TBMM’de bütçe görüşmeleri esnasında, son dönemlerde görmeye alıştığımız yumruklu kavgalara yine şahit olduk. Maalesef bu görüntüler artık vatandaşa normal geliyor. Çünkü milletvekillerinin meclis çatısı altında yaptıkları hararetli konuşmaların, aralarında yaşanan sert atışma ve kavgaların ardı arkası kesilmiyor.

Bir tarafta muhalefet partisinin milletvekilleri, diğer tarafta iktidarı elinde bulunduran partinin milletvekilleri. Çok basit bir eleştiride dahi birbirlerine tahammül etmiyorlar. İktidar, ülkede yaşanan gelişmeleri sürekli olumlu değerlendirirken, muhalefet ise tüm politikalarda hükümetin başarısız olduğunu söylüyor.

Her iki yaklaşım da doğru bir yaklaşım değildir ve bu gibi anlayışların millete ve memlekete bir faydası yoktur. Hükümete göre tozpembe olan gelişmeleri bir de halka sormak gerekir. Halkın penceresinden gelişmelere baktığınızda, asıl hakikatleri o zaman görebileceksiniz. Türkiye’de şu anda ciddi anlamda sorunlar var ve bu sorunlar krize sebebiyet verebilecek seviyededir.

Ekonomik sıkıntılar, dış politikadaki sorunlar, adalet konusundaki problemler başta olmak üzere halkın şikâyet ettiği birçok başlık söz konusudur. Mecliste bulunan milletvekillerinin asıl gündemi aslında milletin sorunları olması gerekirdi. Çünkü meclis sorunların çözüm mekânıdır, çözüm yeridir.

Milletvekilleri çoğu zaman birbirlerine laf yetiştirmekten, birbirlerini eleştirmekten, birbirleriyle kavga etmekten, hoş olmayan el kol hareketleri yapmaktan asıl gündeme yani milletin gündemine odaklanamıyorlar. Bir dönüp baksalar milletin derdi ve beklentisi nelerdir, o zaman gerçekleri görecekler. Ama maalesef halka dönüp bakma zahmetinde bile bulunmuyorlar.

Halk, milletvekillerini mecliste kavga etsinler, seslerini yükseltsinler ya da meclis koltuklarından sadece el kaldırsınlar, pankart kaldırsınlar diye seçmedi. Halk, milletvekillerine milleti temsil etmek için oy verdi, destek verdi. Millet, meclis çatısı altında yükselen çatışmacı siyasetten usandı, bıktı.

Vatandaşların umut bağladığı, beklenti içerisinde olduğu milletvekillerinin hoş karşılanmayan görüntülere sebebiyet vermeleri, üzücü ve bir o kadar da düşündürücüdür. Milletin vekillerinden beklenen, üslupta ölçüye riayet etmeleri, sağduyulu ve seviyeli davranmaları ve çatışmacı siyasetten uzak durup topluma örnek olmalarıdır.

Halk, vekilleri mecliste milletin ve memleketin yararına siyaset yapmak üzere seçmiştir. Halkın beklentisi, milletvekillerinin aslî işlerini yapmalarıdır. Eğer bir milletvekili mecliste millet odaklı bir siyaset yapmayacaksa, memleketin menfaatini öncelemeyecekse o milletvekilinin mecliste bulunmasının ne anlamı vardır.

Her zaman ifade etmişizdir; siyaset, halkı merkeze alarak yapılmalıdır. Bir siyasetçi için asıl öncelik halk olmalıdır. Halk söz konusu olduğunda, bireysel ve partisel çıkarlar mutlaka bir kenara bırakılmalıdır. Muhalefet partilerinin de, iktidar partilerinin de kendi konumlarına göre mesuliyetleri vardır.

Muhalefet, sadece hükümeti eleştirmek, ortaya konulan her projeye karşı çıkmak değildir. Muhalefet, hükümetin yanlışları söz konusu olduğunda mutlaka karşı çıkmalı, yanlış politikayı eleştirmelidir. Bu zaten yapılması gereken bir davranıştır ve çok normaldir. Kimse bu konuda muhalefete bir söz söylemez.

Ancak durum böyle değildir, şu anda muhalefet anlayışında sorun vardır. Muhalefet anlayışında sorun olduğu gibi iktidarı elinde bulunduranların yaklaşımlarında da yanlışlar söz konusudur. İktidar da, muhalefet de sorumlu bir siyaset anlayışı ortaya koyarak toplumsal birlikteliğin oluşmasına, her geçen gün artan kutuplaşmanın ve tehlikeli boyutlara ulaşan nefret ve ötekileştirici söylemlerin ve de çatışmacı siyasetin son bulmasına ön ayak olmalıdırlar.