Günlerdir merakla beklenen "Ak Parti 4. Olağan Kongresi" geniş bir katılım ile gerçekleşti. Kamuoyu, özellikle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan`ın yapacağı konuşmayı büyük bir merakla bekliyordu. Zira Ak Parti Tüzüğünün 132. maddesine göre, "Parti listelerinden aday gösterilip seçilmiş milletvekilleri en fazla üç dönem aday gösterilebilir" hükmü, son kez seçilecek olan Erdoğan`ın konuşmasını daha cazibeli kılıyordu.

Hatta kongre öncesinde birçok kişi, Başbakan Erdoğan`ın yapacağı konuşmanın bir manifesto niteliği taşıyacağını, özellikle Kürt sorununun çözümü için yeni ve kalıcı yöntemlerin konuşulacağını belirtiyordu. Dolaysıyla kongrede tüm gözler Erdoğan`ın yapacağı konuşmaya çevrilmişti. Merakla beklenen konuşmaya 11.30`da başlayan Başbakan Erdoğan, yaklaşık iki buçuk saat konuştu ve birçok farklı meseleye değindi.

Başbakan Erdoğan konuşmasında darbelerden, statükodan, vesayetçi rejimlerden, CHP`den, etnik-dini-bölgesel milliyetçilikten, ayrımcılıktan, insan haklarından, yaşam tarzlarından, iç ve dış tehditlerden, demokrasiden, demokratikleşmeden, muhafazakâr demokratlıktan, gelecekteki hedeflerinden, ekonomiden, Suriye politikasından, muhalefetin yaklaşımından ve daha birçok meseleden söz etti. Ayrıca da, "İslamofobi" ve "Kürt Sorunu"na da değindi.

Öncelikle, Başbakan Erdoğan`ın yaptığı konuşmayı bir-iki kısım hariç başarılı bulduğumu, verdiği mesajların yerinde ve gerekli olduğunu ifade etmek isterim. Zira konuşması toparlayıcı ve birleştiriciydi. Halkları düşmanlığa iten, medeniyetler arası çatışmaya sevk eden bir konuşma değildi. Kardeşlik, sevgi, barış ve kucaklaşma mesajları daha bir ön plandaydı. Bu insancıl vurgular ön planda olduğu için de, konuşma çoğu kesimden beğeni ve takdir topladı.

"İslamofobi, Özgürlüğe Tahammül Anlayışıyla Tanımlanamaz"

Başbakan Erdoğan`ın kongre konuşmasında üzerinde önemle durduğu konulardan bir tanesi de "İslamofobi" idi. Zira İslamofobi, son zamanlarda sıkça konuşulan konuların başında geliyor. Özellikle artan İslam karşıtlığı, şuanda Batı ülkelerinde yaşayan Müslümanların en büyük sorunu haline gelmiş bulunmakta.

Müslümanlar, Batı ülkelerinde son derece haksız ayrımcılığa, iftiralara ve saldırılara uğramaktadırlar. Ayrıca da, Müslümanların mukaddesatlarına karşı kabullenilemez hakaret, saldırı ve iftiralar yapılmaktadır. Yapılan bu saldırı, hakaret ve iftiralar farklı şekillerde tezahür etmek de, sonrasında ise adeta Müslümanların sabrı ölçülmektedir.

İslamofobi sorununun ortadan kalkması, Batılı ülke yöneticilerinin atacağı samimi adımlar ve çıkaracakları engelleyici yasa(k)larla olabilecek bir durumdur. Tabi bunun yanında, Müslüman ülke yöneticilerinin İslamofobiyi gündemlerine almaları ve aynı antisemitsizim/yahudi karşıtlığı gibi bir insanlık suçu sayılabilmesi için çağrı yapmaları da, sorunun ortadan kalkması yolunda önemli bir adımdır. Buna da, hassasiyet sahibi Müslüman ülke idarecileri öncülük etmelidir.

Başbakan Erdoğan`da bu hassasiyeti göstererek kongre konuşmasında, ‘İslamofobinin bir nefret suçu olduğunu ve sevgililer sevgilisi Peygamberimize hakaret etme cüretini gösteren ve alçakça saldırıda bulunan bir zihniyete katlanmanın asla bir özgürlüğe tahammül anlayışıyla tanımlanamayacağını` ayrıca da ‘İslamofobinin, aynı antisemitsizim gibi bir insanlık suçu sayılması gerektiğini` ifade etti.

Erdoğan`ın İslamofobiyle ilgili bu düşüncelerini dile getirmesi ve Batı ülkelerine İslamofobinin insanlık suçu sayılması çağrısını yapması, kanaatimce kongrenin en önemli anlarından biriydi. Çünkü kongrede yabancı konukların olması ve kongrenin dünya medyası tarafından da yakından ve ilgiyle takip edilmesi gerçeği göz önüne getirildiğinde, Başbakan Erdoğan`ın İslamofobi vurgusunun ehemmiyeti daha fazla anlaşılacaktır sanırım.

Kürt Sorunda Gelinen Nokta; Yeni Dönemde "Eski Nakaratlar"


Kongrede, kamuoyu ve hasseten Kürtler tarafından yıllardır konuşulan ama bir türlü çözülemeyen &`;Kürt Sorunu”nda izlenecek yeni politikaların açıklanması da bekleniliyordu. Erdoğan`ın birkaç gün önce bir televizyon programında Kürt sorunu ve Terör sorununa dair yeni gelişmelerin olabileceğinin sinyalini vermesi, kongrede Kürt sorunuyla ilgili yeni söylemlerin ve kalıcı çözümlerin olacağı beklentisini artırmıştı.

Ama maalesef Erdoğan`ın kongredeki Kürt sorunu konuşmasında, ne yeni bir söylem ne de kalıcı bir çözüm önerisi vardı. Ak Partinin yeni döneminde, "Eski nakaratlar" vardı sadece. Daha öncelerde söylediklerini tekrar etti Başbakan. Yine Kürt halkına seslendi, çağrı yaptı; PKK ile değil, sorunu çözmeye çalışanlarla kucaklaşmaya davet etti. Oysa Kürt halkının büyük ekseriyetinin hiçbir zaman PKK ile kucaklaşmadığı ve PKK`nın ideolojisini kesinlikle benimsemediği gerçeğini görmezden geldi.

Bölgeyi ve bölge insanını tanıyanlar çok iyi biliyor ki, PKK bütün Kürtlerin temsilcisi değildir. Hele hele Kürt Müslümanların temsilcisi hiç değildir. Bunu yıllardır söylüyoruz, yazıyoruz; Ak Parti -ya da devlet- eğer ki Kürt sorununu gerçekten çözmek istiyorsa samimi adımlar atmalı ve özellikle bölgedeki "İslami Camia”nın varlığını görmezden gelmemelidir.

Başbakan Erdoğan, Ak Parti 4. Olağan Kongre konuşmasında da bu vurguyu yapmadı, daha öncelerde söylediklerini tekrar etti sadece. Sonuç olarak, Kürt sorununa dair konuşmasında, kamuoyunun ve özellikle bölgedeki Müslüman halkın beklentilerini maalesef karşılayamadı Başbakan R. Tayyip Erdoğan!