Aziz İslam`dan ve manevi değerlerden uzaklaşıldıkça, aynı oranda toplumsal sorunlarda da artış meydana geliyor. Kötü alışkanlıklarda artışlar yaşanıyor; kumar oynayanların sayısı artıyor, şans oyunları adıyla oynatılan kumar devlet eliyle yaygınlaştırılıyor, yani kumar devletin izni ve yönlendirmesiyle resmileştiriliyor. Kötülüğe giden yollar açık tutuluyor, devlet bu konuda caydırıcı hiçbir tedbir almıyor. Hırsızlık, arsızlık, nesli ifsada sürükleyen içki ve uyuşturucu kullanımı, faiz, haksız kazanç ve benzeri kötü alışkanlıklar toplumda maalesef ki artıyor.
Toplum neden bu halde, İslamî değerlere verdiği önemle bilinen toplumumuz nasıl oldu da özünden bu kadar uzaklaştı? Ne yazık ki günü birlik pansuman çözümler ve meselelerin sadece sonuçlar üzerinden ele alınması toplumu bu hale getirdi. Günü kurtarma derdindeki siyasetçilerin ve kendilerini sistemin sahibi gören devlet adamlarının vurdumduymazlığı, çıkar ve menfaatlerini milletin maslahatının önünde görmeleri toplumu bu hale getirdi.
Toplumun özünden uzaklaşıp canavarlaşması bir anda olmadı. İnsanlarımız değerlerinden uzaklaştıkça olumsuzluklar ve toplumsal sorunlar artmaya başladı. Kötülüğe ve hayâsızlığa giden yollar açık tutulduğundan ve dahi devlet bünyesindeki kurumlar tarafından teşvik edildiğinden dolayı sorunlarda artışlar yaşandı. Peki, çözüm için ne yapmak gerekir? Her şeyden evvel en baştan başlamak gerekir; toplumsal sorunlarımızın sona ermesi ve fıtrata dönüşün sağlanması için duyarlı insanlar olarak adım atıp harekete geçmemiz gerekir.
Gelin topluma faydalı insanlar yetiştirelim. Değerleriyle barışık örnek bir neslin yetişmesine öncülük edelim. Hep birlikte bir seferberlik başlatalım. İnsanlarımızın dünya ve ahiret saadeti için kafa yoran iyi insanlar olarak biraz daha gayret gösterip çalışalım. Pansuman çözümler yerine evvela toplum olarak bizler mutlak çözüm için yola revan olalım, üzerimize düşeni yapalım. Bunu yapmakla mükellefiz. Devleti idare edenler ve topluma yön verenler de üzerlerine düşeni yapmak zorundadırlar.
Evet, toplumda artan ahlaksızlıkların, kötü alışkanlıkların ve yaşanan toplumsal sorunların temel sebebi sistemin İslam`ı ölçü almamasından kaynaklanıyor. Maalesef ki mevcut sistem düzgün değil, değerlerimizi esas alan bir sistem yok! Bu canavarları yetiştiren bizim sistemdir; eğitim sistemimizdir, hukuk sistemimizdir, devletin adalet anlayışıdır. Değerlerimizle uyuşmayan bu sistemi kimse kutsamasın, sistemde sorun olmadığını iddia etmesin! O yüzden evvela sistemin değişmesi veyahut mevcut halinin ıslah edilmesi gerekir.
Çağrımız duyarlı tüm insanlara! Gelin bu onurlu mücadeleyi hep birlikte verelim. Yeni olayların ve mağduriyetlerin yaşanmaması için gerekli yasal alt yapının hazırlanması için ülkeyi idare edenlere baskı yapalım, suçlu ürettikten sonra kendisini gizleyen sistemin değişim ve dönüşümü için gerekli olan mücadeleyi verelim.
Her mesele sonrasında dikkatleri kuklalara yönlendiren sistemin yenilenmesi ve mayasında İslam olan toplumumuzun özüne dönmesi için söz konusu mücadeleyi vermenin bir bütün olarak hepimizin öncelikli görev ve sorumluluğu olduğunu bilelim. Cinsel istismara uğradıktan sonra katledilen minik Eylül vakıası gibi vicdanları derinden yaralayan toplumsal meselelerin bir daha yaşanmaması için sivrisineklerle değil bataklıkla uğraşalım. Sistem ıslah edilmeden, toplumsal sorunlarımız sona ermez. Toplumsal sorunlarımızın çözüme kavuşması için evvela sistemin ıslah edilmesi gerekir.
Sistemin sahipleri, yaşanılan meselelerden sonra kamuoyunu sadece sonuçlar üzerinden değerlendirme yapmaya zorluyor. Bu tuzağa düşmemek gerekiyor. Asıl hedef, sebepleri ortadan kaldırmak olmalıdır. Sebep-sonuç bağlamında değerlendirmeler yapılmadıkça tedavi süreci bir ömür boyu devam eder. Dolaysıyla da asıl hedefe hiçbir zaman ulaşılamaz. Asıl hedefe ulaşma maksadıyla, meseleleri sebep-sonuç bağlamında ele almak ve mücadeleyi bu mülahazalarla sürdürmek gerekir.