Siyonist işgal rejiminin başı Herzog’un Türkiye ziyareti, Filistin davasını savunan, ilk kıblemiz Mescid-i Aksa’nın işgalden kurtulması için tüm imkânlarını seferber etmeye hazır olan dünyanın farklı beldelerindeki samimi Müslümanları üzmüştür.

1948’den bu yana masum ve mazlum Filistinlileri katleden, işgalini her geçen gün genişleten, kirli ve necis postallarıyla İsra ve Miraç topraklarımızı kirleten siyonist rejimin sözde cumhurbaşkanının kırmızı halılarla karşılanması, yüreğinde Aksa sevdası bulunan müminleri derinden yaralamıştır.

Uzun yıllardır hararetle savunulan Filistin davasının kimi düşünce ve menfaatler uğruna reel politiğe, güncel siyasete, konjonktürel gelişmelere, uluslararası ilişkilere, ülke çıkarlarına(!) kurban edilmesi, gelecek adına var olan ümitlerin kırılmasına ve hayallerin yıkılmasına neden olmuştur.

Türkiye’nin resmi daveti üzerine gerçekleşen Herzog ziyareti, uzun yıllardır Filistin ve Kudüs davası için mücadele ederken canlarını feda eden, şehid düşen, yaralanan, işkence ve zindan başta olmak üzere her türlü bedeli çekinmeden ödeyen Gazze’nin kahraman evlatlarının elini zayıflatmış ve yalnız kalmalarına sebebiyet vermiştir.

İşgalcilerle yapılan her anlaşma, katliam ve işgale katkı sunacaktır. İşgalcilerle atılacak her adım, Filistin davasına zarar verecektir. İşgalcilerle geliştirilen her ilişki, Filistinli şehid annelerinin yüreğini incitecektir.

Bu açıdan, Aksa davası için her türlü adımı atmaya hazır olan, her şart ve durumda Kudüs için imkânları seferber etmeyi öncelikli meselesi yapan bizler, ellerinde Filistinli kardeşlerimizin kanları bulunan işgalcilerle geliştirilen dostluğu reddediyoruz.

İşgalciyle dostluğu kabullenmek, Filistin davasını, Kudüs ve Aksa’yı sahipsiz bırakmak demektir. Siyonistleri meşru kabul edip onlarla anlaşmalar yapmak, yeni işgal ve katliamlara dolaylı da olsa destek vermek demektir.

Bizler, Filistin davasını sahipsiz bırakmayacağız; ne Kudüs’ü ne de Aksa’yı boynu bükük koymayacağız. Kimi mülahazalar uğruna, işgalcilerin Türkiye’de ağırlanmasına sessiz kalanlardan ve alkış tutanlardan olmayacağız.

Dün ne dediysek bugün de aynısını söyleyeceğiz; işgal rejiminin nazarımızda hiçbir meşruluğu yoktur. Siyonist rejim bir devlet değil, yıllardır Filistin topraklarını işgal eden, mazlumları katleden gasıp bir güruhtur.

Elbet bir gün gasıp işgal çetesinin de sonu gelecektir. İslam ümmetinin içinden mutlaka Nureddin Zengi gibi, komutan Selahaddin gibi, Halife Ömer gibi kahramanlar çıkacaktır. “Kudüs işgal altındayken bir Müslüman olarak nasıl gülebilirim, nasıl rahat uyuyabilirim?” diyen Selahaddin gibi Kudüs sevdalısı fatihler çıkacaktır elbet bir gün âlem-i İslam içinden.

O günler uzak değildir. Elbet bir gün Kudüs yeniden Müslümanların hükümranlığına girecektir. Elbet bir gün Kudüs yeniden fethedilecektir. Ancak bu kendiliğinden olacak bir durum değildir. Günümüz Müslümanlarının Filistin davasına gerçek anlamda sahiplenmeleri ve aralarında küfre ve emperyalizme karşı mutlak bir ittifak kurmalarıyla mümkün olacaktır.