Bismihi Teâla

Doğrusu ulusal medyada ne kadar gündeme geliyor bilemiyorum.

Fakat yaptığı yardımlarla gün be gün gündemi teşkil edeceğinden kuşkum yok. Zira aksakallı yaşlısından, 7 yaşındaki çocuğa değin büyük bir tevazu ile yardıma koşan bir kuruluştan bahsediyoruz. Başka deyişle 7`den 70`e

hayra koşan, hayırda çığır açacak bir kurumu… Önceleri bir dernek iken daha sonra çapı genişleterek bünyesinde barındırdığı 50`ye yakın sivil toplum kuruluşuyla ‘`Vakıf `` hüviyetine erişti.

2013 yılından bu yana gerek yurt içinde gerek yurt dışında binlerce ihtiyaç sahibine ulaşmanın haklı sürurunu yaşayadursun… Vakfın yöneticileri 2017 yılı faaliyet raporlarını geçenlerde kamuoyuyla paylaştı. Sayıları binleri bulan mağdur ailelere ulaştıklarını görünce; insan gerçekten

fakirle zengin arasında köprü rolünü gören bu tür yardım kuruluşlarının varlığından iftihar etmez mi?..

Bu vakfın gönüllülerinin belki de örneği çok az görülen bir yönü vardır. Şöyle ki; zaten kendileri mazlum ve mağdur kimselerdir. Yani mustazaf kesimdir. Kendileri öz yurdunda garip olan bu kimseler, muhaceretler, işkenceler ve zindanlar görmüş muvahhitlerdir. Sizce de yoksulluğu, mazlumiyeti kanıksamış kişiler; mazlum ve mağdur kimseleri anlamada daha nitelikli empati kuramaz mı?.. O(s.a.v) kutlu elçinin yetim, yoksul hali ile alakalı Yüce Kelam ‘`O seni yetim bulup ta barındırmadı mı? Seni yoksul bulup zengin etmedi mi?``(Duha;6,8) sözlerle mevcut halini ve ardından ‘`Öyleyse sakın yetimi ezme, isteyeni de azarlama.`` (Duha,9-10) diyerek toplumu anlamanın en ince detaylarının portresini sunmuyor mu bize? Yani yol haritamız sunulmuyor mu? İşte açıkça görülüyor ki âlemlere rahmet olarak gönderilen O kutlu elçi, toplumda haklarından mahrum bırakılmışların, yetimlerin, kölelerin…

Piri hamisi olmuştur. Bu hayır kurumunun en önemli başka bir yönü de kontrol ve denetiminin mekanizmasının tüm hassasiyetiyle yapılmasıdır. Başka deyişle kendi içinde günlük, haftalık, aylık, yıllık periyodik aralıklarla her türlü denetimi yapmasıdır. Hesap sorulabilirliğinin olmasıdır.

Daha sonrası remi mercilerce yapılacak olan denetime açık olması… Yani temel argüman haram ve helal ölçüsüne olan yakini inanç olunca beraberinde güven gelir, cesaret gelir, rahatlık gelir…

Buna benzer vasıfları taşıyan hayır kurumlarında hile, dolandırıcılık, hırsızlık Biiznillah görülmez. Ya da buna katiyen müsaade edilemez. Zira bu vakfın müdavimleri, hayır sahiplerinin hayratlarını birer emanet olarak gördükleri için büyük bir sorumluluğun bilincinde olduklarına bizzat şahidiz. ‘`Yetime sponsor ol, kardeş aile, su kuyusu, gıda paketi, kış yardımı, giyim yardım…`` gibi faaliyetlerine https://

www.umutkervani.org.tr adresinde daha teferruatlı bir şekilde bakılabilir. Hatta üye kuruluşlarına bizatihi gidilerek görülebilir ve çalışmaları hakkında bilgi edinilebilir diye düşünüyorum. Niyeti bozuk zihniyetler, İslam düşmanı olan kesimler ‘pireyi deve`-`habbeyi kubbe` yaparak hayırda yarışan İslami sivil toplum kuruluşlarını lekelemek istiyorlar.

Hayır, sahiplerinin içine kuşku düşürüp bu vesile ile hayrın önüne geçmek istiyorlar. Açıkçası, sömürmek istedikleri gariban kesimi kendi kötü emelleri ve bozuk ideolojileri uğruna kullanmak istediklerinden bu tür faaliyetlere tahammül etmezler. Oysa bilmezler ki İslam`da hayra koşanlar, yoksullar için birer köprü olduklarını… Fakat İslam düşmanları toplumda sömürülmüş kimselerin üzerinde büyük rantlar devşirmenin hesabı içerisinde olduklarından bunu görmek istemiyorlar. Kısacası masivaya verilen emek, mesai zayidir. Çoğu zaman da zararlıdır zira fanidir, yok olup gidecektir. ‘`Hayra delalet eden onu işleyen gibidir.``(- Keşfü`l Hafa,17480)

‘`Kim hayırlı bir iş başlatırsa hayırlı iş devam ettikçe ona ecir vardır.``( Keşfü`l hafa,11/335)

Kalın sağlıcakla…