Hayatın her anında yapılan işlerin nizam ve intizamı sıdk/doğruluk iledir. Büyük saltanatın yegâne sahibi Allah-u Teâlâ'nın emir ve yasaklarına eksiksiz bir şekilde uymak, âlemlere rahmet Hz. Muhammed(sav)'in sünnetine sarılmak, çevrenin ve insanların hak ve hukukuna riayet etmek doğruluğun temel esaslarıdır.

Doğruluk; düşüncede, sözde, niyette, iyilikte, iradede, azimde, vefa ve amelde yüce amaçlar uğruna yaratılan insanoğlu için birinci esas olmalıdır. İnsanoğlu, yaşamının idamesi süresince karşılaştığı olaylarda her ne olursa olsun hak ve doğruluktan taraf olmalıdır. Vereceği karar aleyhinde bile olsa, tereddüt göstermeden hak ve doğru olanı tercih etmelidir.

Doğruluğun zıddı ve münafıklığın belirtisi olan kizb/yalancılık, hiçbir zaman bir Müslümanın hayatında olmamalıdır. Böyle bir maraza yakalanan insan, muhakkak ondan kurtulmanın yollarını ve çaresini aramalıdır. Çünkü bilinen bir gerçek şu ki, yalan insana günah kazandırır, günah da insanı helake yani cehenneme götürür.

Allah-u Teâlâ, Kur’an-ı Kerim'de çeşitli vesilelerle insanları iyilik yapmaya, doğru düşünmeye, doğru işlerde bulunmaya, hakka inanmaya ve hakikati benimsemeye davet etmiştir. Bunlar bazen tevhit önderleri Peygamberlerin kıssalarıyla, bazen sevgili Peygamberimizin dilinden dualarla, bazen tehdit ve korkutmayla, bazen de müjdelemeyle olmuştur.

Rabbimiz söz konusu ayetlerin kimisinde doğruluğa ve doğru olmanın gerekliliğine vurgu yapmış, kimi ayette doğruluğun şartlarını izah etmiş ve kimi ayette ise bahse konu koşulların gereklilikleri yerine getirildiği takdirde kurtuluşa sebep olacağının muştusunu vermiştir.

Diğer tevhit önderleri Peygamberlerde olduğu gibi sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'in de en önemli vasıflarından biri doğruluk üzere olmasıydı. Sevgili Peygamberimize "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!" ayet-i celilesi indikten sonra "Bu ayet beni ihtiyarlattı" diyerek, ayetin üzerinde ne kadar şiddetli bir etki bıraktığına ve dolaysıyla ayete konu olan doğruluğun önemine vurgu yapmıştır.

İnsanların en hayırlısı sevgili Peygamberimizin yaşayışı, oturuşu, kalkışı, konuşması, insanlarla ilişkisi, hayvanlara karşı merhameti ve çok daha fazla sayabileceğimiz güzel hal, hareket ve davranışlarının hepsi Rabbimizin emirleri doğrultusunda eksiksiz ve mükemmel bir şekilde yerine getirilmiştir. Böylece Peygamberimiz, insanlara takip ettikleri takdirde hayatı manidar kılacakları, kurtuluşa erecekleri, ebedi saadetin müjdesini alacakları örnek bir 'kulluk' ve 'hayat' bırakmıştır.

Sevgili Peygamberimizin güzide ashabı da, Allah-u Teâlâ'nın emirlerini yerine getirmede ve yasaklarından sakınmada O yüce şahsiyeti takip etmiş; böylece onlarda, insanlığa numune-i imtisal bir hayat bırakmışlardır.

Peygamberimizin ve güzide ashabının yolunu takip eden ve 'dava'larına hizmet etmeyi hedef edinen günümüz Müslümanları da, sıradan bir birey olmadıklarının, sürdürmek istedikleri misyonun çok büyük ve önemli olduğunun, yüklendikleri görevin ağır sorumluluklar gerektirdiğinin ve icap ettiği takdirde mal ve canlarıyla bedel ödemekten çekinmemeleri gerektiğinin farkına varmalı ve yaşamlarını bu esaslara göre dizayn etmelidirler.

Akla gelen mülahazaların, pratiğe dökülen eylemlerin, dile getirilen konuşmaların, kâğıda yazılan sözlerin kısacası hayatı doğruluk çerçevesinde manidar kılacak bütün her şeyin bilinciyle hareket etmelidirler.

Allah-u Teâlâ'ya kul, Hz. Muhammed (sav)'in şefaatine mazhar olmak için; dünya ve ahirette mutlu ve huzurlu olmak, kendilerine gazap edilmiş ve sapmışlardan olmamak için; ahiret yurdunda cennet ehlinden olmak, cehennem ehlinden olmamak için bütün yaşam ve yaşantılarını İslami kaide ve kurallara göre idame ettirmeye çalışmalıdırlar.

Sevgili Peygamberimizin ve güzide ashabının yolunu takip eden günümüz Müslümanları bunları yaptığında, elbette hayat her kişi ve kesim için çok daha güzel ve anlamlı olacaktır.

İnsanların yaptıkları karşılığında kendilerine mükâfat ya da ceza veren Allah-u Teâlâ, söz, kalem, siyaset ve çeşitli vesilelerle İslam'a ve insanlığa hizmet etme derdinde olan Müslümanları, hayatı yaşanılır ve anlamlı kılan doğruluktan hiçbir zaman ayırmasın.