İslam beldeleri başta olmak üzere dünyanın hemen hemen her yerinde savaş ve çatışmalar, zulüm ve haksızlıklar yaşanıyor. Güç ve iktidar sahipleri, mazlumlara ve hakları ellerinden alınmış masumlara acımasızca zulmetmeye devam ediyor.
Yıllardır konuşulmasına ve gündem yapılmasına rağmen mutlak çözüm adına ortak bir akıl bir türlü devreye girmedi. Sorunu çözebilecekler hiçbir zaman ciddi bir biçimde sorumluluk alıp yükü yüklenme iradesi ve cesareti göstermedi.
Yaşanan zulüm, haksızlık ve savaşlara engel olabilecekler ve barışı tesis edebilecek ülkeleri idare eden yöneticiler olması gerekirdi. Ancak ne yazık ki günümüzün idarecileri sadece kendi ülke çıkarlarını düşündüklerinden dolayı yaşananlara çözüm bulamadılar.
Batı ülkelerinin liderleri bugüne kadar zulüm ve savaşların sona ermesi için samimi bir çaba ve gayret göstermediler. Aslında zaten onlardan samimi bir çaba beklenmiyor. Savaşların, zulüm ve haksızlıkların sona ermesi ve birliğin sağlanabilmesi için adım atması gerekenler, İslam ülkelerinin liderleridir.
Ne acı ki bugüne kadar istenilen ve beklenilen adımlar atılmadığı için sorunlar da olduğu gibi karşımızda durmaktadır. Küresel güçlerin istediği de budur zaten. Onlar İslam âleminin rahata ermesini ve Müslümanların birliğini istememektedirler. Dolaysıyla bu konuda girişimlerde bulunması gereken İslam ülkeleridir ve bir bütün olarak İslam âlemidir.
Bugün İslam dünyası zor günler geçiriyor. Emperyalist güçler sinsi planlarını devreye koyarak emellerini gerçekleştirme yoluna başvurarak ve her türlü alternatifi deneyerek İslam coğrafyasının yer altı ve yer üstü zenginliklerini sömürmek istiyor.
İslam coğrafyasını kan gölüne çevirmek, zenginliklerini sömürmek ve Müslümanların arasındaki ihtilafları körüklemek hedefinde olan küresel emperyalizmin büyük oyunu görülmediği müddetçe, İslam dünyasının bugünkü mevcut sorun ve sıkıntılarından kurtulması zor bir ihtimal gibi gözüküyor. Bundan ötürü Müslüman halklar, emperyalizmin oyununu bozmanın ve Batı kültürünün boyunduruğundan kurtulmanın alternatiflerini ciddi ciddi düşünmeleri gerekiyor.
Küresel emperyalizmin oyununu bozacak irade, gerçek manada İslam dünyasının birlik ve beraberliğini önceleyen Müslümanlar tarafından ortaya konulmalıdır. Zor bir dönemden geçen İslam dünyası, içten ve dıştan her türlü saldırıyla karşı karşıyadır. Saldırıların bertaraf edilmesi için İslam âleminin ortaya koyacağı irade ve sonrasında atacağı adım çok önemlidir.
Zaman, İslam âleminin Batılı şer güçlerin oyunlarını boşa çıkaracak adımları atma zamanıdır. Zaman, İslam dünyasının özüne dönüp birlik ve beraberlik içinde hareket etme zamanıdır. İslam dünyasının ve Müslümanların geleceği açısından ehemmiyet arz eden bu adımlar bugün atılmazsa, yarın çok geç olabilir. O yüzden bugün bu adımların atılması için tüm Müslümanların sorumluluk şuuruyla hareket etmesi gerekmektedir.
Ne yazık ki Müslümanlar sorumluluk bilinciyle hareket etmedikleri ve İslam ülkelerinin yöneticileri ümmetin çıkarlarını değil de ya kendi ülkelerinin ya da emperyalistlerin çıkarlarını öncelediklerinden dolayı ümmet bu haldedir. Ümmetin bu halden kurtuluşu; Müslümanların kardeşliğini ve vahdetini önceleyen ve aziz Kur`an`ın hükümlerini dosdoğru uygulayan yöneticilerin İslam ülkelerinin başına geçmesiyle mümkün olur.
Asıl amacı İslam dünyasının geleceği ve Müslümanların vahdeti olacak, ümmeti yaşadığı çaresizliklerden kurtaracak ve küresel emperyalist haydutlardan bağımsız politikalar yürütecek yöneticilerin halkı Müslüman olan ülkelerin başına geçtiği günler, yeryüzünde İslami düzenin hâkim olduğu ve ayırım gözetmeksizin tüm halkların rahat ettiği günler olacaktır.