Bismihi Teala.
Sonda söylemek istediğimi, başta söyleyeyim.
Aman ha!
Kamu kaynakları,
mini minnacık sabilerin saf dimağlarını dumura uğratacak
faaliyetlere dönüşmesin!
Hele hele “toplumsal cinsiyet eşitliği” argümanıyla,
iş başına geçmiş belediyelerin insafına asla…!
Kamuya, topluma yapılabilecek en büyük ihanet nedir, diye sorulsa;
sizi bilmem ama bendeniz fıtrat kodlarıyla oynamak derim.
Yani yaratılıştan gelen genlere müdahil olmak.
Hatta DNA’sına ilişmek…
İlahi kitabın deyişiyle,
“ekini” ve “nesli” tahrip etmek.
Kimi belediyeler “kreş” ismi altında,
Bakanlığın yetkisini aşma gibi bir trenti yakalamış; kendince.
Belirtmeden geçemeyeceğim.
Tırnak içerisinde 17 yıl önce belediyelerin anaokulu açma yetkisi AYM’ce kaldırıldıydı.
İşin garip tarafı işi mahkemeye taşıyan cenah,
şimdi de kalkıyor küllerinden doğuyormuşçasına bir tutum sergiliyor.
Sizce de bu işte bir terslik yok mudur?
Aile bakanlığına bağlı kreşler, MEB’e bağlı çalışıyor da,
belediyelerin bundan muaf olma lüksü mü var?
Kimi belediyeler kendilerine “kraldan çok kral” rolü mü biçiyor?
Anaokulları, MEB’e bağlı.
Okul Öncesi ve İlkokul Kurumları Yönetmeliğine tabidir.
Bu kurumlar, 36-68 aylık çocuklara eğitim hizmeti veriyor.
Bu okulların müfredatı bakanlığın müfredatından farklı olabilir mi?
İşte “kreş”, “gündüz bakımevi” ve Çocuk Etkinlik Merkezleri(ÇEM) gibi isimlerle
kimi belediyeler boyundan büyük işlere kalkışmayı vird mi edinmiş?
Kaldı ki belediyelerin açmış olduğu kreş vs. yerler ücrete tabidir.
Ailelerden alınan aidatlarla işler dönüyor.
Yani öyle sanıldığı gibi belediyelerin marifetiyle işler dönmüyor.
Aslında yapılmak istenen ne biliyor musunuz?
Bebeler üzerinden siyaset devşirmek.
İşte dananın kuyruğunun koptuğu yer de bura ya…
Kalın sağlıcakla…