“Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma! Bilâkis onlar diridirler; Allah’ın, lütuf ve kereminden kendilerine verdikleriyle Rableri katında rızıklara mazhar olmaktadırlar.” (Ali İmran / 169)

İnsanlık tarihi boyunca Allah’ın aziz davası için mücadele etmiş nice şahsiyet vardır. Kimi bu mücadele esnasında düşmanları tarafından şehid edilmiş ve böylece adlarını şehidler kervanına yazdırmışlardır.

O aziz şehidler ki, hayatları boyunca nebevi mesajın gerekliliklerini yerine getirme adına uğraş ve çaba içerisinde olmuşlardır. İlahi öğretiler ışığında insanlara yol göstermiş, topluma yön vermişlerdir.

Aziz İslam davasının selametini her şeyden ve herkesten üstün tutmuşlardır. Karşılaştıkları sıkıntı ve musibetlere sabretmişler, baskı ve dayatmalara tahammül ve mukavemet göstermişlerdir. 

Hangi şehidin hayatında fedakârlık yoktur ki. Hangisi İslam düşmanlarının saldırılarına duçar kalmamış ki. Hangisi insanların dünya ve ahiret selameti için gece gündüz aziz dava yolunda cehd göstermemiş ki. Hangisi davanın tebliğ edilmesi, yayılması ve toplum arasında çoğalan kötülüklerin engellenmesi için ehli küfre karşı mücadele etmemiş ki.

Aziz İslam davası için fedakârlık yapmak, imkân ve vakitlerini seferber etmek, vahyin öğretileri ışığında insanlara yol göstermek bütün şehidlerin ortak noktalarıdır.

O aziz şehidler ki, İslam düşmanlarına boyun eğmemiş, zalimlerin karşısında Ali olup hakkı haykırmış, Musab olup yozlaşmış toplumlara önderlik ve öğretmenlik yapmışlardır.

O aziz şehidler ki, maruz kaldıkları zorluklara karşı sabrı kuşanarak Eyyüp olmuşlardır. Kahramanlıkta Hamza olmuş, çağın zalimlerine karşı numune olacak asil bir duruş sergilemişlerdir.

O aziz şehidler ki, çorak toprakları mücadele azimleri ve örnek yaşantılarıyla yeşertmiş ve toprağın bereketlenmesine vesile olmuşlardır.

Tüm şehidlerin ortak derdi ve hedefi, ilahi rızaya ulaşmak olmuştur. Hangi şehidin hayatına baksak bunu görürüz.

Onlar, asıl kurtuluş ve zaferin yüce Allah’ı razı etmek olduğunun şuuruyla hareket etmişlerdi. O yüzden toplumun ıslahına, Müslümanların birliğine, ümmetin vahdeti elde etmesine çok önem vermişlerdi.

İslam’ın kutlu mesajının kitlelere ulaşmasına vesile olan aziz şehidler, Allah yolunda canlarını çekinmeden feda eden yiğitlerdir.

Yüce Rabbimiz, onların ölü olmadığını, bilakis diri olduklarını ve insanların beşeri bir akılla idrak edemeyecekleri şekilde rızıklara mazhar olduklarını bildirmiştir.

Ne güzel bir mükâfattır bu, ne yüce bir derecedir bu, ne kutlu kurtuluş gemisidir bu. Rabbim âli eylesin makamlarını. Rabbim, tüm İslam şehitlerinin şahadetini mübarek eylesin, bizleri de şehitlerin şefaatine mazhar eylesin.

Yazımızı şairin şehadetle ilgili şu sözleriyle noktalayalım:

Herkese uğradın sen bana küsülü müsün? Birçoğuna göz kırptın bana yeminli misin?
Ben senin aşkın ile kavrulurken burada. Ey şehadet sen bana neden nazlar edersin?

Bilsem ki ne zamana denk gelecek gelişin. Damat gibi hazırlanır güzelce süslenirdim.
Kanımı toplardım tam fışkıracağı yerden. Ey şehadet sen benim aşkımsın can özümsün.

Ey şehadet kurtuluş azadelik sendedir. İzzet, şeref, ar, namus yolunun üstündedir.
Kanımın fışkırması gelişine müjdedir. Ey şehadet çabuk gel, bana getir müjdemi.