Tarihte, İslam`ın yeryüzünde hâkim olması için mücadele eden pek çok değerli şahsiyet vardır. Bu şahsiyetler ömürleri boyunca İslam`ın ilke ve prensiplerinin yeteri kadar tanınması, bilinmesi ve anlaşılması için gayret göstermişler, zaman ve zemin müsait olduğunda da İslam`ın ilke ve prensiplerini farklı siyasi platformlarda anlatmışlardır.

İslam`ın yeryüzünde hâkim olması için mücadele eden şahsiyetler, sadece nasihat ve öğütle iktifa etmemişler; İslam`ın kadim ilkelerinin yeryüzünde kaim olması için bilfiil siyaseti de işin içine karıştırmışlardır. Zira İslam ilkelerinin ve Allah`ın emirlerinin yerine getirilmesi için, İslami bir iktidarın olması şarttır.

Hatta Allah Teâlâ kimi ayetlerde siyasi bir iktidarın vücuda gelmesi için peygamberleri şahsında sorumluluk sahibi tüm müslümanlara şu şekilde dua etmelerini emretmiştir “Ve şöyle de: Ya Rabbi; beni, doğru bir girişle girdir ve doğru bir çıkıştan çıkar, bana kendi indînden, yardımcı bir kuvvet (iktidar/hükümet) ver.” (İsra/80)

Bu ayet-i kerimenin tefsirini, ‘İslam`da Hükümet` adlı kitabın mütercimi Hurşid Ahmed şöyle açıklar; “Bu ayet-i kerime, Hicret-i Nebevi`den pek az önce nazil olmuştur. O zamanın görünürdeki durumu göz önüne getirilirse, hükümetin ve iktidarın ehemmiyet derecesi kendiliğinden aydınlanmış olacaktır.”

İslam`a gönül vermiş ve birçok kıymetli hizmetlerde bulunmuş olan büyük İslam âlimi Ebu-l Ala el-Mevdudi de, yukarıda zikrettiğimiz ayet-i kerimenin mefhumu hakkında şu cümleleri beyan eder; “Ya sen kendin bana iktidar ver. Yahut da bana destek olacak herhangi bir ‘hükümet` vücuda getir ki, onun kudreti vasıtasıyla dünyayı, saplanmış bulunduğu şu fenalıklardan temizleyip kurtarabileyim. Fenalıklardan, açık seçikliklerden, ardı arkası kesilmeyen kötülük selinin önüne geçip, senin adalet kanununun geçerli olması ve yürümesi yolunda çalışayım.”

İslami hareketlerin olgunlaşıp kemale ermesi ve İslami ilke ve prensipleri eksiksiz bir şekilde vücuda getirilmesi için gerekli olan, İslami siyasi iktidar hususunun teyidi hakkında şu hadis-i şerif de sarf-ı nazar edilmemelidir; “Hak Teâlâ, Kur`an ile karşı koyup ortadan kaldırmadığı birçok şeyi ‘hükümet` vasıtasıyla karşı koyup ortadan kaldırır.”

Konuyla ilgili olarak, Üstad Mevdudi`nin ‘İslam`da Hükümet` adlı kitabında müslümanlara hitaben üzerinde önemle durduğu şu sözlerine de kulak verelim; “Siz kalkıp da, Hak Teâlâ`ya iman ettiğinizi ileri sürüp kendinizi mümin diye ilan edip, sonra da yaşayış yolunda Hak Teâlâ`nın kanunlarının aksine, gayrı İlâhi kanunlara tabi olup gidesiniz. Böyle bir şekli reva görmek ve bunu caiz saymak, İslam`ın büyük bir çelişkiye düşmüş olması demek olur. Hâlbuki İslam, çelişkiyi asla caiz saymaz. İslam, insanlığı içine düşmüş olduğu bütün yanılmalardan kurtarmak içindir.”

Yukarıda verdiğimiz örneklerden de anlaşılacağı üzere, Allah`ın emirlerinin ve Resul-i Ekrem (sav)`in sünnet-i seniyesinin yerine getirilmesi ve İslami kanunların uygulanması için; İslami bir iktidarın olması, yeryüzü müslümanlarının hayatlarını daha iyi bir şekilde sürdürmelerine sebep olacaktır. Dolaysıyla tabanı yüzbinleri bulan, -belki de çok daha fazla olan- İslami bir oluşumun/hareketin günümüz siyasetinin dışında kalması, sadece irşad ve tebliğ çalışmalarına yoğunlaşması, Allah ve Resulünün istediği bir yol değil; İslam düşmanlarının geçmişten süregelen stratejilerinin devam etmesi anlamındadır.

Yakın tarihimizde, dünyadaki İslami hareketlerin siyasi arenadaki başarılıları göz önüne alındığında, ülkemizde de İslami siyasi bir hareketin başarı getireceği sonucu çıkar önümüze… Zira İslami hareketlerin metodu, muhtelif farklılıklar gösterse de genel itibarıyla aynıdır. Unutulmamalıdır ki; İslami siyasi bir hareket, nerede faaliyet gösteriyorsa göstersin, şüphesiz en büyük desteği Kur`an ve sünnetten alır.

İran İslam Devriminde de en büyük destek, Kur`an`dı

İslami ve insani tavır ve duruşuyla, asrımıza ve geleceğe siyasi ve içtimai alanda damga vuran İran İslam Cumhuriyeti Onursal Lideri ve 1 Şubat 1979`daki İslam Devrimin baş aktörü merhum Ayetullah Seyyid İmam Ruhullah Humeyni, İslam devrimin gerçekleşmesinden sonra, elindeki Kur`an`ı kaldırarak yüzbinlere hitaben yaptığı konuşmada; “Kıymetli ve fedakâr kardeşlerim! Siz bu devrimi mollalara borçlu değilsiniz. Gençlere de borçlu değilsiniz. Bana da borçlu değilsiniz. Siz bu devrimi, şu elimdeki Kur`an-ı Kerim`e borçlusunuz” diyerek, Kur`an`ın ilahi desteğini ve Kur`an`a olan sadakatini bir kez daha göstermiş oluyordu.

İmam Humeyni`nin bu konuşmasından anlaşılacağı üzere, İslami siyasi hareketlerin başarıyı elde etmelerindeki en büyük destek Kur`an`ın ilahi desteğidir. Yeter ki İslami siyasi bir hareket, Kur`an ve sünnet dairesi dışına çıkmasın; takip edeceği hareket metodu, nebevi hareket metodu olsun; herhangi bir mezhebi taassubu öncelemesin; emperyalist ve istikbar güçlere karşı İslami bir duruş sergilesin; ezilmişlerin ve haksızlıklara uğramış mustazafların gasp edilmiş haklarının iade-itibar edilmesini sağlasın… İşte o zaman, İslami siyasi hareketin başarılar elde ettiği, ideallerinden ve değerlerinden sapmadan kararlılıkla yoluna devam ettiği görülecektir.

Muhammet Şerif / Doğruhaber