3 Temmuz 2013’te Mısır’da Batı destekli gerçekleşen menfur darbenin üzerinden yıllar geçti.
Mısır cuntası hak gaspı yaparak Mısır’ın seçilmiş meşru cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ve arkadaşlarına karşı çok acımasızca davranarak sayısız insanlık suçu işledi.
Darbe sonrası gerçekleşen protesto eylemlerinde binlerce masum insanı katletti. Sebepsizce gözaltına aldıkları darbe karşıtı insanlara en aşağılık işkenceleri yaptı.
Darbe karşıtı eylemlerden sonra bile emperyalist ülkelerin desteğini alan Sisi cuntasının, Müslüman Kardeşler Teşkilatı mensuplarına yönelik uyguladıkları zulüm ve katliamları bitmek bilmedi.
Rejime karşı yapılan etkinliklere katıldıkları gerekçe gösterilerek derdest edilen masum insanlara yüzyılları bulan cezalar verildi.
Suçsuz insanlara verilen ömür boyu müebbet hapis cezaları zalim ve gaddar darbe rejiminin kinini azaltmadı.
Mısır’da gerçekleşen darbeye ve darbeci hâkimlerin verdiği kararlara dünyanın sessiz kalması, cunta rejimini ve destekçileri olan yargıçları daha da zalimleştirdi.
Zalimler, şartları ve dünya halklarının sessizliği ve tepkisizliğini fırsat bilerek İhvan liderlerinin de aralarında bulunduğu darbe karşıtlarına idam cezaları verdi.
İdam kararları bile hiç kimseyi ve sözde insan hakları havarisi kesilen Batıyı ve uluslararası örgütleri Mısır’da yaşanan mezalime karşı harekete geçirmedi.
Böyle olunca darbeciler mesnetsiz iddialar neticesinde verdikleri idam kararlarının infazını gerçekleştirmeye başladı.
Uluslararası teşkilatların başlarındaki kişilerin ağızlarına pelesenk olan hak, hukuk, adalet kavramlarının çok sık kullanıldığı bir zamanda gerçekleşen infazlar ne yazık ki kimseyi harekete geçirmedi.
Gerçekleşen infazlardan sonra, yeni idam kararları verildi. Bundan 50 gün önce 17 masum insanın infazını gerçekleştiren Mısır’daki cunta rejimi üç gün önce yeni idam kararları verdi.
Şehid Esma Biltaci’nin aziz babası Muhammed Biltaci ile Müslüman Kardeşler liderlerinden Safvet Hicazi’nin de aralarında bulunduğu darbe karşıtı 12 kişi hakkında verilen idam cezası onandı.
Ama dünya yine sessizliğe gömüldü. Maalesef şuana kadar Mısır’da darbeci Sisi mahkemelerinin insanlık katliamına yönelik hiçbir ciddi tepki verilmedi.
Dünya Müslümanlarına karşı yapılan zulüm ve katliamlara karşı sessiz kalmayıp en azından tepki gösteren Türkiye’nin hassasiyet sahibi halkları ve oluşumları bile son idam kararlarına yönelik çok cılız dahi olsa tepki göstermedi.
Siyasi partiler, İslami STK’lar, yöneticiler, hükümet, hassasiyet sahibi halklar neden Mısır’da masum insanların göz göre göre katledilmesine sessiz kalıyor?
Mısır’da katledilen canlar bizim canlarımız. Darağacına götürülen insanlar bizim kardeşlerimiz. İnfazı gerçekleşen liderler bizim değerlerimiz.
Birkaç kişinin sosyal medya paylaşımı, darbecilere geri adım attırmaz! Sosyal medyada bireysel verilen tepkiler anlamlı ama çok çok yetersiz.
Oysa gönül isterdi ki Türkiye’nin vicdanlı halkları başta olmak üzere bir bütün olarak dünya halkları, Mısır’da darbeden sonra yapılan zulümlere, verilen idamlara, gerçekleşen infazlara karşı meydanlara inip seslerini yükseltsin.
Onurlu, izzetli duruş sergileyen Mısır’ın gerçek sahipleri olan Muhammed Biltaci gibi aziz dava adamlarına karşı bizim sorumluluklarımız yok mu Allah aşkına!
Onlara bizler sahip çıkmazsak kim sahip çıkacak! Bizler onların yanında olmazsak kimler onların yanında duracak!
Filistin, Yemen, Afganistan, Arakan, Doğu Türkistan, Suriye… Ve dahi diğer İslam beldeleri. Hepsi bizim, hepsi Müslümanların. Bunlarla birlikte Mısır da bizim, Mısır da Müslümanların.
Orada var olan zulümlere, insanlık suçlarına karşı tepki göstermek, oradaki kardeşlere sahip çıkmak da bizim sorumluluğumuz.
Ama ne yazık ki son dönemlerde Mısır’da gerçekleşen ve bizleri derinden üzen gelişmelere karşı sükût etmiş durumdayız. Zulme karşı sükût etmek bize yakışmaz.
Siyasi ve şahsi menfaatleri, hatta ülke çıkarlarını bir kenara bırakarak her birimiz konumumuz ve durumumuza göre hak ve adalet ölçüsü gereği üzerimize düşeni yapalım, bu konuyu gündemimize alalım, kitlesel basın açıklamaları başta olmak üzere planlayacağımız bir etkinlik takvimiyle idam kararı veren cuntacılara çok ciddi tepki gösterelim. Bu zulmü engelleyemiyorsak en azından dünyaya duyurma gayretinde olalım.
Umarım bu çağrımıza kulak verilir ve Mısır’daki insanlık katliamına karşı hükümetler, siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları ve duyarlı halklar üzerlerine düşeni yaparlar.