Son dönemlerde televizyon ekranlarından ya da gazete köşelerinden, kendilerini “medeni” “aydın” “çok kültürlü” olarak gören bazı kişiler, değerlerimize hakaret ederek içlerindeki kin ve düşmanlığı dışa vuruyorlar.

Malum olduğu üzere, iki hafta önce bir gazete yazarı Batmanlı kadınlar hakkında aşağılayıcı ifadeler kullandı. Sözde yazara toplumun genelinden tepki geldi. Yazar, özür diledi ancak özrü kabahatinden büyüktü.

Daha bu olayla ilgili tepkiler devam ederken, hala bazı illerimizde sözde yazar hakkında suç duyuruları yapılırken şimdi de kendini bilmez bir öğretim üyesi katıldığı bir televizyon programında imam hatipliler ile ilgili aşağılayıcı ve iftira dolu sözler sarf etti.

Bu gibiler bilinçaltında gizlediklerini, konuşmalarının satır aralarında vermeye çalışır ve böylece içlerindeki kin ve nefreti kusarlar.

Kendilerini tarif ettiklerinde, çok medeni olduklarını, farklı fikir ve düşüncelere çok saygılı olduklarını söylerler. Genelleme yapılmasını doğru bulmazlar. Yalan ve iftiranın ahlaksızlık olduğunun altını ısrarla çizerler. Konuşma ve yazılarında çok kültürlü olduklarının izlenimini verirler.

Bu hususları kendileri uygularlar mı? İşte orası muamma.  Bahse konu edilen hakikatler onlar için geçerli değildir. Onlara göre, kendilerinin her konuştuğu doğrudur, bilimseldir. Zira onlar okumuşlar, akademisyen olmuşlar, profesör olmuşlar ve isimlerinin önünde birkaç unvan vardır.

Şimdi soruyorum; araştırmadan, soruşturmadan, hiçbir delil, belge ve gerçek veriye sahip olmadan büyük bir aile olan imam hatiplilere ve mezunlarına cinsi sapık demek, sahtekâr demek, onları aşağılamak “ahlaksızlık” “hadsizlik ve “kendini bilmezlik” değil midir?

Hem her türlü genellemeyi ayıp sayacaksın, doğru bulmayacaksın, hem de kalkıp çok büyük bir kesim hakkında aşağılık ifadeler kullanarak onlara iftira atacaksın.

Kanaatimce en büyük ahlaksızlık, iftira atmaktır.

En büyük cahillik, bilmeden, kaynağını araştırmadan, delilsiz konuşmaktır.

Ülkeye en büyük düşmanlık, toplumu ayrıştırmaktır, bir kesimi alenen aşağılayıp ötekileştirmektir.

Ki bu, hem örfe hem de hukuka aykırıdır. TCK’nın 216/2 – 218’nci maddesine göre halkın bir kesimini alenen aşağılamak, suçtur.

İmam hatiplileri aşağılayarak iftira atan malum kişi, büyük bir suç işlemiştir. Suçun gerektirdiği müeyyide hakkında mahkemeler karar verecektir ancak mahkemelerin vereceği karar ile sorun sadece kısmen lokal bir şekilde çözülmüş olacaktır.

İslami çağrıştıran simgelere ve dini değerlere hakaret etmek, bir zihniyet meselesi haline gelmiştir. Son dönemlerde hakaretlerde bir artış yaşanmaktadır. Dolaysıyla, bu sakat zihniyetin tedavi edilmesi gerekmektedir. Bu zihniyet tedavi edilmezse, yarın İslami kesimler olarak hoşumuza gitmeyen başka gelişmelerle de karşılaşacağız.

Aziz İslam’a hakaret etmek, Müslümanları ve değerlerini aşağılamak, asla normal görülmemelidir.

İfsat ediciler hem Türkiye’de hem de Avrupa’da İslami değerlere hakaret etmeyi normalleştirmenin peşindedirler. Böyle yaparak, İslami değerleri kötülemek ve değersizleştirmek istiyorlar.

Buna müsaade edilmemeli, toplumu değerlerinden uzaklaştırmaya yönelik sinsi çalışmalar ortaya koyan bu hastalıklı zihniyet ile bir bütün olarak mücadele edilmelidir.