Hayat şartlarının eskiye göre çok daha rahat olduğu, imkânların fazlalaştığı, iletişimin çoğaldığı ve aynı şekilde bilgiye erişimin hızlı ve kolay olduğu bir dönemdeyiz. İmkânların artmasına mukabil insanların mutlu ve huzurlu olması gerekirken tam tersi gelişmelerin yaşandığını müşahede etmekteyiz.

Yaşam standartları artıp imkânlar çoğalınca insanların değer yargılarında, hayata bakışlarında, yaşamı sürdürmelerinde ve bazı düşüncelerinde değişiklikler yaşandı. Yaşanan olumsuzlar tabiî olarak toplumun ekseriyetini çok ciddi manada etkiledi. Bu olumsuz gelişmelerden Müslümanlar da etkilendi. Böyle olunca dünyevileşme kaçınılmaz oldu.

Dünyevileşme yaşanınca, İslamî şuur kaybedildi ve bireyselcilik ön plana çıktı; insanlarda makam, mevki ve daha çok kazanma arzusu oluştu. Böylece toplum dünyalık cazibelere kapılarak insanî ve İslamî değerlerinden uzaklaştı. Bilahare, toplumda seküler bir hayat anlayışı hâkim oldu. Seküler anlayış, ne yazık ki toplumu benliğinden uzaklaştırdı.

Üreten ve yardımlaşmayı meleke haline getiren bir toplum yerine, sadece tüketen, yalnızca kendini düşünen ve çevresindeki fakir ve muhtaçlardan haberi olmayan bir toplum oluştu.

Duyarlı, hassasiyet sahibi, bir kötülük gördüğünde hikmeti elden bırakmadan o kötülüğe müdahale eden bir toplum yerine, bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyen duyarsız bir toplum oluştu.

Akrabalık, arkadaşlık ilişkilerine çok önem veren ve komşusu aç iken tok uyumayan bir toplum yerine, aynı binada kapı komşusu olmasına rağmen birbirini sormayan, sadece asansörde karşılaştıkları zaman birbirine selam veren ve sanal ilişkileri önceleyen a-sosyal bir toplum oluştu. 

Hayatın merkezine İslam ve Kur’an’ı koyarak yaşamı sürdüren ideal bir toplum yerine, öz değerlerinden uzaklaşan ve din ile arasına mesafe koyan hedefsiz bir toplum oluştu.

Batı’nın İslam toplumlarına şirin göstererek sunduğu “seküler anlayış” toplumumuzda benimsendiği için bu olumsuzlar yaşanmaktadır.

Geleceğimizi tehdit eden ve Kur’an’ı toplum arasından çıkarmayı hedefleyen söz konusu seküler tehlikeye karşı önlemlerin alınması ve yeni stratejilerin geliştirilmesi gerekmektedir.

Bu konuda kimi İslamî çevrelerin çalışmalar yaptığı bilinmektedir. Kur’an hakikatlerinin hayat nizamı haline getirilmesine yönelik ve Kur’an’ın hayatın merkezine oturtulmasının gerekliliğiyle ilgili çalışmalar yapan kurumlardan biri de Kur’an Nesli Platformu’dur.

Kur’an Nesli Platformu, toplumu İslam ve Kur’an’dan uzaklaştıran seküler bir hayat anlayışına karşı, toplumun ancak Kur’an’a sarılarak mutlak kurtuluşa erişeceğine inanır. Dünyevileşme tehlikesine karşı hayatın merkezine Kur’an ve sünneti koymayı amaçlar.

Kur’an’ın evrensel mesajını yaygınlaştırmayı öncelikli görevi gören Kur’an Nesli Platformu, bilinçli bir şekilde insanî erdemlerden uzaklaştırılan insanlığı Kur’an hakikatleriyle ihya etmeye çalışır. Toplumsal yozlaşmaya ve ahlakî çöküntüye karşı toplumu Kur’an ahlakı ile aydınlatmayı hedefler.

Kur’an Nesli Platformu, toplumsal sorunlarda müracaat mercii olarak, Kur’an hükümlerinin esas alınması yönünde bilinçlendirme çalışmaları yapar. Bu konuda yaptığı çalışmalarla toplumun bütününe ulaşmayı hedefler.

Bir ihya ve ıslah hareketi olan Kur’an Nesli Platformu, insanlığı kötülüklerden, ahlaksızlıklardan, hayâsızlıklardan, adaletsizliklerden alıkoyan namazın gerçek manada anlaşılması ve hayatta tatbik edilebilmesi adına programlar tertip eder. Çocuklara namaz bilinci aşılamak için süreli eğitimler verir; toplumsal bilinç oluşturma adına da geniş kapsamlı çalıştaylar düzenler.

Toplumu Kur’an’la buluşturma adına daha birçok faaliyet yapan Kur’an Nesli Platformu’nun yüklenmiş olduğu misyon, ortaya koymuş olduğu vizyon ve Kur’an merkezli yapmış olduğu çalışmalar, toplumumuzu çepeçevre sarıp etkisi altına alan sekülerizm tehdidini ve tehlikesini bertaraf edebilecek çalışmalardır. Bu sebepten ötürü platformun çalışmaları önemsenmeli, duyarlı ve hassasiyet sahibi kişi ve kesimler tarafından takip edilmeli ve desteklenmelidir.