böylece Allah Sübhanehü ve Teala`nın rıza ve memnuniyetini kazanmaktır.
Amacı bunlar olan İslami STK`lara Hakkın yardımıyla halkın gösterdiği inanılmaz teveccüh, ayırt etmeksizin muhtaçlara yaptıkları yardımlar, düzenledikleri etkinliklere yüz binlerin katılımı, etkinliklerde herhangi bir taşkınlığın ve sorunun çıkmaması; bazı karanlık odakları rahatsız ediyor. Karanlık odaklar, özellikle halkın gösterdiği teveccühü kırıp, İslami STK`lara da gözdağı vermek için her yolu denemekten, her çeşit tezgâh ve komployu düzenlemekten imtina etmiyorlar.
Önceki yıllarda da İslami hassasiyet sahibi fert ve topluluklara karşı gizli planlar, tuzaklar, komplolar gerçekleştirildi, şimdi de gerçekleştiriliyor. Düzenlenen komploların amacı; halkın İslam`dan uzaklaşması, İslami hassasiyet sahibi fert ve cemaatlerden soğuması ve Müslümanlara karşı mücadele edenlerin safında yer almasıdır. Çünkü halk ne kadar İslam`a uzak olursa, Müslümanlara karşı mücadele etmesi de o kadar kolaylaşır.
Uluslararası derin güçler ile ilişkili karanlık odaklar, gelecekteki plan ve projelerini İslami hassasiyet sahibi kişi, cemaat ve dernekler üzerinde kuruyorlar. İslami hassasiyet sahiplerini ellerinde bulunan imkânlarla ve çeşitli oyun ve desiseler ile zor durumda bırakmak, çalışma alanlarını daraltmak veya yok etmek, ipe sapa tutulamayan suçlar yüzünden ceza vermek ve böylece; ya yıllarca dört duvar arasında kalmayı göze alıp zindana girmelerini veya zindanda kalmaya kabul etmeyip yabancısı olduğu memleketlere hicret etmelerini istiyorlar. Böyle olunca birileri kına yakacak, nice anne, baba, eş, çocuk, akraba ise üzülecek. Üzülenler İslami hassasiyet sahipleri mazlumlar olunca da, karanlık odaklar bir nevi amaç ve hedeflerine ulaşmış olacaktır.
İşte Elazığ İhya Der yönetici ve üyelerine verilen 150 yıl cezayla da nice anne, eş ve evlatlar üzüldü, aynı davanın mensupları nice muvahhit gecelerde sessiz sessiz gözyaşı döktü, nicesi imkânları dâhilinde yapılan zulmü mustazafların Rabbine şekva etti, nicesi dört duvar arasında göz göre göre yapılan haksızlığa karşı sesini kardeşlerine duyuramadığından ve müstekbirlerin yüzüne haykıramadığından ötürü kendini suçlu hissetti ve nicesi ülkenin birçok meydanında bu zulme karşı yezid`e bir kez daha isyan etti.
Ya diğerleri... Diğerleri de sessizliklerini korudular, mazlumların uğradıkları haksızlıkları ve komploları görmemezlikten ve duymamazlıktan geldiler, ellerinde imkânlar varken bir açıklamayı bile, bir ziyareti bile çok gördüler ve yezid`e isyan edenlere karşı bir kez daha yezitleştiler. Onlar için varsa yoksa kendi durumları, kendi rahatlıkları ve iktidarları...
Masum bebekleri, savunmasız insanları katleden zihniyetin temsilcilerinin uğradıkları haksızlıkları(!) televizyon ekranlarından tüm dünyaya ilan ettiler. Ama Kutlu Doğum etkinlikleri, Kerbela tiyatroları, Mekke`nin Fethi programları düzenledikleri ve muhtaçlara yardımlarda bulundukları için insafsız bir şekilde 150 yıl ceza alan masum insanların sessiz feryatlarını ise duymamazlıktan geldiler. Dedik ya onlar için varsa yoksa kendi işleri ve işlerinin sekteye uğramaması...
Olsun! Onlar mazlum ve mustazaflara karşı yapılan haksızlıklara karşı bir şey yapmasınlar, bir açıklama da yapmasınlar ve derneklere destek ziyaretleri de yapmasınlar. Onlar sadece kendi durumlarına baksın, iktidarlarını nasıl daha sağlamlaştırabilirim düşüncesiyle her kesime zeytin dalı uzatsınlar.
Onların İhya Der`in aldığı 150 yıl ceza hakkında her hangi bir açıklama yapmaması, mesafeli davranması, başka kesimlere ise mağdur edildiklerinden dolayı üzerlerine düşeni yapmaları; İhya Der yönetici ve üyelerinin hakkındaki gerçekleri değiştirmeyecektir.
İhya Der yöneticilerine verilen 150 yıllık cezanın sebebi taraflı, bilinçli ve diğer İslami STK`lara gözdağı vermek içindir. Aslında hiçbir vicdan sahibi insanın kabul etmeyeceği 150 yıllık cezanın sebebi nedir biliyor musunuz?
İhya Der yönetici ve üyeleri dosdoğru yolda oldukları için ceza aldılar. İslam`a, Müslümanlara, mağdurlara, mazlumlara, davaya sahip çıktıkları için ceza aldılar. Allah`ı sevdiklerinden, yücelttiklerinden ve taraftarı olduklarından dolayı ceza aldılar. Efendimiz Resulullah`ın kutlu ve nurlu yolundan gittikleri ve O`nun sünneti seniyesine ittiba ettikleri için ceza aldılar. Zalim, zorba, mürtet ve müstekbirlerin zulümlerini yüzlerine korkusuzca haykırdıkları için ceza aldılar. Seyyid Kutup`ları, Nevvap Safevi`leri, Ahmed Yasin`leri, Rantisi`leri, Abdulkadir Udeh`leri ve Hüseyin`leri takip ettikleri ve sevdikleri için ceza aldılar.
İslam`ı, Allah-u Teala`nın emirleri doğrultusunda yaşayan ve bu doğrultuda yaşadığı için haksız ve hukuksuz bir şekilde 150 yıl ceza alan; aldıkları bu cezalara rağmen İslami duruşlarından taviz vermeyen, başta 55 yaşındaki teyzemize ve diğer İhya Der mağdurlarına selam olsun. Rabbim kendilerine, sevdiklerine ve dostlarına sabır ihsan etsin.
Allah`ın rahmeti, bereketi ve mağfireti Müslümanların üzerine olsun.
Muhammet Şerif / Doğruhaber
Neden 150 yıl ceza aldılar biliyor musunuz?
M.Şerif Durmaz