Bismihi Teâlâ
Sani Zülcelal nebatatı, hayvanatı, yeryüzünü, gökyüzünü süslü, renk cümbüşü halinde yaratmayı murat etmiştir. Kâinatın en kapsamlı meyvesi olan insanı da en güzel biçimde yaratmıştır. Nitekim ayeti celilede"Biz insanı en mükemmel surette yarattık"(Tin Suresi, 4) buyrulmaktadır "Ahsen-i takvim`` diye tabir edilen bu asaletten manevi kemalat anlaşılabileceği gibi nazari cemal sonucu da çıkartılamaz mı?
En son Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK) verilerine göre son dört yılda Türkiye de kozmetik harcamalarının 2 milyar dolara dayandığı verileri gündeme geldi. Bu rakam sizce öyle geçiştirilecek, yabana atılacak türden bir şey mi? Özellikle Türkiye gibi muhafazakâr olan bir toplumda, kozmetik türü ürünlere fahiş harcamaların altında yatan temel düşünce nedir? Bir yandan Dünya`nın pek çok yerinde açlık, sefalet, mahrumiyet tavan yapmışken bir yandan da bu tüketim çılgınlığının izahı nedir? Ya da Müslüman bir kadın, yozlaştırmaya karşı kendini nasıl muhafaza etmeli?
Kozmetik ürünlerin kadınlar arasında çok büyük rağbet gördüğü açıktır. Başka bir deyişle makyajın kadınlar arasında çok yaygınlaştığı apaçıktır. Hatta buna ilişkin ‘`Güzellik Salonları`` ``Estetik merkezleri``, ``Lazer Epilasyon Merkezleri``vb gibi salonlarla kadınlar üzerinde rantlar devşirilmekte gün geçtikçe daha da hız almakta. Hizmet ismi altında muazzam para döngüsü dönmekte. Önceleri sade bayan kuaförleri ile yapılan bu faaliyetler günümüzde dev merkezlere, şirketlere dönüşmüş vaziyette. İşin garip tarafı önceleri kadına bakım ve makyaj hem cinslerince yapılırken; git gide karşı cinslerle yapılmakta ve maalesef artık yaygınlaşmış bir hal almaktadır. Hatta erkeklerin bile kendilerine göre makyaj yapmaya başladıklarına şahit oluyoruz.
Antropolojik açıdan değerlendirildiğinde insan dışında diğer canlılar arasında erkek olanlar daha süslüdür. Mesela tavus kuşu, aslanlar gibi… Lakin insanlardaki gösteriş, çekicilik dişide yani kadında toplanmıştır.
Beğenilme ve süslenme kadınlar için fıtri bir eğilimdir. Kimi psikologlar kadının sevimli, çekici ve beğenilen olmasını insan neslinin devamı için olmazsa olmaz bir kural olarak görürüler. Kadın ve süs konusunda denge unsuru çoğu zaman göz ardı edilmekte. Dindar, takva ehli kadınlar süslenmemeli mi? Süslenen, kadınlar dünyalık türden mi? İslam fıkhına göre kadının süslenmesi ya da makyajı nasıl olmalı?
Kadın ve süs konusunda kafamızda şöyle yanlış bir algı var: Dindar, takvalı, ağırbaşlı kadınlar sade ve süssüz olur. Ne kocasına, ne de kendisine helal olanlara karşı süslenmez. Diğer bir deyişle kadının fıtri duygularını, eğilimlerini hapsedip tabiri caizse erkek rolüne dönüştürmek. İkinci önemli husus ise süslenen kadını dünyevileşmekle eş tutmaktır. Yani bir kadın süslü ise onu daha dünyaya ait görürüz. Peygamberimizin uygulamalarına baktığımızda realitenin hiç de böyle olmadığını görebiliriz. Pek çok örnekleri vardır fakat bize ayrılan sayfa zemini müsait olmadığından ayrıntılarına inemeyeceğim. Güvenilir eserlerden, elinizdeki telefonlardan kadının süslenmesi ya da İslam fıkhına göre ‘`kadın ve süs`` konu başlığına bakarsanız daha da malumat sahibi olursunuz.
Modernizme kendini kaptıran kadın, maalesef büyük bir zihni karmaşayı yaşamaktadır. Teşhircilik hastalığına yakalanmış birinin ne yaptığının net bir şekilde farkında olmadığını düşünüyorum... Bu anlamda büyük travmalar, yaşamakta; anlamsız saplantılara düşmektedir. Gelinen süreçte haram ve helaller karıştırılmıştır. Başka bir deyişle haramı helal; helalı haram olarak göstermenin savaşını veriyor çağdaş dünya(!).Haramlara fetva bulacak yüzsüzlüğü bile göstermekten arlanmıyor. Ne yazık ki oltaya takılan balıklar misali, yığınları şer emellerine kurban etmekteler…
Soralım; kadın eşine karşı mı süslenmekte yoksa namahremlerine karşı mı..? Ya da eşine karşı mı süslenmeli yoksa başkalarına karşı mı süslenmeli..?
Süslenme, kadını harama mı götürmeli yoksa helale mi?.. Evin dışında süsünden taviz verme yen kadın, hanesinin içinde aynı tutumu göstermiyorsa bu bir çelişki değil midir? Dışa karşı gösterilen cilalanma, karşı cinste nasıl bir etki bırakır acaba???
Makyajda aşırıya gitme ya da teşhircilik boyuta vardırılan tutumlar özgüven eksikliğinden kaynaklanmıyor mu? Zira özgüven eksikliği yaşayan kişiler, daha güçlü olana benzemeye çalışarak eksikliğini tamamlamaya çalışmıyor mu?..
Kozmetik ürünlerin içindeki yapay malzemelerinin iğrençliğine girmeyeceğim fakat cilt uzmanları bu tür kozmetik ürünlerin kadının cildini zamanla daha da yıpratarak canlılığını tez öldürdüğünü belirtiyorlar.
Kısaca; Müslüman bir kadın süslenmesinde, İslam`ın öngördüğü; haram-helal çizgisini referans almalıdır. Nerede ve kime karşı süslendiğinin muvazenesini sağlam yapmalıdır. İslamiyet'in hoş görmediği husus, keyfe kâfi olan meşru dairenin dışına çıkarak sadece kendisini değil başka insanları da günaha sevk edecek ve onların içerisinde bazı olumsuz fikirleri harekete geçirecek şekilde süslenmektir. Bir İslam âliminin deyişiyle; `Helal dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur.``
Hayat düsturumuz “Biz, Allah`ın boyasıyla boyanmışızdır. Boyası Allah`ınkinden daha güzel olan kimdir? Biz ona ibadet edenleriz” (Bakara,138) Kur`an hakikati olsun.
Kalın sağlıcakla…