Bismihi Teala.

Okullar, devletin en önemli sosyal örgütlenme yerleridir.

Resmi ideoloji nesli belli bir kalıba göre yetiştirmeyi amaçlar.

Amaç ve hedefini memur statüsündeki öğretmenler marifetiyle yapar.

Konjonktürel olarak ülkelerin siyasi duruşlarındaki temel esprisi budur.

Hatta kendi bekalarının devamı için ‘sorgulayan bireyi’ bile çoğu kez istemez.

  Devlet kurumlarındaki işçi ve memur sınıfı sendikalaşmakla, sivil örgütlenme gereksinimi duyar. Dolayısıyla sendikalaşmakla psikolojik yönden kendisini güvende hisseder.

Sendikalaşma her ne kadar sınırlı bir tavır-tepki ise de

bir olmak, bir araya gelmek için kollektif inisiyatif alma gücüdür.

İşçi sendikaları, memur sendikalarından kimi yönleriyle ayrışmaktadır.

Yasal olarak birtakım ayrıcalıkların vermiş olduğu avantajlara sahiptir.

Kollektif bilinç işçi sendikalarında süreğendir.

Belki de bundan ötürü kimi zaman sesi daha gür çıkıyor.

Yumruğu daha sert iniyor.

Memur sendikalarına gelince iktidarla ters düşmek istemez.

Yani başı dertte olmak istemez.

  Türkiye’de irili ufaklı 23 sendikanın mevcudiyeti belki de memnuniyetsizliğin arayışlarıdır.

Şu var ki, 3 büyük konfedaerasyon gündemi belirliyor desek yanılmış olmayız.

Kulvarlar farklı olunca birliktelik de pek görülüyor.

Neticede her biri kendisine göre yakın gördüğü bir siyasi partinin güdümünde konumlanma gereği duymaktadır.

Türkiye’de iktidar-muhalefet düalizmini sendika zemininde görmek sanırım bize has bir şey olsa gerek.

   Kamu sendikasının 11 iş kolu içerisinde “Eğitim, öğretim ve Bilim Hizmetleri”

öne çıkar. Eğitim sendikaları doğası gereği eğitim alanında iş görür.

Termonojide sendika; kamu görevlilerinin ortak ekonomik, sosyal ve mesleki hak ve menfaatleri korumak ve geliştirmek için oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kuruluşlardır.

Eğitim sendikaları öğretmenlerin iş güvencesi, çalışma koşulları ve sosyal haklarına yoğunlaşsın.

Dayanışma içerisinde bu hakları savunsun. Eyvallah!

Eğitimle ilgili de mesai vermesi belki de kendisinden beklenilen en önemli şeydir.

   Gelin görün ki sahada üyelik kavgaları uğruna mesleki onur dibe vuruluyor,

mide bulandırıcı sahneler alıp başını gidiyor...

Sözümona yetkili sendika olamamanın vermiş olduğu hınçla kimi idareciler,

rakip sendikaya üye kaybı yaşatmak adına her türlü film ve fırıldağı yapmaktan hicap etmiyor.

Ya da üye kazanmak adına egosunu tatmin etmenin derdinde…

   Ne olursa olsun sendikanın asıl gündemi eğitime nasıl katkı sağlarım olmalı ?

Üyelerin gömlek değiştirir gibi ordan burdan nemalanmaları meslek onurunu yansıtır mı?

Sonuç olarak, sendikalar sadece kendi üyeleri için değil, toplumun genel eğitim seviyesinin yükseltilmesi adına da sorumluluk almalıdır. Yoksa ideolojik davranmakla topluma ve eğitime katkı sağlamaktan ırak kalır.

Kalın sağlıcakla…