Mecliste milletvekillerinin aralarındaki tartışmalara şahit olmayanımız yok sanırım. Uzun yıllardır iktidar ve muhalefet partileri arasında çok ciddi tartışmalar ve dahi kavgalar yaşanmaktadır. Örnek olmaları gereken kişilerin ortaya koyduğu üslupsuzluk ve nezaketsizlik, milletin ve memleketin sorunlarının çözümsüzlüğüne ve problemlerin girift hale gelmesine sebebiyet vermektedir.
Siyaset kurumunda var olan dil ve üslup sorunu son 20 yılın sorunu değil aslında. Cumhuriyetin kuruluşundan bu güne meclis çatısı altında çok ciddi tartışmalar yaşanmış ve halen de yaşanmaktadır. Cumhuriyetin ilanından önce 23 Nisan 1920’de açılan Türkiye Millet Meclisi’nde görev alan milletvekilleri arasında da anlaşmazlıklar yaşanmış, tartışmalar olmuştur.
Sadece muhalefet partilerinin milletvekilleri arasında değil, aslında aynı partideki milletvekilleri arasında da kimi zaman tartışmalar yaşanmıştır. Meclis tarihinde aynı parti milletvekillerinin bazı konularda farklı düşündükleri ve karşıt düşünceler ortaya koyarak muhalefet ettikleri bilinmektedir. Örneğin tek partili dönemin son zamanlarında CHP’li milletvekilleri arasında yaşanan muhalefet aşikârdır. Aynı şekilde 1. Meclis çalışmalarında Kazım Karabekir’in Mustafa Kemal’e muhalefet yaptığını da örnek gösterebiliriz.
Mecliste milletvekillerinin aynı düşünmemeleri, birbirlerine muhalefet etmeleri çok doğal ve çok normaldir. Herkes tüm konularda aynı pencereden olaylara bakmak, aynı düşüncelere sahip olmak zorunda değildir. İktidarın ortaya koyduğu bir düşüncenin ileriki zamanlarda ülkeye ve millete zarar vereceği ön görülüyorsa yapılması gereken karşı çıkmaktır, muhalefet etmektir. Ülkenin gelişimi ve var olan sorunların çözümü için zaten olması gereken budur.
Halkın sorunları için siyaset üretmeleri ve yasama faaliyetlerinde bulunmaları gereken milletvekilleri mecliste “millet” ve “hizmet” merkezli değil de “parti odaklı” ve “çatışmacı” bir siyasi yöntem takip etmektedirler. Neler yaptıklarına bakalım: Birbirlerine tahammül etmiyorlar, birbirlerini sürekli eleştiriyorlar, birbirlerine ağır hakaretlerde bulunuyorlar, birbirlerinin üzerine yürüyerek yumruklu kavgalar ediyorlar. Ve daha neler neler…
Millete hizmet etmek ve topluma örnek olmak adına görev yapmaları gereken milletvekilleri, seviyeyi kontrol edemeden yaptıkları tartışmalarla aslî görevlerini icra edemiyorlar. Acaba bu gibi durumlarda kendilerine oy verip umut bağlayan vatandaşları hiç düşünmüyorlar mı? Seviyesiz tartışmalar yaparken, nezaket dışı hareketler sergilerken, çok ağır hakaretler ederken topluma kötü örnek oldukları akıllarına gelmiyor mu?
Mecliste ya da meclis dışında faaliyet yürüten siyasetçilerin birbirleriyle seviyesiz atışmaları, bazen de bu atışmaların kavgaya dönüşmesi, en başta siyaset kurumuna zarar veriyor ve siyasetçilerin millet nezdinde itibarını düşürüyor. Ayrıca, milletin siyaset kurumuna ve siyasetçilere duyduğu itimadı azaltıyor. Böyle olunca da siyaset kurumu sorumluluklarını icra edemiyor. Oysa siyaset kurumu, milletin sorunlarını çözmek, yasama faaliyetlerinde bulunmak için vardır.
Seçmen, temsilcisi olarak seçtiği vekilleri topluma örnek bir kişilik olarak görmek istiyor. Ancak ne yazık ki şu anda mecliste siyaset yapan vekillerin çoğu topluma müspet manada örnek olamıyor. Böyle mi olmalıydı acaba? Bunca problem varken, vatandaş ekonomik krizle boğuşuyorken, hayat şartları bu kadar ağırlaşmışken, ülkede çözülmesi gereken onca sorun halen karşımızda duruyorken siyasetçilerin üslup bilmez davranışları ve düşmanlığa yol açan rekabetleri kime ne fayda sağlar?
Sorunların çözümü için oy kullanan vatandaş, siyasetçileri bu gibi istenmeyen ve hiçbir şekilde tasvip edilmeyen hususlar için mi seçmiş, meclise göndermiş? Hayır! O halde bu çekişme, atışma ve kavgalar neden? Siyaset yeri olan meclisi ring alanına çevirmek kime ne fayda sağlar? Bu kavgaların millete herhangi bir fayda vermeyeceği bilakis toplumu kutuplaştıracağı biliniyorken, siyasetçilerin bu gibi durumları alışkanlık haline getirmelerini anlamak hakikaten zor!
Mecliste bulunan milletvekillerinin asıl gündemlerinin milletin sorunları olması gerekirdi. Bir dönüp baksalar milletin sorun, dert ve beklentileri nelerdir, o zaman gerçekleri görecekler. Ama maalesef halka dönüp bakma zahmetinde bulunmuyor, milletin gündemine odaklanmıyor, sorunlara çözüm üretmiyorlar. Oysa meclisin aslî yükümlülüğü sorunlara çözüm üretmektir. Çünkü meclis çözüm yeridir, çözüm üretecek olanlar da milletvekilleridir.